BÜYÜK bir merak içindeyim...Ergenekon soruşturmasını yürüten... Gerek AKP iktidarından önce, gerek sonra gerçekleşen kanlı, pis eylemlerin tümünü bu davaya yamayan...
13 ay sonra oturup 2500 sayfalık o evlere şenlik iddianameyi yazan...
Evet, bütün olmazları başaran 3 savcıyı acaba kim bu soruşturma için görevlendirdi?
Hadi birileri birtakım amaçlarla bunu yaptı diyelim.
Peki soruşturmanın içinden çıkılmaz bir yola girdiğini hiç kimse görmedi mi?
Devletin en önemli kurumlarını rahatsız eden, toplumda depremler yaratan soruşturma sürecini izleyenler, malum basına sızdırılan iddiaları okuyanlar, böyle bir iddianame çıkacağını söyleyip durmuyorlar mıydı?
Bu iddianameyi inceleyen Başsavcılık, görevli savcıları uyarma gereğini niye duymadı?
Sonra mahkeme bu iddianameyi hiç incelemeden mi kabul etti?
Şimdi kuyuya atılan bu taşı kim çıkaracak?
Toplumda yaratılan depremin bıraktığı hasar nasıl onarılacak?
Hukukun zedelendiği bu sürecin Türk yargısı üzerine yığdığı kuşkular nasıl temizlenecek?
* * *
İlhan Selçuk... 60 yıllık gazeteci.
Binlerce makaleye imza atmış, boyunca kitaplar yazmış.
Onun hakkında istenen ceza 524 yıl hapis.
Suçu: Silahlı terör örgütü kurma ve yönetme. Hükümeti zor yoluyla iskata teşebbüs (düşürmeye kalkışma)...
Kemal Alemdaroğlu... Profesör... İstanbul Üniversitesi eski rektörü.
Suçu: Silahlı terör örgütü kurma ve yönetme. Hükümete karşı isyana tahrik.
İstenen ceza: 524 yıl hapis.
İddiaların ne kadar ipe sapa gelmez olduğunu görün diye bir kez daha yazdım bunları.
Meğer İlhan Abi ile Kemal Hoca ihtilalciymiş de bizim haberimiz olmamış!
Buna kargalar bile güler.
Rahmetli İsmet Paşa sağ olsaydı ve bu iddianameyi okusaydı eminim savcıya kocaman bir "Hadi canım sende..." derdi.
* * *
Bu kadar iddialı bir soruşturma böyle bir iddianame çıkaran bir ekibe verilmemeliydi.
İkinci bir Van faciası yaşıyoruz.
Bu kadar ciddiyetten uzak, delilerden yoksun ve birbiriyle çelişen iddialarla hazırlanan iddianame ile bu davanın bitebileceği konusunda ciddi kuşkularım var.
Hukukçular çok iyi bilir, zaten 2500 sayfa iddianame yazmak davayı kilitlemek demektir.
Bu, görevi kötüye kullanmak değil midir?
Çünkü bu iddianame ile bu dava kolay kolay bitmez, hiçbir şey de aydınlanmaz.
Cezalandırılması gereken kişiler için bile kuşku yaratır.
Bir de şaşırdığım bir nokta da var.
İddianamenin dağıtılmasından beş on dakika sonra bizim meslekten olsun, hukukçulardan olsun bir sürü adam televizyonlara çıkıp ahkám kesmeye başladı.
Oysa hiçbiri o dakikalarda iddianameyi okumamışlardı.
Hemen hepsi iddianamedeki ciddiye alınmayacak iddiaları yüzde yüz doğru olarak kabul edip insanları peşin peşin mahkûm ettiler.
Demokrat, hukuktan yana olan insanlar bunu yapmamalı.