Başbakan soruyor: Daha ne istiyorsunuz

AKP’nin 2007 stratejisi netleşmeye başladı.

Önce Cumhurbaşkanlığı seçimi kotarılacak.

Çok büyük olasılıkla Erdoğan cumhurbaşkanı olacak.

"Olmayacak" diyenler de var.

Ancak unutmamak gerekir ki, AKP uzlaşmaya aldırmayıp kendi dünya görüşündeki bir kişiyi Çankaya’ya çıkarmak istiyorsa bu kişi Erdoğan’dan başkası olamaz.

Çünkü... Erdoğan kendisini cumhurbaşkanı yapacak siyasi güce sahipken bunu niye başkası için kullansın?

Cumhurbaşkanlığı seçimi istendiği gibi sonuçlanırsa ondan sonra hemen bir baskın seçim yapılacak.

Erdoğan ve arkadaşlarının cumhurbaşkanlığı zaferini genel seçimde kullanmak istemeleri akıllıca olur.

Eğer cumhurbaşkanlığı zaferinin pırıltısının etkisi azaldıktan sonra seçim yaparlarsa tek başına iktidar riske girebilir.

O zaman Çankaya’ya çıkan Erdoğan’ın orada rahat oturma olanağı kalmaz.

O nedenle baskın seçim için en ideal tarih Ağustos’tur.

* * *

Erdoğan bu strateji doğrultusunda iki seçim kampanyasını da başlattı.

Parti örgütü ise çoktan sahaya çıktı... Harıl harıl çalışıyorlar.

Alışveriş çekleri, hediye paketleri, yüz binlerce ton kömür dağıtılıyor.

Başbakan önüne ne konulursa kurdelesini kesip açılışını yapıyor.

Bu arada kamuoyu yoklamaları birbiri ardına piyasaya sürülüp AKP’nin yükseldiği havası pompalanıyor.

Medya’da ekonominin çok iyi olduğu konusunda yorumlar yapılıyor.

Muhalefet (örneğin Kanal Türk) susturulmaya çalışılıyor.

AKP’nin seçim kampanyası, belli iç ve dış odaklar tarafından her açıdan destekleniyor.

Muhalefeti (Özellikle CHP ve Baykal) ve ulusal değerleri (Özellikle Atatürk) karalama kampanyaları yoğun bir şekilde sürdürülüyor.

* * *

Oysa gerçekler yapılan propagandaların tam tersini söylüyor.

AKP’nın dış politikadaki dağınıklığı nedeniyle başarısız olması ve sürekli mevzi kaybetmesi usta yorumlarla gözlerden kaçırılmaya çalışılıyor.

Avrupa Birliği ile ilişkilerin çıkmaza girdiği halktan saklanıyor.

İçerde işsizlik artıyor.

Yoksulluk ve açlık sürekli tırmanıyor.

Yolsuzluk, hırsızlık ve talan inanılmaz boyutlara ulaşıyor. Her ilde "Ali Dibo"lar ortaya çıkıyor.

Halk birbirine yolsuzlukları masal gibi anlatıyor.

Kentlerde insanlar güvenlik içinde dolaşamıyor. Kapkaç olayları özellikle kadınların korkulu rüyası haline geliyor.

İnsanlar evlerinde güvenle oturabilmek için kapılarına demir parmaklıklar yaptırıyorlar.

Halk geçim sıkıntısı içinde kıvranıyor.

Çiftçi’nin hali perişan. Toprağa attığı tohumun bedelini bile çıkaramıyor.

Memur, işçi, dul ve yetim açlığa terk ediliyor.

Ama Başbakan her yerde çıkıp Türkiye’nin güllük gülistanlık olduğunu ilan ediyor.

Enflasyonu düşürdüklerini, ihracatı, konut yapımını, sanayi yatırımlarını patlattıklarını, yabancı sermayeye kucak açtıklarını, borçları azalttıklarını ballandıra ballandıra anlatıyor.

Ardından da "Daha ne istiyorsunuz?" diye soruyor?

Ne isteyeceğiz, "Türkiye seninle gurur duyuyor!"
Yazarın Tüm Yazıları