Paylaş
Nitekim haklı çıktım.
Başbakan daha ilk günden başladı mazlum edebiyatına. Sanki sütten çıkmış ak kaşık.
Lisede bir edebiyat öğretmenimiz vardı. Rıfat Necdet.
Sınıfta gevezelik eden, düzeni bozanlara çok kızar, şöyle bağırırdı:
"Bak delikanlı, gelir seni tuttuğum gibi pencereden aşağı atarım. Sonra da başına geçer ağlarım."
AKP’nin durumu da öyle.
Pencereden atılmayı fazlasıyla hak ediyor.
Geriye ise demokrasi adına oturup başında ağlamak kalıyor.
* * *
"Laikliğe aykırı fiillerin odağı haline gelse" bile parti kapatmak çözüm değil.
Cumhuriyet tarihinde bunun örneklerine çok tanık olduk.
Menderes’in Demokrat Parti’si kapatıldı, yerini Adalet Partisi aldı. o kapatıldı, DYP kuruldu.
Erbakan’ın Milli Nizam Partisi kapatıldı, Milli Selamet Partisi oldu.
O kapatıldı, Refah Partisi çıktı sahneye. O kapatıldı, Fazilet Partisi, o kapatıldı Saadet Partisi doğdu.
Sonunda Saadet Partisi’nden kopanların kurduğu AKP iktidara geldi.
Şimdi o kapanırsa ne değişecek?
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin adı örneğin Hak ve Kalkınma Partisi (HAK parti) olacak.
* * *
Önceki akşam bir TV kanalında AKP’ye açılan dava tartışılırken bir konuk şöyle dedi:
"Ben gazetelerde çıktığı kadar iddianameyi okudum. Bana göre burada AKP’ye yöneltilen suçların tümü düşünce düzeyinde. Yani söylem, eyleme dönüşmemiş."
Program yapımcısı da bu yanlış sava karşı bir şey söyleyemedi.
Oysa başbakanlar eylem adamlarıdır. Siyasi erki elinde tutan, ülkeyi yöneten kişilerdir.
Hele Türkiye gibi demokrasisi kör topal işleyen bir ülkede tam anlamıyla hükümrandır.
Her şey onun iki dudağının arasındadır.
Nitekim Başbakan İspanya’da türban için "Velev ki siyasi simge olsun, ne çıkar?" dedi.
Bu düşünce olarak mı kaldı? Hayır!
Türkiye’ye döner dönmez MHP ile birlikte türbanı üniversitelere sokmak için Anayasa’yı değiştirdi.
Böylece Başbakan’ın söylemi kısa zamanda eyleme dönüştü.
Elinde siyasi erk olmayan bir insanın her sözü düşünce özgürlüğüne girer. Ama ülkeyi yöneten, elinde siyasi erk bulunduran başbakanlarınki öyle değil.
Söylemleri onların icraatının sesidir.
Şimdi olay yargıda. Herkes yargıya saygı duymak ve onun kararını beklemek zorunda.
Hukuk devletinin vatandaşlarına düşen sorumluluk budur.
AKP sağduyusunu kullansa iyi eder.
Bağırmaların, çağırmaların, tehditlerin, yüzde 47 nutukları atmanın bir yararı yok.
Bulunduğumuz noktadaki gerçeği bir kez daha vurgulayalım:
Türkiye laik demokratik rejime karşı olan ve rejimi değiştirmek isteyen AKP iktidarından sandıkta kurtulmalıdır.
Sabırla, inatla, dik durarak ve de elimizi taşın altına sokarak bunu başarmak zorundayız.
Paylaş