Paylaş
Atiye’nin kendine has müzikal çizgisiyle pırıl pırıl parladığı yıllar çok da eskide kalmadı. Dansları, sesi, güzelliği bir yana, şarkılarıyla da Türk pop müziği için yeni şeyler söylemişti. Bu duruşu onu yurtdışından gelip Türkiye’de şans arayan şarkıcılar arasında öne çıkardı. Ne var ki tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de tamamen dijitalleşen müzik piyasası yeni kurallar koyarken geleneksel pop sound’u içinde yenilikçi işler üretenleri bile hızla eskitti. Bu durumda uyum sağlamak için seçim yapmak gerekiyordu. Kimileri şarkı düzenlemelerini dijital platform algoritmalarına göre değiştirdiler. Kimileriyse hızlı yükselen rap’çilerle ortak çalışmalara girmeyi yeğlediler. Bazı isimlerse frene basıp durumu analiz etmeyi ve kariyerlerinin geleceğine dair yeni ama özgün bir strateji kurmayı uygun gördüler.
Gözlemime göre üç yıldır sesi çıkmayan Atiye bu isimlerden biriydi. Bunun için mutluyum çünkü Atiye’nin ‘makine’ beklentilerine kurban edilmeyecek kadar kıymetli alameti farikaları vardı.
‘Ses Seda Yok’ Atiye’nin ikinci dönem kariyerinin ilk habercisi. Başka haberciler de gelecek ve pek yakında yeni albümü dinleyebileceğiz. İlk şarkıdan öğrendiklerimize bakarak bir ‘dünya müziği’ albümü beklentisi içine girebiliriz. Kayıtları Hindistan’ın Mumbai şehri ve İstanbul’da gerçekleştirilen şarkıya Hintli keman ustası Kala Ramnath eşlik ediyor. Sibel Algan’ın yazdığı sözler Hindistan’ın sufi müziği diyebileceğimiz, ünlü Nusret Fatih Ali Han’ın evrensel boyuta taşıdığı kavvali (qawwali) kalıpları üzerinde gelişiyor. Parça, Erol Sebebci’nin düzenlemesiyle son halini almış.
Aytekin Yalçın tarafından, Atiye’nin yanı sıra dans âlemlerinin yakından tanıdığı Çisil Sıkı koreografisiyle bir video çekilmiş. Videoda Atiye eski Hint filmlerinden ‘Nagina’ ile Şahmeran dansının figürlerini sergiliyor. ‘Ses Seda Yok’taki tavır ve iddiayı görünce yeni Atiye albümü için epeyce heyecanlandım diyebilirim.
ŞARKININ DİZİYE FAYDASI OLUR MU?
Sena Şener’in kendine o denli has bir ses rengi ve vokali var ki; BluTV dizisi ‘Saklı’nın jenerik videosunu izlediğimde hemen yakaladım. İşin peşinden gidince dizinin orijinal şarkısındaki imzanın kendisine ait olduğunu öğrendim. Dizilerde meşhur olan şarkılara alışığız. Hatta genç müzisyenler için popüler dizilerin geniş kitlelere ulaşma platformu olduğunu da biliyoruz. Ancak yeni bir dizi için özgün bir şarkı tercih etmek kuşkusuz daha iyi bir fikir olmuş yapımcılar için.
Şarkının dizinin duygusuna girerek yazılması nedeniyle olumlu nüansları ve akılda kalan bir nakaratı olduğunu söylemek isterim. Şener işin hakkını verip kendi külliyatına da güçlü bir tekli eklemiş böylece. Tutkulu ama yasak bir ilişki ekseninde geçen ve esas gerilimi bir cinayet hikâyesi üzerine kuran ‘Saklı’ dizisi yayında. Bu kez dizinin şarkıya olduğu kadar şarkının da diziye faydası oluyor bana kalırsa.
KAR LEOPARININ İZİNDE
Vahşi doğa fotoğrafçısı Vincent Munier ve Marie Amiguet’nin yönetmenliğinde çekilen, Tibet platolarında soyu tükenme noktasına gelen hayvanların izini süren belgesel film için benzersiz bir dokunuş da Nick Cave ve ömürlük yol arkadaşı Warren Ellis’ten geldi. Belgesele adını veren kar leoparını kamera önündeki Munier ve romancı Sylvain Tesson birlikte ararken birden Cave’in Ellis’le yaptığı özel şarkıları duymak müthiş bir deneyim olacak. Bunu, Cave/Ellis imzalı soundtrack albümün ilk teklisi ‘We Are Not Alone’un belgeselden görüntüler eşliğinde çekilen videosunun gücünden anlamak da olası. Warren Ellis belgeselle ilgili olarak; “Nick’ten piyanosu ve sesiyle tema şarkısına bir gününü ayırarak katkıda bulunmasını rica etmiştim. Geldi ve dört gün kaldı” diyor. ‘La Panthère Des Neiges’in (Karlar Panteri) 13 şarkısı için 17 Aralık’a kadar bekleyeceğiz.
Paylaş