Secret Service yuvası Sidwell

Okulun içi Secret Service yuvası. Çünkü başkanın kızları... Başkan yardımcısının torunları... Kabine üyelerinin akrabaları... Herkes burada. Beyaz Saray’ın küçük versiyonu gibi.

Bugüne özel bir durum da değil. Theodore Roosevelt’ten Bill Clinton’a... Başkanların, başkan yardımcılarının çocuklarını yolladığı özel okul burası. Sidwell Friends!..
Geçen hafta sabah 7’de Wisconsin Caddesi sirenlerle inliyordu. Okulun üzerinde bulunduğu cadde... Başkan’ın konvoyu geçti. Sonra Beyaz Saray basın havuzuna düşen mesajla durumu öğrendik. Nöbetçi Miami Herald muhabiri, “Potus (Başkan) ve Flotus (First Lady) veli toplantısı için Sidwell’e gitti” dedi. Toplantılara katılmış. Sasha ve Malia’nın durumunu konuşmuş.
Böyle bakınca çok heyecanlı tabii. Her tarafta ajanların olduğu... Çok önemli insanların, çok önemli çocuklarının okuduğu, çok özellikli bir okul. Ama içeriyi dolaştığımda gördüklerimi anlatırsam...
İki kampusu var okulun. Küçük olan Sasha, Bethesda’daki kampusta. İçeri giriyorsunuz. İlk fark ettiğiniz, etraftaki sessizlik oluyor.
Obamalar Chicago’dan kente geldiklerinde, birkaç okul arasında seçim yapmışlardı. Ve hepsi de tıpkı Sidwell gibi, yıllık 30 bin dolar civarı ücretleriyle çok pahalı okullardı. Ama o sessizlik içinde kampusu oluşturan dört binaya baktığınızda, toplanan paraların nereye gittiğini merak etmiyor değilsiniz.
İçerisi eski. Masalar eski. Hatta alt kattaki müzik atölyesi hafif rutubet kokuyor. Biraz müzik dersini takip edeyim dedim. Ama tahtadaki öğretmenin bütün bir duvarı kaplayan nota haritası üzerinde, elindeki sihirli değneğiyle daha birinci sınıf çocuklarına notaları nasıl okuttuğunu görünce uzun süre içeriden çıkamadım.
Okulun bazı köşelerinde, bazen iki öğrencinin başında bir öğretmen duruyordu. Bazı sınıflar boştu. Tahtalarında da, “Bugün Beyaz Saray’a gidiyoruz”... “Bugün Amerikan Sanat Müzesi’ndeyiz” gibi notlar yazılıydı.
Öğretmenlerin hepsi kendi alanlarının en iyileri. Kitabı olanlar, ödüllüler... Okulun yöneticileri, ülkenin en iyi eğitim okullarından doktoralı. Ama en önemlisi, öğrencilerin hiçbirinin kim olduğu belli değil. Etrafta gazetelerin anlattığı türden bir Secret Service halesi de yok.
Beni gezdiren okulun velilerinden biriydi. Obamalar gibi siyah. “En çok neyini sevdiniz bu okulun?” dedim. “Kimseye ayrıcalıklı davranmamasını” dedi.
Beyaz Saray’dan çıkıyor. Sabah 7’den 9’a kadar çocuğunun toplantılarına katılıyor. Sonra Oval Ofis’e dönüp İran’ın füzeleri, Çin’in yuanı... Konuşmaya devam ediyor. Ayrıcalığı var gibi mi?

Gösteriş yok

Sidwell Friends’te tanınmış bir Türk ailenin çocuğu da okuyordu. Uzun uzun konuştuk. Ama haklı olarak, çocuğunun mahremiyetine saygısından adının yazılmasını istemedi. Anlattıkları şunlar:
Aileyi de işin içine çekiyorlar. Ben nasıl olsa çocuğu iyi bir okula verdim deyip uzaklaşamazsınız.
Öğrenci profilini çok çeşitli tutuyorlar. Kendi aralarında bir sınıf ayrımı yaşamaları mümkün değil.
Binalar eski görünebilir ama okulda gösteriş merakı olmadığından. Akademik yönü çok güçlü.
Çocuklara sosyal sorumluluk aşılıyorlar. Sokakta yaşayanlara hep beraber yemek götürdüğümüz oldu.
Okulda Secret Service dolaşıyor. Ama hiçbir çocuk arkadaşlarına ‘ben bilmem kimin çocuğuyum’ diye davranmıyor.

Bir tarikat okulu

Başarı listelerini yayınlamıyorlar. Çünkü inançlarına göre Tanrı’nın gözünde herkes eşit yaratılmış.
Öğrencilerin yüzde 40’ı etnik azınlıklara ait. Çünkü inançlarına göre ırklar kardeştir.
Öğrencileri her hafta gönüllü bir ibadet saatinde toplayıp sosyal sorumluluk aşılıyorlar. Okula kayıtlı 1100 öğrencinin dörtte birine burs veriyorlar. Çünkü inançlarına göre köleliğe nasıl karşı çıktılarsa şimdi de topluma karşı ödevlerini yerine getirmeliler.
Sidwell Friends aslında bir tarikat okulu. 1883’te Thomas Sidwell tarafından kurulurken de, kökeni 17. yüzyıl İngiltere’sine uzanan Quaker inancına göre şekilleniyor. Halen de okulda ağırlığını sürdürüyor.
Ancak müfredata gelince... Fransa kadar seküler!..
Fark şu... Okulun felsefesinde tarikat mantığı olsa da... Burada kimsenin Amerikan Yüksek Mahkemesi’ne yargıç sokma ihtirası yok. Dinin iyi ahlak yönünü alıyorlar. Orada bitiriyorlar.
Çok mu zor acaba bunu becerebilmek!..

Ünlü okulların meşhur yöneticileri

Geçenlerde bir dergi, New York’un yaşayan en önemli kişisi kim anketi yapmış. New York Times’ın genel yönetmeni Bill Keller’a da soruyorlar. Tek isim söylüyor. Dalton’un kayıt-kabul müdürü Elisabeth Krents. Çocukların testle alındığı, Upper East Side’daki ünlü okul.
Bir yanda iyi devlet okullarına çocuklarını piyangoyla sokmaya çalışan yoksul aileler... Öbür yanda, özel okulların müdürlerine ulaşmaya çalışan zengin aileler...
Barack Obama’ya sordular geçenlerde, “Kızlarınız neden devlet okuluna gitmiyor” diye. Ülkenin başkanı, devlet okullarının yetersiz olduğunu söyledi. Bu da işin pişkin politikacı kısmı...

Süpermen’i Beklerken

Sadece Amerika’da gösterilen... 4 milyon dolar hasılatta çakılıp kalan... Ama Georgetown’daki AMC’de 1 aydır gösterilmeye devam eden ‘Süpermen’i Beklerken’ diye bir belgesel var. Gazetelerde Social Network’ten daha çok tartışılıyor.
Ülkenin geleceği savaş alanlarında değil sınıflarda belirlenecek diyor film. Ve 70’lerde dünyanın en iyilerinden iken şimdi dökülen Amerikan ilk-orta derece okullarını anlatıyor.
Sistemin nasıl iflas ettiği, ülkenin değişik yerlerinde yaşayan çocukların hayatları üzerinden işlenmiş. Ailelerinin özel okula gönderemediği, filmin sonunda bütün kaderleri, sınırlı sayıda öğrenci kabul eden iyi bir devlet okulunun lotarya topuna bağlı olan çocukların trajik hayatları...
İki hedefi var. Korkak politikacıların aşamadığı hantal bürokrasi!.. Kifayetsiz, asalak öğretmenler!..
Daha önce Michelle Rhee’den bahsetmiştim. Ülkenin okuma başarısı en dipteki Washington DC’nin eğitim müdürlüğüne getirilen... Gelir gelmez başarısız öğretmenleri işten atmaya başlayan hırs küpünden... İşte filme göre herkesin beklediği süper insan o! O ve Harlem’de onun gibi çalışan birkaç eğitimci.
Şunu soruyor belgesel: Harcanan paraları artırıyorsunuz. Bürokrasiyi şişiriyorsunuz. Okulların altyapısını güçlendiriyorsunuz. Peki öğretmenlerin kalitesine neden odaklanmıyorsunuz?.. Niye öğretmenlerin elinde rehin oluyorsunuz?..
Beraber çalıştığı belediye başkanı seçim kaybedince iki hafta önce istifa etti Rhee. Tam önseçimin yapılacağı gün konuşmuştuk. Kazanacağız diyordu ama bu sonuca da hazırlıklıydı. Keşke birileri Türkiye’den çağırsa da sorsa Rhee’ye.
Bu öğretmen performansı denilen şey ne demek?..
Yazarın Tüm Yazıları