Ramazan Oburu

Süheyl Ünver’in “Bir Ramazan Binbir İstanbul” kitabı birçok ramazan ile ilgili yazdığı yazıyı toplar. Bu yazılar ki 1957 senesinin Ramazan ayında Vatan Gazetesi’nde yayımlanmış.

Haberin Devamı

Oburlar Oburu Baba Yaver başlıklı bölümün başı keyif sonu hüzün verir. Ahmet Rasim’in naklettiğini yazar. Bu meşhur oburun neler yediğine kulak verelim.

 

- “Üç türlü orta kase çorba

- On kişilik sofraya getirilen pastırmalı yumurtanın üçte ikisi

- Sırt sırta verilmiş iki hindinin keza üçte ikisi

- Bir kayık sahan emir dolma

- Bir sahan kuşbaşı kebap

- Bir mertebani tabak sakız muhallebisi

- Bir okka küçük tepsi baklava

- Kefenli, üzümlü, fıstıklı, havuçlu, biberli bir ufak lenger Buhara pilavı

- Kaymaklı bir hali kayısı kompostusu "

 

Ondan sonra dudakları morarmış ve uyuklamaya başlamış, ev sahibi de karbonat getirin demiş, telaş etmiş ama bakın ne demiş Baba Yaver;

 

Haberin Devamı

“ Onları istemem evlad. Biraz kızarmış ekmekle bir dilim kaşar peyniri getirsinler. Yediklerimi hazmettirir.” diyor.

 

Ahmet Rasim’in zamanında bunu fıkra haline getirmesinden kendisine küsüyor hatta. Daha sonra da yanlarına gitmeden yemeğini yiyip gidiyor. Ama iş bu ya, Basra mektupçusu Re’fet Bey’in fevkalade sofrasına denk geliyor ve oturup tok karnına neler yiyor;

- Eski yirmilik şişlerden 45 şiş kebabı

- Yirmi şiş köfte

- Dört tabak kuskus pilavı

- Otuzbeş kase üzüm hoşafı…”

Ahmet Rasim Baba Yaver’in daha sonra zayıfladığını ve ahirete aç gittiğini de yazmış.

 

Ercüment Ekrem Talu’nun 1920’de yaptığı yorumda ramazanın birinci gününü şu şekilde anlatır; ‘Ramazanın birinci günü daima halkta bir acemilik olur. Orucun kendine mahsus tiryakiliği, neş’esi, sarhoşluğu ile ülfet etmeyen vücutlar, dimağlar biraz zahmet çeker.’

 

Ramazan, her sofranın kendine göre süslendiği, özendiği az da çok da olsa çeşitlendiği güzel ramazan… Hep paylaşılan sofralar olsun istiyorum, zaten paylaşmak değil midir ramazanın özü…

 

Haberin Devamı

Ramazan öncesi yapılan tatlı alışveriş, temizlenen evler, akşamları mahalle fırınının önündeki tatlı bekleyiş, mahalleyi saran tatlı pide kokusu, pidenin üzerindeki çöreotunun ağzımızda bıraktığı güzel tat, o pidenin arasına sürülen tuzlu tereyağı, pideyle Erzincan tulumu veya Trakya kaşarı… İftar sofrasında ise eski sofralara atfen bol soğanlı yumurta… Tarçınlı, şekerli, sirkeli, bol soğanlı ve tereyağlı…

 

Ağız tadıyla, bereketli, keyifli bir ramazan olsun, sofralarınız dolu dolu kahkahanız tam olsun…

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları