İsrail ajanlığından yargılanan ünlü lobiciye sordum, anlattı

Sayfadaki fotoğrafa bakıp aldanmayın!.. Kirli sakalı, kolsuz tişörtüyle bezgin bakan bu adamın adı Keith Weissman. Beş yıl öncesine kadar Amerika’nın en güçlü Yahudi örgütü AIPAC’in İran masasına bakıyordu.

Ve Türkiye dendiğinde de herkes ona soruyordu. 2004’te İsrail casusluğuyla suçlandı. Bütün dünyanın gözü önünde, dört yıl sürdü yargılaması. Aklandı!.. Fakat bu sırada hayatı altüst oldu. Washington’da dost istiyorsan git kendine köpek al, derler. Şimdi 58 yaşında. İşsiz. Bir öğlen yemek yedik. “Konuşur musunuz” dedim. “Anlatırım” dedi. Ve evinde buluştuğumuzda... 28 Şubat öncesinde Yahudi örgütlerinin Türkiye’yle nasıl ilişki kurduğunu... Nerelere girip çıktığını... Kimlerin devrede olduğunu büyük oranda söyledi. Anlattıklarını iki yönlü okuyun. İlki o dönem yaşananları öğrenmek için... İkincisi Amerika’daki Yahudi lobisini tanımak için... Köpek mi? Üç tane almış.

İki dönüm noktası

Burayı hızlı geçeceğim. İki kritik olay var. 1991 Sovyet ülkelerinin bağımsızlığı... 1992 Arap-İsrail barışı... İsrail ve Türkiye ilişkileri uzun süredir kötüyken Oslo barış süreciyle düzeliyor. Ve 90’ların ortasında, İsrail’den Washington’daki Yahudi lobisine Türkiye ile yakınlaşın deklaresi geliyor. İlk temas Washington’da kuruluyor. Türk Elçiliği üzerinden. Sonra İsrail yeni bir direktif yolluyor. Türkiye’ye ABD Kongresi’nde yardım edin diyor... “Nereden çıktı bu yardım işi” diye sordum. Weissman, “Ermeni Soykırımı iddiaları için Türkiye, İsrail’den yardım istemiş. Onlar da bize söylediler” dedi. İlişkiler iyice ısınıyor. Ve sonra devreye Sovyetlerin çözülmesiyle oluşan yeni Orta Asya cumhuriyetleri meselesi giriyor. Çünkü Amerikan Yahudileri, bu devletleri İsrail’in düşmanı İran’a karşı Türkiye’nin periferisine sokmaya çalışıyor. Nasıl mı?.. Enerji anlaşmalarıyla...

Düşmanım değil sen kazan

Yahudi lobisinin en belirgin özelliği, pragmatik olması. “Karar verdik” dedi, “ABD, İran’ın canını acıtmak için Hazar petrollerinin Türkiye üzerinden ihraç edilmesini desteklemeli.” O dönem petrol şirketleri ucuz olacak diye İran’ı istiyor. Ancak Washington’daki Yahudiler var güçleriyle kulise başlıyorlar. Bakü-Ceyhan hattı işini ortaya atıyorlar. 1995’te AIPAC’in İran masasına geçiyor Weissman. 1996’da da bu iş için Türkiye’ye gidip gelmeye başlıyor. Boru hattı sizin fikriniz miydi, dedim. “Belki biz yaratmadık ama biz popüler hale getirdik” dedi.
İlk kime bahsettiniz?
- Başkan Yardımcısı Al Gore’un danışmanı Leon Fuerth’e. Kabul etti. Sonra Beyaz Saray’daki diğerleriyle konuştuk. Richard Morningstar, yardımcısı Matt Bryza...

Türkiye’de kimlerle konuşuyordunuz?
- Enerji Bakanlığı Müsteşarı Yurdakul Yiğitgüden’le. Bir de Necdet Pamir’le.

Ne tepki aldınız?
- Herkes çok sevdi. ABD de, İsrail de, Türkiye de...

Abdullah Gül ile o gün tanıştım

Enerji meselesi işin teknik kısmı. Ancak Yahudi lobisi teknik değil, politik bir örgütlenme. Bir süre sonra Weissman ve diğer Yahudi temsilciler, gide gele çat pat Türkçe öğrenmeye başlıyorlar. Demek istediğim, bir süre sonra iç politikaya da girmeye başlıyorlar. İran uzmanı Weissman, boru hattı konuşurken bir yandan da Türkiye’deki İslami hareketlerle temas geliştirmeye başlıyor.

İlk kiminle ilişki kurdunuz?..
- Murat Mercan’la tanıştım Amerika’da.

Nasıl?..
- Washington’dayken kendi tanışmak istedi. Sanırım Alan Makovsky üzerinden geldi talep.

Sonra?..
- Sonra benim için bir görüşme ayarladı. Refahyol Koalisyonu kurulduktan sonraydı. Aralıktı. Abdullah Gül ile ilk o zaman tanıştım. İslami bir bankada görüştük.

Ne dedi?..
- İsrail ile ilişkilerin kendileri için bir problem olmadığını söyledi. Demokratik olmayan ordunun altında baskı altında olduklarını da...

Çevik Bir bence bir deli

İlişkileri göründüğünden derin oluyor. Ve ne düşündüklerini asla belli etmiyorlar. 28 Şubat’ta İslami hareketlerle görüşüyorlar. Ama asıl kanalı asker üzerinden yürütüyorlar. Daha doğrusu Çevik Bir üzerinden!.. “Çevik Bir’in mesajı bölünmüş bir dünyaydı. Kötü adamlar, katı Müslüman olanlardı. Genelkurmay’da brifinglere gittiğimde, bunlara çok önem verirdi” dedi. Meşhur brifingler... Kim kurdu bu ilişkiyi diye sordum. Pentagon’dan Harold Rhode, dedi.

Peki Çevik Bir’in mesajını onaylar mıydınız?..
- Ben bir deli olduğunu düşünüyordum.

Ya diğerleri?..
- Amerikalı muhafazakârlar ve bazı İsrailliler etkilenirdi. Bence daha az sofistike olanlar...

Ama siz de brifinglere gidiyordunuz.
- Olabilir. Çevik Bir candan biriydi. İngilizcesi iyiydi.

Neydi sizin pozisyonunuz?
- Türkiye ve İsrail, Ortadoğu’nun iki demokratik ülkesi diyorduk. Ama Türkiye’de ordu hükümeti değiştirebiliyordu. Bu çelişki beni hep rahatsız etti.

Bunu söyler miydiniz?
- Ben rahat konuşamazdım. Çünkü diğer Yahudi örgütleri üzerinde etkim vardı.

Refah bizden yardım istedi

Güç simsarlığını seviyorlar. Sadece Washington’da değil, Ankara’da da... 28 Şubat’ta asker ve siyasetçi arasında denge oyunu oynuyorlar. “Postmodern darbe oldu. Refah Partililer bizden görüşme talep etti” dedi.

Ne istediler?
- Askere biraz geri çekilin dememizi... Çalışma özgürlüğü istiyorlardı. Tamam ama sizin de İslami basına o saçma anti-semitik yazıları yazmamasını söylemeniz gerek, dedik.

Sonuç çıktı mı?
- Bir toplantı New York’ta Türk Konsolosluğu’nda oldu. Nazlı Ilıcak da vardı. Sonra kimse bir şey yapmadı bizden. Çünkü argümanları ikna edici değildi.

AKP Arap, Gülen Türk

Kategorize ediyorlar. Weissman Refah Partililerle Murat Mercan üzerinden görüşüyor. Gülencilerle ise her zaman ayrı buluşuyor. Niye diye sordum. “İki kesim hiç yakın olmadı. Gülen Hareketi’nin de Refah Partisi ile beraber görülmek istemediğini düşünüyordum” dedi. Mavi Marmara eylemini doğru bulmadığını söylediğinden beri Fethullah Gülen Amerikan Yahudilerinin kahramanı. Kimse toz kondurmuyor. Weissman bu durumdan ne kadar etkilendi bilmiyorum ama söylediği şu oldu: “O dönem Türkiye’de İslamcı unsurlar arasında iyi ilişkimiz olan yer Zaman Gazetesi idi. Benim görüşüm, Müslüman Kardeşliği’ne yakın AKP ya da Refah gibi İslami hareketlerle karşılaştırırsanız, Gülen Hareketi daha sufi. AKP, Arap dünyasından ithal. Gülen Hareketi, Türk kökenli.”

SONUÇ

Temelde İsrail’in menfaatlerine göre hareket eden... Organize... Washington’da çok güçlü bir politik etkiye sahip... Uluslararası düzeyde rol alan... ABD dış politikasına yön verebilen... Güçlü bir lobi Amerikan Yahudileri. Bir zamanlar destekledikleri
Türkiye’ye kızıp Başkan Obama’ya baskı uygulayacak ve Türkiye’nin silah anlaşmalarını Kongre’ye göndermesini engelleyecek kadar güçlü. Bir de son bir gözlem: Sır tutmayı da çok iyi beceriyorlar. “Anılarınızı yazmayacak mısınız” dedim. “Öyle bir niyetim yok” dedi.
Yazarın Tüm Yazıları