Paylaş
Yasin El Kadı olayını hatırlıyor musunuz?
11 Eylül olduktan sonra Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne bağlı çalışan bir grup oluşturulmuştu.
Dünyanın her yerinde teröre destek verdiğine inanılan kişileri araştıran ve bunları karalisteye alıp ülkelere bildiren bir raportör heyeti.
Oradaki uzmanlar, Türkiye’de malvarlığı bulunan Yasin El Kadı adında Suudi bir işadamının da terör finansörlerinden biri olduğu sonucuna ulaşmıştı.
Karar tebliğ edildi.
Türk mahkemeleri El Kadı’nın bütün malvarlığını dondurdu.
Ancak ne zaman ki Türkiye’de iktidar değişti, Başbakan,bir gün çıkıp el Kadı için, “İyi bir işadamı, ben kendisine kefilim” dedi, o zaman kıyamet koptu Danıştay’da malvarlığını dondurma kararına itirazlar…
“Sen nasıl o adama kefil olursun” lafları vesaire…
İşte şimdi Türkiye’yi yeni bir Yasin El Kadı tartışması bekliyor.
Çünkü Amerikan Yönetimi, bu sefer Suriye’deki radikal gruplara bağışta bulunan ve bazısı Türkiye’de yaşayan işadamlarını araştırıyor.
Özellikle de…
Geçen Aralık Amerikan Dışişleri Bakanlığı tarafından terör örgütü sayıldığı açıklanan El Nusra Cephesi’nin bağışçılarını…
Hafta içi Amerikan Hazine Bakanlığı’nın Terör Finansmanı’ndan sorumlu Bakan Yardımcısı David Cohen bir basın toplantısı düzenledi.
Ve Hizbullah’ın Kolombiya’daki uyuşturucu kartelleri ve Amerika’daki bazı kullanılmış otomobil satıcılarıyla işbirliği yapıp nasıl para akladığınıanlattı
Para transferleri için kullanılan iki Lübnanlı finans kuruluşunun ise karalisteye alındığını duyurdu.
O toplantıda sordum ben de…
Birincisi, PKK’nın Hizbullah’a fon sağlayan uyuşturu satışının Avrupa ayağında bir işbirliği var mı diye…
İkincisi de, El Nusra’nın faaliyetleri hakkında da paylaşabilecekleri bir bilgi olup olmadığını…
Haberlerde sadece Hizbullah’ın çıkmasını istedikleri için cevap vermediler o gün…
Ancak Yönetim’den bir kaynak, El Nusra hakkında geniş kapsamlı bir çalışma yürütüldüğünü ve önümüzdeki dönem bunun da açıklanacağını doğruladı.
“Ne” dedim, “yine finans kuruluşları mı?”
“Orada daha çok bağışçılar önem kazanıyor” dedi.
“Ne zaman açıklanacak” dedim
“Önümüzdeki günlerde” dedi.
Bu konunun Türk Hükümeti ile yakından görüşüldüğünü biliyorum.
Hatta geçen ay Cohen Türkiye’deyken mesele oradaki toplantılarda da masaya yatırıldı.
Ama örneğin geçen hafta IMF ve Dünya Bankası buluşmaları için Washington’a gelen Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’a sordum.
“Amerikalılarla ikili görüşmelerinizde El Nusra’nın finansal faaliyetleri hiç gündeme geldi mi” diye…
“Hayır konuşmadık” dedi.
Nasıl şekillenecek bu iş, listeden kimler çıkacak göreceğiz.
Gerçi iki taraf arasında kamuoyu önünde bir ihtilaf oluşmaması için her şey çözülünceye kadar açıklama yapmamaya çalışacaklarına inanıyorum.
Ama Ankara Hükümeti Suriye işinin bu kadar içine girmişken…
Geçen sene Time’da okuduğum, İstanbul’a gelip Suriyeli isyancılara Suudilerin yardımını aktaran Lübnanlı Okab Sakr gibi işadamlarının hikâyesini okudukça…
İstanbul’da, Ankara’da, Hatay’da bunun gibi daha birçok işadamı olduğunu düşünüp bunların her biri üzerinde yürütülecek müzakerelerin anlaşmayla sonuçlanıp sonuçlanamayacağını kestiremiyorum.
Olmazsa da…
Zaten ikinci Yasin El Kadı vakası yaşanacak demektir.
Yazarın son yazıları |
Paylaş