Paylaş
Şiddetin temelinde yatan; bir başkasını kontrol altına almak ya da ona güç kullanarak rızası dışında bir şeyler yaptırmak olarak kısaca açıklanabilir. Bu nedenle yukarıda saydığım dezavantajlı grupların kendini güçlü hissetmek isteyen kişilerin hedefinde olduğunu kolayca söylenebilir. Ekonomik, psikolojik ve fiziksel şiddet şeklinde bir ayrım yaptığımızda da bütün bu eylemlerin kişinin iradesini hedef aldığını görürüz. Kısacası şiddet azına, çoğuna bakılmaksızın aslında bir insanlık suçudur ve bu suç kendini savunamayacak durumda olan kişilere uygulandığında yalnızca şiddet değil, işkence suçu olarak nitelendirilmelidir. Dolayısıyla dezavantajlı gruplara uygulanan şiddet aynı zamanda bir işkence suçudur.
*
Engelliler konusuna biraz daha eğilecek olursak aslında onların yaşamlarını idame ettirmek için kullandıkları araç ve gereçler de onların bedenlerinin bir parçası duruma gelmiştir. Geçtiğimiz yıllarda Bandırma’da yaşadığımız olaydan konuyu örneklendirecek olursak; akülü tekerlekli sandalyesi çalınıp yakılan genç bir engelli günlerce sokağa çıkamadı.
*
Bu hırsızlığı yapan kişiler sizce de o gencin dışarı çıkmasını engelleyerek ona işkence yapmış sayılmaz mı? Bandırma’da yaşadığımız bir diğer olay ise; 68 yaşındaki işitme ve konuşma engelli Münire Ş.’nin evine giren 19-20 yaşlarındaki hırsızların ona uyguladığı işkence. İşkence diyorum çünkü Münire Ş.’nin kolundaki iki bileziği almak isteyen iki zanlı, bilezikleri çıkarmak için eline defalarca tornavida saplamışlar, bağırmasın diye ağzına atlet tıkamışlar, sürekli darp etmişler, bir zanlı dizleri ile vücuduna bastırmış bunlar yetmezmiş gibi bir de ipi boynuna dolayarak boğmaya çalışmışlar.
*
Mağdur kadının boynunda ve ellerinde yaralar oluşurken zanlıların ayağına vurması ve bastırması sonucunda ayağı da kırılmış. Olayın ardından iki bileziği alıp Yalova’ya kaçan zanlılar o gün içinde çaldıkları bileziklerle birlikte polisin başarılı operasyonu sayesinde yakalandı. Olayın bir başka travmatik yanı ise iki hırsıza yardım eden 18 Yaşındaki F.A. isimli kadının Münire Ş.’nin komşusunun kızı çıkması. Mağdur kadının bana anlattıkları ışığında olayın yalnızca hırsızlık ya da yaralama değil aynı zamanda açıkça işkence hatta işkence ederek öldürmeye teşebbüs olduğunu söylemek hiç zor değil. Bundan sonrasına tabii yüce Türk adaleti karar verecek.
NASIL KORUYABİLİRİZ?
Basit yaralama suçu bir yıldan üç yıla kadar hapis ile cezalandırılırken “TCK 86/3 maddesi uyarınca “beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı” darp etme fiili işlenmişse, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artar.” deniliyor. Peki, bu yarı oranındaki artış ne kadar caydırıcı? Bandırma’da yaşanan iki olayı dahi dikkate aldığımızda şiddetin daha doğrusu işkencenin artarak devam ettiğine tanıklık ediyoruz. Engellilere ve dezavantajlı gruplara yönelik suçlarda örnek cezalar verilmediği sürece de kamuoyu vicdanı hiçbir zaman rahatlamayacaktır. Unutmada! Erdemli bir insan olup olmadığımızı merak ettiğimizde; güçlünün karşında ne kadar güçsüzün, mazlumun yanında olduğumuza bakmamız yeterli...
Paylaş