YILLARCA solun yelpazelerinde gezinip sonunda dinci bir partinin saflarına sığınmak...
Bu her babayiğidin becerebileceği bir olay değil.
Bunu yapsa yapsa bizim (özde değil sözde) aslan sosyal demokratlar yapar.
İlkelerini, değerlerini bir kenara bırakıp koltuk uğruna çizgilerini işte böyle kırar atarlar.
Ertuğrul Günay, Erdal Kalkan, İbrahim Yiğit, Haluk Özdalga ve Zafer Üskül.
Hepsi huzuru AKP saflarına katılmakta buldular!
Ceylan derisinden yapılmış turuncu renkli koltuklara kavuşacaklar.
Milletvekillikleri ve bindikleri yelkenleri yeşil atlaslı gemiyle çıktıkları Ortadoğu seferi onlara hayırlı olsun.
* * *
Şimdi yine aslan sosyal demokratlarla ilgili bir olayı anlatmak istiyorum.
CHP’nin eski bakanlarından Mehmet Moğultay, bir toplantıda kişisel öfkesini gemleyemeyip CHP’yi yerden yere vurmuş.
Kontrolü o kadar kaybetmiş ki, yıllarca içinde bulunduğu partisi için bakın neler söylüyor:
"CHP bugün demokratik olmayan, halkla bütünleşmeyen, faşizmden medet uman bir anlayış içinde..."
İşte bu Moğultay’la 2005 Ağustos’unda bir yerde karşılaşmıştık.
O günlerde Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, Baykal’a karşı büyük bir mücadele başlatmıştı.
Moğultay, Sarıgül’e kızgındı. Ona ağır eleştiriler yöneltiyor, şöyle diyordu:
"Ben Baykal’ı hiç sevmem.Hatta Baykal beni partiden ihraç etti.Ama bana ’Baykal mı, Sarıgül mü?’ diye sorarsan sana bin kere ’Baykal’ derim. Sarıgül bu partiyi felakete götürür."
4-5 ay sonra ocakta CHP olağanüstü kongreye gitti. Sarıgül de Baykal’a karşı genel başkanlığa adaylığını koydu.
İlginç bir kongre olacağı için ben de birçok gazeteci arkadaşım gibi gidip kongreyi izledim.
Salon tıklım tıklımdı. Mehmet Moğultay’a rastladım.
Baktım Sarıgül’ün yanında... Şaşırıp kaldım.
Bir ara göz göze geldik, "Hayrola Mehmet Bey?" dedim.
Ne demek istediğimi anladı.
"Bildiğin gibi değil... İşler değişti.Şimdi Sarıgül’ü destekliyorum" dedi ve heyecanla uzaklaştı.
İnanın dilim tutuldu, bir şey söyleyemedim.
Arkasından baktım, içimde bir şeylerin koptuğunu hissettim.
Tıpkı bugün AKP’ye katılan "aslan sosyal demokratlar" için olduğu gibi...
Başbakan’ın kavga politikası
RECEP Tayyip Erdoğan, benim meslek yaşamımdaki 14’üncü Başbakan.
Ben Erdoğan dışındakilerin bu kadar saygıdan yoksun, hakaret ve tehdit içeren, devlet adamlığı sorumluluğuyla bağdaşmayan bir üslup kullandığına tanık olmadım.
Anayasa Mahkemesi’nin, bir Başbakan’a bu kadar ağır bir yanıt vermek zorunda kalmasına ve hakkında suç duyurusunda bulunmasına da tanık olmadım.
13 başbakanın hiçbiri Erdoğan kadar kavgacı değildi.
En öfkeli oldukları zamanlarda bile sözlerine dikkat ederlerdi.
Belli ki Başbakan yorgun. Son olaylar sinirlerini iyice bozmuş.
Bu durum hem ülkeye, hem yönetime, hem de topluma büyük zarar veriyor.