Aygün neden hedefte

BİR arkadaşım telefon etti. Sesi endişe doluydu: "9 yaşındaki oğlum durup dururken, ’Baba ben Atatürk’ü çok seviyorum. Polisler beni de alıp götürürler mi?’ diye sordu.

Şaşırdım, ’Bunu nereden çıkarıyorsun?’ diye sordum. Anlattı.

Meğer televizyonda Sinan Aygün’ün polisler tarafından götürülüşünü izlemiş ve Aygün’ün gazetecilerin soruları üzerine, ’Atatürk’ü sevdiğim için götürülüyorum’ sözlerini duymuş ve korkmuş.

Dehşete düştüm. Hem ülkem, hem de oğlum adına kahroldum. Oğluma inandırıcı bir açıklama da yapamadım."

Evet, gerçekten AKP iktidarı Türkiye’yi bir korku toplumuna dönüştürdü. Üstelik bu bilinçli bir şekilde yapıldı.

* * *

Tutuklanmasından yaklaşık bir hafta on gün kadar önce Sinan Aygün’den bir mektup aldım.

Sizler de bu mektubu okuyunca Aygün’ün neden hedef seçildiğini anlayacaksınız:

"Sayın Türenç,

’Bitmez tükenmez bir aymazlık’ başlıklı yazınızı okudum. Yazınızın son bölümünde yer alan ’...İş áleminin büyük bir bölümü iktidarın kanatları altına girip şakşakçı olmuş...’ sözleriniz beni yakından ilgilendirdiği için size yazma gereği hissettim.

Yerden göğe kadar hakkınız var. Toplumumuz ölü toprağı serpilmiş gibi.

Hükümetin yanlış uygulamalarını eleştirdiğim için Sayın Başbakan beni ’felaket tellallığı’ ile suçladı.

Ben de doğruları söylemek felaket tellallığı ise bunu kabul ettiğimi söyledim.

* * *

Sayın Başbakan ekranlardan hemen her gün ’başarılarını!’ anlatıyor. Resmi verilere bakıyorum ama başarıyı bir türlü göremiyorum.

2002-2007 döneminde Türkiye’nin toplam iç ve dış borçları 221.3 milyar dolardan 466.4 milyar dolara çıktı.

2007’yi yüzde 4.5’lik büyümeyle kapattık. Bu rakam dünya ekonomisinin yüzde 4.9 olan büyüme hızının da altında kaldı.

Oysa gelişmiş ülkelerle aramızdaki açığı kapatmak için her yıl ortalama yüzde 7 büyümemiz gerekiyordu.

Türkiye, dünyanın en yüksek faiz oranını ödemesine rağmen son iki yıldır enflasyon hedefini tutturamıyor.

Temel gıda maddelerinin fiyatlarındaki yüzde yüzü bulan artışlar enflasyonu azdırırken yoksul halkı da açlık tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor.

1923-2002’yi kapsayan 80 yılda Türkiye’nin toplam cari açığı 57 milyar dolar iken, 2003-2007 arasında 114 milyar dolar oldu.

Dış ticaret açığımız 68.7 milyar dolara çıktı.

2002’de 6.6 milyar YTL olan tüketici kredisi ve kredi kartı borçlarının tutarı 23 Mayıs 2008 tarihi itibarıyla 107.5 milyar YTL düzeyine çıktı.

Son aylarda esnafın işleri durma noktasına geldi.

2002’de 748 bin 493 adet çek karşılıksız çıkarken, 2007’de bu rakam 1 milyon 397 bine yükseldi.

2002’de 498 bin 748 adet senet protesto olurken, 2007’de bu rakam 1 milyon 470 bin 758’e çıktı.

* * *

Bu rakamlar, içinde bulunduğumuz durumu net bir biçimde ortaya koyuyor. Türkiye’nin bu açmazdan çıkabilmesi için, yardım dağıtmak değil, istihdam imkánı sağlamak; tüketmek değil, üretmek gerekir.

Ankara Ticaret Odası Başkanı olarak her fırsatta ekonomideki sıkıntıları gücüm ve nefesim yettiği sürece aktarmaya kararlıyım."

Şimdi anladınız mı Aygün’ün başına bu dertler neden açıldı.
Yazarın Tüm Yazıları