Paylaş
Bunu her seçimden önce yapıyor.
Kendi başlattığı tartışmaları tırmandırıyor.
Sonra da halkın karşısına çıkıp “Bize karşı kampanya düzenliyorlar” diye mağdura oynuyor.
Bu süreçteki olayları sıralayalım:
1- Halaylı Hizbullah tahliyeleri...
2- Kars’taki İnsanlık Anıtı heykelinin yıkılması talimatı.
3- Kanuni dizisine kendisinin ve partisinin gösterdiği tepkiler. RTÜK’ün diziye uyarı cezası vermesi...
4- Gençleri koruma görevi diye alkol satışı ve kullanımındaki aşırı kısıtlayıcı kararlar.
Bunları, yaratan muhalefet değil, medya değil, hükümet karşıtı güçler hiç değil.
Bunları yaratan Başbakan’ın kendisi ve hükümeti.
Şimdi kimi kime şikâyet ediyor Başbakan Erdoğan?
Erdoğan’ın tek amacı var; ortamı germek.
Çünkü ortam gerildikçe partisinin oylarının artacağına inanıyor.
Bakalım bu kez de hesabı tutacak mı?
Çağdaş demokrasi ve hukuk devletinin vazgeçilemez önkoşulları şunlardır:
Bağımsız yargı, özgür muhalefet, özgür basın, özerk üniversite ve sorunların çözümü için toplumsal uzlaşma.
Ama Başbakan 8 yıllık iktidarında bu vazgeçilmezlere hiç ama hiç aldırmadı.
“Ben iktidarım, istediğimi yaparım” dedi.
Oysa yargıyı siyasallaştırarak...
Özel yetkili savcılar ve mahkemeler kurup adalet dağıtmaya kalkarak...
Muhalefet yapan bilim insanlarını, gazetecileri, aydınları ve yüksek rütbeli subayları içeri attırarak...
Bu insanların hukuk devletiyle bağdaşmayan yöntemlerle tutukluluklarını sürdürerek...
İnsanları dinleterek...
Sizden yana olmayan, ya da size biat etmeyen iş çevrelerini dışlayarak...
Devlet olanaklarını kullanıp kendi sermayedarlarını yaratarak...
Medyayı çeşitli yollarla ele geçirerek...
Devlet kurumu olan TRT’yi parti kanalı haline dönüştürerek...
Sosyal devleti işletmeyerek sadaka ekonomisi ile seçmenlerine devlet eliyle yardımlar dağıtarak...
Ülke yönetilemez.
Hele hele vatandaşa, “Karşı çıkıyorsun, içki içiyorsun” diye hakaret ederek hiç yönetilemez.
O ülkenin huzuru, mutluluğu asla sağlanamaz.
Arena’daki protesto
Yukarıda anlatmaya çalıştığım gerçekler evrensel demokrasinin kurallarıdır.
Ama bu kuralların bir kulaktan girip, bir kulaktan çıkacağına inanıyorum.
Bunların başbakan ve partilileri tarafından dikkate alınmayacağına da eminim.
Ama önceki akşam Galatasaray Stadı’nda yaşanan tatsız olayların bu gerçekler ışığında düşünülmesi gerekir.
O protestoların hafife alınması büyük hata olur.
Bir başbakanın yapımında yüzde yüz ağırlığı olan o statta, hem de o kulübün seyircileri tarafından protesto edilmesi hiç kuşkusuz üzüntü verici bir olaydır.
Ama önemli olan o protestoyu yaratan nedenleri anlamaktır.
Ve o nedenlerden ders çıkarabilmektir.
Paylaş