Paylaş
Kimdir bu Laura Pergolizzi? Backstreet Boys ve Cher’le başlayıp Rihanna ve Christina Aguilera ile sürdürdüğü anaakım şarkı yazarlığı kariyeri; Stevie Nicks’e hatta Bob Dylan’a göndermeli ama kendine has ozan şarkıcılığı, özünde kim olduğu sorusunu açık şekilde yanıtlamamıza yetmiyor. Kendi albümleri için yazdığı şarkılarda sinematografik duyguyu koruyabilmesi, büyük pop şarkılarının dünyasında indie rock’çılık yapması hatta şarkı sözlerindeki ‘androjenlik’ de yeterli değil onu tam anlamak için.
LP’nin başlı başına bir sanat formu olduğunu söylediği androjenlik meselesini ticari çıkarları doğrultusunda kullandığını iddia edenler yok değil.
Ne kadar iyi bir şarkıcı olduğunu herkes kabul etse de şarkılar açısından tükendiğini, sözler açısından popun klişe bataklığına saplandığını söyleyenlerin sesi, son albüm ‘Heart To Mouth’la biraz daha gür çıkmaya başladı.
‘Özgün, büyük ve zamansız pop hitleri (‘Lost On You’ gibi) formülle değil, gerçek duygu ve samimi tavırla ortaya çıkar’ tezi doğruysa; LP’nin bu anlamda bir miktar tıkandığını tahmin edebiliriz.
Bu durum, her şarkı yazarının yaşayabileceği bir tökezlemeden mi ibaret, yoksa işi formüle dökme kolaycılığına mı kaçıyor kısmını anlamaksa asıl mesele. Ve cevap için beklemekten başka çare de yok.
‘Heart To Mouth’un çıkış parçası ‘Recovery’ ve ‘Girls Go Wild’ güçlü nakaratlara sahip parçalar. Albümde ‘Dreamcatcher’ gibi farklı balatlar da var. Üstelik LP, sınır tanımaz tavrını koruyor.
Ben de hem özel bir sanatçı hem de evrensel pop kurallarını iyi bilen biri olduğuna inanıyorum. Yine de küçük samimiyetsizlik işaretleri almıyor değilim kendisinden ve zamanın beni haksız çıkarmasını dilerim.
LP’nin başına gelen, her şarkı yazarının yaşayabileceği bir tökezlemeden mi ibaret yoksa işi formüle dökme kolaycılığına mı kaçıyor?( 5 üzerinden 3 yıldız)
Çizgisinde en ufak sapma yok
80’lerin ikinci yarısıydı ve Türkçe sözlü rock yapılıp yapılamayacağını tartışıyordu Türkiye. Rock’ı, kuralları Batı ülkelerince konmuş bir müzik türünden, bir sound’dan ibaret sanan zihniyet, Türkçenin bu türle uyum sağlamayacağını iddia ediyordu. Bulutsuzluk Özlemi işte bu garip tartışmaya şarkılarıyla enfes bir yanıt verdi. Türkçe sözlü rock’ın ötesinde, Türkiyeli rock’a ilişkin bir nokta koydu tartışmalara. O yıllardan bugüne nice değerli müzisyen geçti gruptan. Nice konserler verildi. Şarkı sözlerinde; toplumsal olaylara, bireyin ruhsal sorunlarına, ekonomiye, politikaya, dünya meselelerine ve aşka kendi üslubuyla değindi grup. İlk dönemlerinde ‘protest’ deniyordu kendilerine ve bu da bir hataydı. Çünkü rock’ın ait olduğu bir memleket olmadığı gibi doğası da zaten muhalifti.
Geçen yılın son günlerinde yeni teklisi ‘Hayat Geçerken/Mücella’yı yayımlayan grup çizgisinden en küçük bir sapma göstermiyor. Grubun yolculuğu boyunca hiç ara vermeyen kurucu elemanı Nejat Yavaşoğulları tarafından yazılan şarkı, tahta iskelelerden, Kalender adlı şehir hatları vapurundan, çınar ağacının gölgesindeki çay bahçelerinden, Ertem Eğilmez filmlerinden, Hulusi Kentmen, Metin Akpınar, Zeki Alasya, Adile Naşit gibi büyük oyunculardan, ‘Hababam Sınıfı’, ‘Süt Kardeşler’ gibi simge Türk filmlerinden, Orhan Veli ve Nâzım Hikmet dizelerinden söz ediyor. Ve bence bu; eskide kalana duyulan bir özlemden ziyade geçmişte bizi farklılıklarımıza rağmen birleştiren ve eskimeyecek kimi değerleri unutturmamakla ilgili bir tavır.
‘Hayat Geçerken/Mücella’; Bulutsuzluk Özlemi diskografisi içinde hak ettiği yeri bulacak nitelikte bir tekli olduğu gibi; girişi, gelişmesi ve sonucunda diyeceğini demesine rağmen huzurla akan melodik ama serin bir klasik Türk rock şarkısı örneği. Şu anda Netd’nin YouTube kanalında izleyebileceğiniz video’sunda ise Redd grubundan tanıyıp sevdiğimiz Güneş Duru’nun yönetmen imzası var. Merakımsa bu yazı yazıldığı sırada yayımlanmasından 15 gün sonra neden hâlâ dijital dinleme ve indirme platformlarında bulunamadığıyla ilgili.
Paylaş