Amerika önce PKK’ya giden silahların hesabını versin

AMERİKAN Büyükelçiliği bilmem ne danışmanı, kalkıp Atatürkçü Düşünce Derneği’ne gidiyor.

Ve hesap soruyor:

"Cumhuriyet mitinglerini nereden finanse ettiniz?"

Biliyorum bu mitingler AKP’yi destekleyen Washington’u çok rahatsız etti.

Ama böyle bir soru sorma hakkını Bush yönetimi kendisinde nereden buluyor, onu anlamadım.

Washington, mitinglerin kaynağını merak edeceğine, Kürt gruplar eliyle terör örgütü PKK’ya giden Amerikan silahlarının hesabını versin.

Ankara’daki AKP iktidarına vermeye gerek duymuyor olabilir ama Türk halkına vermek zorunda.

Anlayamadığım bir şey daha var.

ADD yönetimi, büyükelçilik siyasi işler bilmem nesini neden kabul etti?

Neden böyle bir soruya muhatap oldu?

Neden ADD Başkanı, bu soruyu soran büyükelçilik görevlisine "Görüşme burada sona ermiştir. Güle güle" diye kapıyı göstermedi?

* * *

Şimdi gelelim içinden çıkılamaz hale getirilen cumhurbaşkanlığı sorununa...

Önce kendisi için uzun süre nabız yoklayıp düşündü Tayyip Bey.

İşin çıkmaz olduğunu anlayınca sağ kolu Abdullah Gül’ü ileri sürdü.

Gül, seçileceğine kesin inanıyordu.

Ama evdeki hesaplar çarşıya uymadı.

O zaman Erdoğan, Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Demirel’in yıllardan beri önerdiği, kendisinin de dudak büktüğü önerisine kurtarıcı gibi yapışıverdi.

"Meclis seçecek, Meclis’teki bir AKP’li seçilecek"
dayatmalarını unuttu ve "cumhur" seçsin diye tutturdu.

Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi için gerekli hiçbir hukuki altyapıyı hazırlamadan Anayasa değişiklikleri paketini Meclis’ten geçirtti.

Yangından mal kaçırır gibi...

Şimdi seçimden sonra 21 Ekim’de halkoylaması yapılacak.

Bu kez de döndü, "11. cumhurbaşkanını yeni Meclis seçecek. Bu kez uzlaşma arayacağız" dedi.

* * *

Kendisini ve partisini istikrarın güvencesi olarak gösteren ve bununla övünen Başbakan’ın son 3 aylık istikrar karnesi de işte böyle...

Tam bir tutarsızlık belgesi...

Her gün birbiriyle çelişen görüşler ileri süren Erdoğan’ın bu tutarsız tutumu, işleri arapsaçına çevirdi.

11. cumhurbaşkanını Meclis seçerse 21 Ekim’deki referandum yapılabilecek mi, yoksa Anayasa paketi değişikliği kadük mü olacak?

Gelin çıkın işin içinden bakalım.

Meclis’te uzlaşma olmayacağına göre Erdoğan referandumu öne almaya çalışacak, o zaman işler daha da karışacak.

Oysa baştan itibaren tutarlı bir yol izleyip muhalefetle uzlaşsaydı, toplumun geniş kesimi tarafından da kabul edilebilecek bir ismi aday olarak belirleseydi, şimdi bu sorunlarla uğraşmıyor olacaktı Türkiye...

Üstelik de şu anda Çankaya’da bir cumhurbaşkanı, büyük olasılıkla da bir AKP’li oturuyor olacaktı.

Ben Tayyip Bey’in ne yapmak istediğini anlamadım.

Ama bir şeyi çok iyi anladım.

Tayyip Bey, sağ kolu olan kader arkadaşını bu işte fena harcadı.
Yazarın Tüm Yazıları