550 yıllık onur ve AKP iktidarı

ORD. Prof. Cemil Bilsel Konferans Salonu tıklım tıklımdı.

Kalabalık, büyük bir coşku ile Türkiye'nin en eski ve en büyük bilim kurumunun 550. kuruluş yıldönümünü kutluyordu.

Konuklar arasında kimler yoktu ki...

Cumhurbaşkanı, Kıbrıs Başbakanı, YÖK Başkanı, Birinci Ordu Komutanı, CHP milletvekilleri, içlerinde rektör ve rektör yardımcıları olmak üzere 81 yabancı konuk, bilim adamları, yazarlar, sanatçılar ve gazeteciler...

Ama ne Başbakan, ne Milli Eğitim Bakanı, ne de iktidar partisinden bir tek Allah'ın kulu vardı. (Nevzat Yalçıntaş katıldı ama o da İstanbul Üniversitesi’nin eski hocası olarak.)

Ben merak ediyorum; böyle günde bir ülkenin başbakanı buraya gelmez de nereye gider?

Hele hele bu üniversitenin mezunu olan Milli Eğitim Bakanı? O niye törene katılmaz?

İktidar milletvekilleri, ülkelerinin 550 yıllık eğitim kurumunun onurunu neden paylaşma gururunu yaşamazlar?

Bu üniversite bugüne kadar yüz binlerce mezun vermiş, ülkeye büyük hizmetler yapan değerli insanlar yetiştirmiş.

Başbakan'ın, Milli Eğitim Bakanı'nın, AKP bakan ve milletvekillerinin katılma gereği duymadıkları bu üniversite, bugün 11 kampusta 1582'si yabancı olmak üzere 49 bin öğrenciye eğitim vermektedir.

Bu üniversite, yurtiçinde ve yurtdışında görev yapan binlerce bilim adamı yetiştirmiş.

Bilimsel yayın bakımından dünyanın sayılı üniversiteleri arasında yer almış.

550 yıllık tarihiyle ülkenin bilimine, kültürüne, özgürlüğüne, bağımsızlığına damgasını vurmuş.

Böyle bir bilim kurumu görmezlikten gelinir mi?

* * *

Geliniyor, çünkü bugünkü iktidar bu üniversitenin saçtığı ışıktan rahatsız.

Rektör Kemal Alemdaroğlu'nun konuşması, bunu açık bir şekilde ortaya koyuyor:

- İstanbul Üniversitesi, büyük Atatürk'ün kutsal emanetine yönelik saldırılara karşı koymayı sürdürmektedir ve sonsuza kadar da sürdürecektir.

- Dünyada hiçbir demokratik rejim, varlığını tehdit eden ve ortadan kaldırmak isteyen düşünce ve eylemlere özgürlük tanımaz.

- Üniversitemiz, çağdaş uygarlık düzeyi ile bağdaşmayan ve toplumu ortaçağ karanlığına sürüklemeye çalışarak ulusal iradeyi siyasi çıkarlarına alet edenlere karşı birlik ve bütünlük içinde uyarıcı ve yol gösterici işlevini sürdürecektir.

Bu sözler dakikalarca alkışlandı.

* * *

Rektörün konuşmasına salondan yükselen ve dinmek bilmeyen alkış sesleri yüksek duvarlarda yankılandıkça, Recep Tayyip Bey'in törene neden gelmeyi göze alamadığını anladım.

Alkışlar uzadıkça Başbakan pek de sempatik bakmadığı bu alkışları alan rektörün karşısında sıkıntılı anlar yaşayacaktı.

Oysa görüşünüz ne olursa olsun, çağın aydınlığını kendi ülkesinin insanlarına yansıtan bir bilim kurumuyla gurur duymak insanı yüceltir.

Hele Başbakan'sanız, hele hele Milli Eğitim Bakanı'ysanız...

Recep Bey ve arkadaşlarının törene katılmaması, 550 yıllık tarihe sahip onurlu bir kurum için pek bir şey yazmaz.

Ama gelmeyenler için çoook şey yazar.
Yazarın Tüm Yazıları