Paylaş
Gerek Metin Ok, gerekse Ozan Onur çok değerli isimler. Ancak Tolga Tosun’u onlardan ayıran en önemli özellik henüz 38 yaşında genç bir siyasetçi olması.
Biz toplum olarak genellikle “Falan Avrupa ülkesinin başbakanı 35 yaşındaymış” diyerek imrenerek bakmayı biliriz. Bizim siyasi çevremizden genç bir aday çıktığında ise “Henüz erken, daha genç, öğrenmesi gereken çok şey var” gibi cümleler alır başını gider. Garip bir toplumuz, o yüzden de yalnızca imrenmekle yetiniyoruz. Yani Tolga Tosun gibi gençler ille de başkan ya da milletvekili olmak için yaşlanmayı mı beklesin?
65’ine merdiven dayamış, egodan ve kibirden yanına yaklaşamadığımız siyasetçiler mi yönetsin bizleri; bunlardan sıkılmadınız mı? Şimdi Tolga Tosun hata yapsa hadi gençliğine verelim de 65’ine gelen bir siyasetçi hata yapınca neye vereceğiz? Onu da sele verelim(!)
*
Tolga Tosun ismi piyangodan falan çıkmadı. Bandırma’nın bağrından kopuk iki dönemdir belediye meclis üyeliği yapan bir arkadaşımız ve artık “Gençler de siyasette olsun” diyerek adeta kendini ateşe atmaya hazırlanıyor. Şuna inanıyorum ki, Tosun’un aday adaylığı özellikle Bandırma’daki partili partisiz gençler üzerinde ciddi bir karşılık bulacaktır. Bunun yanında Tolga Tosun, Avrupa’ya imrenerek bakan ve “Sıra gençlerde artık” diyen bir kitlenin de gönlünden geçenlere tercüman olacak. Hatta diğer partilerden bile bu sayede genç aday adayların çıkmasına tanık olabilir.
Peki, Tolga Tosun’dan seçilirse ne bekleyeceğiz?
Ben Tosun’dan makam arabasını çocuklara ve yaşlılara tahsis etmesini, inşaat sektörünü iyi bildiği için fakir fukaraya “Belediye evleri” yapmasını bekliyorum.
Sokaklarda korumasız gezsin.
Örneğin, başkanlık maaşını öğrenciler için harcasın, burs versin. Makam odasında 1-2 saatin dışında oturmasın. Halkın arasında, işçisinin başında olsun. Bir kenar mahallede işe gitmek için otobüs bekleyenler bir sabah onu görsün “Günaydın” desin, “Bir derdiniz var mı?” diye sorsun.
İnsanlar derdini anlatmak için randevu beklemesin. Otursun bir kahveye dert dinlesin, çayı da şekersiz içsin. Sokakta çocuklarla top oynasın, başkan amca değil, başkan abi olsun. Plastikten oyun parkı yapmasın. Ne bileyim, belediyenin köylerdeki arazilerinde organik tarım yapsın. O çocukluğumuzda yediğimiz ve daha elimize almadan, taa uzaklardan buram buram kokusunu duyduğumuz sebzelerden yetiştirsin. Çıkıp insanların karşısına, “eşit olacağım, adaletli olacağım, liyakati esas alacağım” desin.
Kuşkusuz Tosun, bu yazdıklarımın ötesinde birçok proje düşünüyordur. Bizlere düşen;“Siyaset gençleşmeli” deyip, sonrada siyasete atılmaya çalışan gençlerin kuyusunu kazmak değil. Uçmaya hazırlanan kuşun kanadını kırmayacağız. Merakla Tolga Tosun’un belediye başkan aday adaylığını açıklayacağı günü bekliyorum. Eminim ki, anlatacağı çok şey vardır.
PARAM YİNE RAHMİ AĞABEYE
Bandırma’da 1-7 Ekim tarihlerinde bu yıl 2’inci kez düzenlenecek olan “Kitap Günleri”nde birçok yazar ve yayınevi Bandırmalılara bir kültür şöleni yaşatacak. Ancak ben geçen yıl olduğu gibi yerelde insanları kitapla buluşturan kitabevlerinin de bu etkinlikte meydanda olması ve katkılarının alınması gerektiğini düşünüyorum. Bandırma’daki kitabevleri bize burada yaşadığımız süre boyunca lazım. Bu nedenle de onların yaşaması gerekli.
İşte bu yüzden yine “Kitap Günleri”nde kitap almayıp 30 yıldır Bandırma’da Ozan Kitabevi’ni ayakta tutmaya çalışan Rahmi Akdaş’tan alışveriş yapacağım. Şunu söylemem gerekli. Kitapçılık, yalnızca alım-satım demek değildir. Kitapçılık, bir noktada okur ile kitap arasında bir köprü kurmaktır. Bizim yalnızca kitap satıcılarına değil. “Roman okuyorum” dediğinde Hasan Ali Toptaş’la, şiir okuyorum dediğinde Turgut Uyar’la tanıştıracak kitapçı dostlara ihtiyacımız var. Yereldeki kitapçıları bu yüzden desteklemeliyiz. Çünkü onlar yalnızca kitap satmaz. Onlar, önerilerde bulunarak yeni isimlerle, yenidünyalarla tanışmamızı sağlar...
Paylaş