Farklı kültürlerin izlerini taşıyan otantik köyleri, Ege’nin en bereketli zeytin ağaçlarıyla bezenmiş dağlarıyla doğa harikası bir gölgededir. Küçükkuyu’da Ege’nin mavisiyle, Kaz Dağları’nın yeşili büyük bir coşkuyla kucaklaşır. Bu küçük beldenin varı yoğu bereketli zeytin ağaçlarıdır. Zeytin ve ondan elde edilen yağ halkın tek geçim kaynağıdır. Zeytin ağaçları nesilleri besler. Bölgede bin yıla kadar uzanan zeytin ağaçları vardır. Bu kutsal ağaç mitolojik çağdan günümüze kadar uzanan süreçte barışı, bereketi ve ölümsüzlüğü simgeler. Verdiği meyvesiyle Anadolu’da 6 bin yıldır insanlara barış, bereket ve sağlık getirmektedir. Küçükkuyu bölgesinde Kaz Dağları’nın eteklerinde bulunan zeytinliklerden elde edilen zeytinyağları üstün lezzet ve kalitesiyle dünyada ünlenmeye başlamıştır. Bölgenin toprak yapısı, iklimi, Kaz Dağları’ndan kopup gelen bol oksijen yüklü havası ile oluşan mikroklimatik özellikleri bu nefis zeytinyağını yaratmaktadır. Uzmanlar, Küçükkuyu’da elde edilen zeytinyağını “ipek gibi” diye tanımlıyorlar. * * * Bu bilgileri Küçükkuyu Belediyesi ile Marmara Vakfı’nın düzenlediği “Zeytin Kurtuluş Şenlikleri” nedeniyle yapılan panelde konuşan uzmanların verdiği bilgilerden öğrendik. Yine uzmanların verdikleri bilgilere göre zeytinyağı yüksek kalori değeri, meyve suyu gibi natürel tüketilebilen tek yağdır. Kendine has renk, koku, tat ve aromasıyla insan sağlığına büyük katkıda bulunmaktadır. Küçükkuyu’nun şansı, sahip olduğu bu özelliklerdir. Bu eşsiz ürün bu bölgenin yarattığı bir mucizedir. Bu sayede belde dünyada tanınma yolunda hızla ilerlemektedir. Beldenin genç Belediye Başkanı Cengiz Balkan, Tanrı’nın beldeye bahşettiği bu şansın iyi kullanılmasının bir kurtuluş olacağını çok iyi biliyor. Bu nedenle Küçükkuyu’nun tanıtımı için hiçbir özveriden kaçınmıyor. Balkan geçen yıl başlattığı Küçükkuyu Zeytin Kurtuluş Şenlikleri’nin düzenli olarak yapılmasına ve geleneksel hale getirilmesine karar vermiş. * * * Ya sorunlar, diyeceksiniz. Her alanda olduğu gibi sayılamayacak kadar çok... Üretici büyük emek veriyor. Ama karşılığını alamıyor. Bunun için de çok zahmetli olan zeytin hasadının bitmesine “Kurtuluş” adını vermiş. Tüketici açısından baktığınız zaman ise zeytinyağı sağlık yönünden çok zararlı olan yağlardan daha pahalı olduğu için Türk halkı tarafından tüketilmiyor. Özellikle Doğu, Güneydoğu ve Orta Anadolu insanı zeytinyağını tanımıyor. Ve tüketmiyor. Yunanistan yılda 22 kg, İtalya 12 kg, İspanya 10 kg, Suriye 6 kg zeytinyağı tüketirken biz Türkler yılda sadece 1.5 kg zeytinyağı tüketiyoruz. Panelde konuşan bütün uzmanlar Türkiye’nin zeytinyağını halkına tanıtması, dünyaya bu nefis yağın mutlaka marka olarak sunulması gerektiğini özellikle vurguladılar. Türkiye dünyanın en kaliteli zeytinyağını üretiyor. Ama bunu ne tüketiyor, ne dünyaya satabiliyor.