DÜNYA Kadınlar Günü’nde dünya kadınlarının büyük çoğunluğu çok kötü koşullar içinde yaşıyor.
Geri kalmış toplumlarda kadınlar hálá köle hayatı sürdürüyorlar.
Türkiye’de ise AKP iktidarında Türk kadınının durumu hiç de iç açıcı değil.
Bilgi çağını yaşayan dünyada kadınlarımızı yeniden örtülerin içine hapsetme çabaları giderek yoğunlaşıyor.
Bu eylemi siyasetçilerle tarikatlar ortak yönlendiriyor.
Türban sorunu sunulduğu gibi "bireysel özgürlük" sorunu değil.
Tamamen siyasi bir hareket.
Laik cumhuriyet rejimine bir başkaldırı.
DİSK eski başkanı, DSP eski milletvekili Rıdvan Budak’ın (Tekstil İşçileri Sendikası Genel başkanı) yaşadığı bir olay bunu açıkça gösteriyor.
2002 Haziran seçimlerinden hemen önce arkadaşlarıyla Meclis lokantasında yemek yiyen Rıdvan Budak’ın yanına Fazilet Partisi Milletvekili Azmi Ateş geliyor.
"Sayın Budak türbanlı öğrenci velileri (babalar) sizinle görüşmek istiyorlar" diyor.
Budak "Benim görüşüm belli" diyerek görüşmenin yarar sağlamayacağını belirtiyor.
Ama Azmi Ateş ısrarla görüşmek istediklerini söyleyince "Peki odama gelsinler" diyor.
* * *
6-7 kişi geliyor, "Kızlarımız inançları gereği örtünüyorlar, bu yüzden de üniversiteye gidemiyorlar.Bize destek verin" diyorlar.
Budak karşısındaki babalara aynen şunları söylüyor:
"Bakın, biz İstanbul’a ben çocukken Erzurum’un Tercan İlçesi’nden geldik.Annem ve yengem siyah çarşaf giyiyordu.Bu yöresel kıyafetti.Bir süre sonra annem çarşafı çıkarttı ama başörtüsü örttü.
Benim annemin çarşafının arkasında siyaset yoktu.Atatürkçüydü ve onu çok severdi.
Ben işte böyle bir aileden geliyorum.Onun için sizi anlıyorum.Ancak türban siyasi simge, buna yargı da karar verdi.
Bakın, ben size şöyle yardım edebilirim.Meclis basın toplantısı odasına gidelim.Gazetecilere ’Genç kızlarımızın başlarını örttükleri için gelecekleri karartılmasın. Bu çocuklar üniversitelerde okuyabilsinler’ diyeyim.
Sonra da siz çıkıp deyin ki: ’Ey siyasetçiler çocuklarımızın başlarından elinizi çekin.’
Şaşırdılar, birbirlerine baktılar."
* * *
Budak bakmış öğrenci babaları karar vermekte zorlanıyorlar onun üzerine şunu önermiş:
"Ben odadan çıkayım siz aranızda konuşun veya gidin bir saat sonra gelin, kararınızı bana söyleyin. Ona göre hareket edelim."
Çıkıp gitmişler.
20 yirmi dakika sonra Rıdvan Budak’ı telefonla aramışlar:
"Rıdvan Bey bize çok dostça davrandınız. Sağolun, varolun. Ama biz bu açıklamayı yapamayız.Kusura bakmayın."
Bu olayı anlattıktan sonra Rıdvan Budak şu değerlendirmeyi yapıyor:
"Türban başka, başörtüsü başkadır. Ancak türbanı başörtüsü diye bu topluma kabul ettirdiler.Türban olayı siyasi bir harekettir.
Bugün liberaller, sosyal demokratlar ve aydınlar rejim için güçlü bir duruş sergilemeliler.Bu yapılmazsa iktidar güçlüyüm diye zehaba kapılır.
Ekonomi hiç iyi gitmiyor.
Denizli, Adana, Gaziantep ve Bursa kan ağlıyor. Oysa buraları Türk sanayiinin kalbidir.Buralarda işsiz insan olmazdı, şimdi işsizden geçilmiyor.
AKP, çok kötü durumda olan ekonominin üstünü türbanla örtüyor."
Evet AKP iktidarı halkı yapay gündemlerle, sadaka politikalarıyla kandırıyor.