Paylaş
Ve bu, kamuoyuna bir temizlik gibi sunuldu. Usulsüzlüklerin sona erdiği yeni bir dönem. Ama sonra ne öğrendik?
Hafta içi ortaya çıkan, İtalyan bilgisayar korsanlığı şirketi Hacking Team’in 2011’de Emniyet Genel Müdürlüğü’yle bir anlaşma yaptığını...
Polisin, muhtemelen hâkim kararı olmadan belirlenen bireylerin bilgisayar ve akıllı telefonlarına virüs gönderip bu kişileri izlemeye aldığını...
Ve Gülen Cemaati’ne mensup polislerin düzenlediği iddia edilen 17 Aralık 2013’teki rüşvet operasyonlarının ardından başlayan devletin içindeki Gülencileri ayıklama işinden sonra bile vatandaşları hack etme işinin başkaları tarafından aynen devam ettirildiğini...
Gülenciler gittiyse de, polisin içinde onların yerine gelenlerin 2014’ün sonuna kadar bilgisayar korsanlığı yapmaya devam ettiğini.
Çözülmez. Neden çözülmeyeceğini de Hacking Team skandalı üzerinden anlatmaya çalışacağım.
*
EMNİYET Genel Müdürlüğü’nde şimdiki adı Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı olan birimin Hacking Team ile ilk teması 20 Aralık 2010’da kuruluyor. Polis memuru Ahmet Koçak, kişisel e-posta adresinden şirkete bir mesaj atıp “Merhaba” diyor, “Ben Türkiye’denim, güvenlik departmanında çalışıyorum. Bildiğiniz gibi bugün birçok iletişim kriptolu. Bazı çözümlere ihtiyacımız var.”
Sonra şirket ve polisler arasında diyalog başlıyor. Demolar yapılıyor. Bu arada işlemler sürerken, 20 Mayıs 2011’de, sessiz sedasız bir biçimde İstanbul’da Datalink Analiz Limited adında bir şirket kuruluyor. Bakırköy’deki 778027 ticaret sicil numaralı 100 bin lira sermayesi olan şirketin ortakları da yarı yarıya Sami Topal ve Yusuf Coşkun olarak gösteriliyor.
Ondan tam bir ay sonra İstanbul’da yine bilgisayar ve teknoloji alanında çalışacak başka bir firma daha kuruluyor. 22 Haziran 2011’de faaliyete geçen 781934 sicil numaralı 30 bin TL sermayesi bulunan, Base Bilgi Teknolojileri Limited adlı şirketin de yüzde 90’ı Atalay Candelen’e, yüzde 10’u ise Önder Yılmaz’a ait oluyor.
*
DAHA henüz bu şirketlerin polisle ne ilgisi olduğu ortaya çıkmamışken, Hacking Team ve Türk polisi anlaşıyorlar. 2011’in Ağustosu’nda şirket Ankara’da kurulumu tamamlıyor. Ve polis, İtalyan şirketin, kaynağı belli olmaması için özel bir ortamda hazırladığı virüslü dokümanları hedef bireylere yollamaya başlıyor.
Bu arada sene sonunda Datalink şirketinde bir değişiklik yapılıyor. Ve 15 Aralık 2011’deki bir sermaye değişikliğiyle, Atalay Candelen Base’de olduğu gibi Datalink’in de yüzde 90 sahibi haline geliyor.
Bu şirketlerin hacker işleriyle ne ilgisi olduğu ise 2012’de ortaya çıkıyor. Polis, bilgisayar korsanlığına yarayan ürünler için Hacking Team’e ödeme yapmak zorunda olduğu zaman.
Ahmet Koçak, 6 Ağustos 2012’de Hacking Team’e bir mesaj atıyor. Ve polisin adına, ödemeyi önce Base şirketinin yapacağını söylüyor. Fakat ertesi gün bir mesaj daha yollayıp, “Yanlış söyledim” diyor. Ve ödemenin Dubai’deki offshore bölgesinde kurulu, adresi aynı anda onlarca farklı firma tarafından kullanılan bir posta kutusu olan “Foresys Information Technology FZE” adlı bir tabela şirketi tarafından yapılacağını söylüyor. Fakat sanırım biraz iletişim kopukluğu yaşanıyor. Çünkü en sonunda ikisi de değil, polisin Hacking Team’e 2012’de ödemesi gereken 140 bin Euroluk faturanın 136 bin 546 Euroluk kısmını İtalya’ya Datalink yolluyor. Tam ödemeden birkaç hafta önce Atalay Candelen şirketteki hisselerini devretmiş olsa da... Candelen’in birkaç hafta öncesine kadar sahibi ve yöneticisi olduğu şirket.
Peki Candelen kim çıkıyor? 12 Haziran 2011 genel seçimleri öncesi MHP’yi çökertmek için yayınlanan seks kasetlerinde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin suçladığı işadamı Faruk Bayındır’ın ortağı.
*
ABD’de de oldu benzer olaylar. Snowden belgeleriyle Amerikan istihbarat örgütlerinin de Amerikan vatandaşlarını izlediği anlaşılınca ortalık karıştı.
Hükümetlerin hepsi aynı. Al Amerika’yı vur Türkiye’ye. Ancak Amerika’da sistem basınıyla, sivil toplumuyla, kuvvetler ayrılığına dayalı kontrol mekanizmalarıyla işi öyle ele aldı ki, hükümet geri adım atmak zorunda kaldı. Yeni düzenlemeler, kurallar getirildi.
Birincisi, bunların hiçbiri yok Türkiye’de. Onun yerine bireyi değil, devletini düşünen ‘vatansever’ gazeteciler ve böyle bir dosyaya el atmaya cesaret edecek bir savcıyı hemen sistemin dışına ayıklayacak politize bir yargı var.
İkincisi, bunlar olmadığı için 2014’te Hacking Team’le yürütülen ortaklığın da gösterdiği gibi işleri düzeltmek yerine gücü devralan ve usulsüzlükleri sürdüren bir hükümet düzeni var.
Üçüncüsü de, Candelen bağlantısının hatırlattığı, geçmişte ortaklaşa girişilmiş epey bir suç var.
Çözülmez.
Paylaş