Paylaş
ÖZGÜRLÜK KISTASI RUSYA
“Ne kadar ilginç değil mi” dedi geçenlerde bir arkadaşım. “Türkiye’de Batılılaşma ülkenin o kadar içine işlemiş ki, İslamcılar bile Batı değerlerini benimsemiş. ‘Türkiye’de basın özgürlüğü yok’ diyenlere kızıyorlar mesela. Ama başka ülkelerin İslamcılarının böyle bir şey umurunda bile olmaz. Aynı şey onlara söylendi mi, ‘Yoksa yok, ne olmuş’ deyip geçiyorlar.” Haklı mı bilmem. Çünkü Avrupa Birliği sürecine sarıldıklarından beri sağladıkları kazanımların, Türkiye’de İslamcıları içselleştirmeseler bile ister istemez Batı değerlerine göre düşünmeye sevk ettiğine inanıyorum ben. Ama çıkar denklemden AB’yi. Koy Şanghay’ı. Karşılaştırılacağın yerler Rusya ve Çin olduktan sonra... Bon pour l’Orient (Doğu için yeterli)… Türkiye de basın özgürlüğü tartışmasından kurtulur.
LİMİTSİZ SANSÜR
Toronto Üniversitesi’nde bir grup öğrenci Citizen Lab adında bir örgüt kurmuş. Dünyanın her yerinde internete uygulanan yasakları, sansürleri takip edip raporluyor. Son küresel raporlarını geçen ay açıkladılar. Ve Türkiye’den de bahsettiler. İnternete filtre uygulaması, yasaklanan siteler… Bilinen şeyler. Ama işin asıl ilginç olan teknik kısmında ise… Grup, sansür için de kullanıldığını düşündüğü Blue Coat Systems şirketine ait PacketShaper adlı bir ürünün TTNet tarafından da kurulduğunu tespit etmiş. Araştırmanın başındaki Jakub Dalek’i aradım. Biraz daha detay öğrenmek istedim. “Aslında Türkiye çok kötü durumda değil. PacketShaper’ı sadece tek bir yerde tespit ettik. Suudi Arabistan, Suriye gibi ülkelerin yanında çok düşük bir oran” dedi. “PacketShaper sansürü nasıl gerçekleştiriyor” dedim. “Kişisel bilgilerin takibini sağlayıp izleme özelliği taşıyor” dedi. Mesela okuduğunuz her e-postanın takip edilmesi, Google’da aradığınız her sözcüğün kaydedilmesi gibi. Ama Şanghay’a girilsin; bunların hiç önemi kalmayacak. Çünkü Şanghay’daki kimse ayıplamayacak!..
HESAP VERMEK YOK
İki haftadır Amerikan Senatosu’nda adam dövüyorlar. Önce Hillary Clinton’ı Libya olayları yüzünden sorguladılar. Hafta içi de “Savunma Bakanı olmak istiyormuşsun, anlat bakalım” diye Chuck Hagel’ın 9 saat ifadesini aldılar. Sözünü kestiler… Seslerini yükselttiler… Azarladılar… “Sayın Bakanım”, “Değerli Bakanım” yok… Halbuki Türkiye’deki en sıcak meselelere bakın. Ağustos ayında Dışişleri Bakanı Suriye’de kırmızı çizginin Türkiye için 100 bin mülteci olduğunu anlattı. Rakam şimdiden 160 bini aştı. Kimsenin “Ne oldu 100 binlik kırmızı çizgiye” dediği yok. Ama zaten Şanghay’a bir girilsin… Böyle sıkıntılar da kalmayacak.
BATI’NIN KÖHNE DEĞERLERİ
Son olarak… Evet, NATO gibi işin askeri kısımları bir yana... Bu tartışma, felsefi açıdan da 21. yüzyıla damga vuracak iki medeniyet çatışmasının temel direği aslında. Hillary Clinton’ın veda konuşması vardı bu hafta. Konuşmasının en önemli yerinde şunu dedi: “Amerikan bakış açısı, barış ve demokrasi isteyen bütün ulusların dünyanın şekillenmesine katkı sağlamasıdır.” Bunu söyleyen günahı epey yüklü Amerikalılar olunca tartışılır tabii. Ancak bir tarafta bu görüşün arkasında duran, ABD ve AB’nin oluşturduğu Atlantik Grubu var. Öteki tarafta ise ekonomik başarıyı her şeyin önüne koyan, otoriter rejimlerin oluşturduğu Şanghay Grubu. Bir taraf demokrasi, özgürlük gibi değerleri kutsuyor ama ekonomik açıdan son beş yıldır bir türlü belini doğrultamıyor. Öteki taraf ise içeriyi cendereye alıp gümbür gümbür büyüyor. Başbakan’ın neye özendiği malum… İşte Şanghay’a girilsin. Türkiye’de de bu olacak. “Bırakalım bu demokrasi işlerini. Zenginleşelim” denilecek. Öyle ya…
Kim uğraşacak şimdi Batı’nın gırtlağa faydası olmayan köhne değerleriyle...
Paylaş