Sultan Tunç diye bir müzisyen var. Yıllar önce ilk albümüyle güzel bir bağ kurmuştum. Bir süre önce ikinci albümü "Rap’n Roll"u çıkardı. Rap bir anlamda slogan bulma işidir.
Yani sloganın ve nakaratın yoksa kendi kendine tekerlersin, bu kadar basit. Bu anlamda birkaç seçeneğin var aslında. Hani başkaldırı, isyan falan meseleleri. Amerika’da, ezilen zenci kişilerin isyanı mıdır rap? Belki öyledir; ama bakın ne şekillere girmiştir...
Yani o "beyazların yönettiği sistem" rap’i de almış gönlünce eğlenmiştir, parasını kazanmıştır.
Almanya’daki Türk insanının isyanı mıdır rap? Evet, o daha gerçektir. Ama Cartel gibi gelmiş geçmiş en doğrudürüst işlerden biri olan işi "tehlikeli milliyetçi" bir proje gibi okursanız; ben sizin demokratlığınızdan, solculuğunuzdan da şüphe ederim. Ayrıca o proje içinden çıkıp, Erci E gibi "eğlenceli rap" yapmaya çalışan birine laf edeni de ciddiye almam; o da işin başka bir yönü.
Cartel’i (Aslında Karakan’ı) küstürüp bu ülke coğrafyasında müzik yapmama kararı aldıran zihniyetten hiç hazzetmem.
Ceza da bu ülkede duruşunu bozmadan uğraşmaktadır mesela. Kim bilir nelerle karşılaşmıştır ki bu işi kendi gibi yapmaya çalışırken "yükselen ben değilim bak alçalan duvarlar..." diye bir söz yazmıştır. Daha niceleri vardır.
Ben Fuat Ergin’in de hak ettiği noktada olmadığını düşünenlerdenim. Ceza’nin kardeşi Ayben’in albümü var bomba gibi geliyor yakında. Sagopa’nın işleri sonra; kendini bir bıraksa neler neler çıkacak ondan...
Sultan Tunç’a gelecek olursak; ikinci albümü beğendim beğenmesine ama öte yandan işin slogan tarafını fazla abarttığını düşünüyorum.
Baskın Oran ve Ufuk Uras için yazdığı "Baskın Var"; sonra "Pardon Affedersiniz Mr Genelkurmay" gibi şarkılar; bu memleketin gerçeklerini bir miktar şaşı okuyor. Yani senin durduğun yerden gözükenle, burada olan aynı değil. Sen, kendi meseleni sen gibi anlatamadığın zaman da sakil durabiliyor işte.
Sultan Tunç, müzikal anlamda takdir ettiğim adamlardan biri hálá; "Rap’n Roll"u da o güzergáhtan giderek sevmeye devam ediyorum. Lakin politik olabilmek için önce meseleyi yaşamak lazım. Eğer mesajını geçirmek istiyorsan, rap’le meselen biraz da buysa daha özenli olmak lazım. Yanlış anlaşılmasın; fikirlerine tahammül edememekten değil, üslubu onaylamamaktan...
BİZİM ÇOCUKLAR
Bizim Çocuklar’ı duydunuz mu hiç? Aleyna, Yosi, İrem ve Eda. Birbirinden tatlı dört afacan. Hepimizin sevdiği çocuk şarkıları vardır; "Daha Dün Annemizin", "Bak Postacı Geliyor", "Mini Mini Bir Kuş", "Ali Baba’nın Çiftliği", "Arı Vız Vız", "Küçük Kurbağa"
Onları söylüyorlar. Hem de şimdiki çocuklar arasında pek moda olan rap üslubuyla... Benim çok hoşuma gitti. Şimdi burada ciddi ciddi müzik eleştirirken nereden çıktı diyebilirsiniz. Bence çok önemli. Türkiye’de çocuk albümleri konusunda ticari anlamda bir zafiyet var. Çocuktur ne olsa dinler değil. Bunun hem ticari bir kanal, hem de işin bir manevi tarafı olduğunu idrak ederek çok şey yapılabilir çocuklar için. Ama bizim prodüktörler daha o noktada değil...
Bu albümün yanı sıra yeni yayın döneminde bir de TV dizisi peşinde "Bizim Çocuklar." Yeni pazarlama yöntemi bu; lamı cimi yok. İşte şarkıları, işte dizileri...