Ortam çocuğu

Mert İçgören diye bir adam... Kendi adını taşıyan ilk albümü gayet iyi satıyor. İlk bakışta isimsiz gibi görünse de, aslında internet alemi kendisine aşina. Uzun süredir de bekleniyor albümü. Hızlı satıyor olmasına şaşmamak gerek.

Ne tür müzik yapıyor bu Mert, diye soracak olursanız; görünüşte rap yapıyor. Parçaların altyapılarını hazırlayan Safa Hendem ve Mehmet Ünal (bir şarkıda da Erdem Kınay) ortaya eli yüzü düzgün, dinleyeni sıkmayan bir sound çıkarmışlar. Gitarların canlı çalınması da işe ayrı bir hava katmış. Peki niçin "görünüşte" rap yapıyor diyorum Mert için. Çünkü ben onu henüz bir MC (rap söyleyen kişi) olarak değerlendirmiyorum. Mert’in daha çok, anlatacak hikayeleri var ve sözleri altyapılara gayet iyi oturtarak; taşmadan, yaymadan serin serin anlatıyor hikayelerini. Ancak Mert’e rap’çi demek Türkiye’de bu işe uzun yıllar harcayarak bir üslup geliştirmiş nice rap’çi kardeşime haksızlık olur.

Mert, iyi şarkı sözü yazan ve altyapıların üzerine konuşan bir adam. Eğer bu işe gerçekten gönül verdiyse ilerde bir üslup geliştireceğine de eminim.

ŞARKI SÖZLERİNE DİKKAT

Mert’in belirleyici olan bir farkı var şarkı sözlerinde. Mert hedonist, hatta seksist ve zengin bir genç adamın öykülerini anlatıyor parçalarında. Albümdeki yedi parçanın her birinde aynı yaşam tarzının küçük küçük öykülerini okuyoruz. Önce poposu büyük kız arkadaşını cinsel yolla zayıflatmayı teklif ediyor, sonra Bodrum’a gidip bir kıza üç gün üç gece para yediriyor, eğleniyor, onu ekiyor iki kız daha buluyor. Her milletten kadınla birlikte olup en iyisinin "Türk malı" olduğuna karar veriyor. Onu "ortam çocuğu, ciks, tiki, concon, sosyete" olarak niteleyenleri umursamadığını "karının, kızın, paranın" onda olduğunu söylüyor. Bir şarkıda "sen ve ben" derken acaba aşık mı oluyor diyorsunuz ki, kızı kafaya almak için "bağlama attığını" anlıyorsunuz hemen akabinde. İstanbul’u çok sevdiğini söylüyor; öte yandan tarihiyle kültürüyle zerrece ilgilenmediğini; gündüzleri uyuyup "gecelere aktığını"; "mersolarla, beemve"lerle, Bebek senin Nişantaşı benim; Etiler onun Bağdat Caddesi ötekinin paso takıldığını anlatıyor. "Mertbank"ta bankaların içini boşaltanlara, TMSF kapıya dayanınca yurtdışına kaçanlara sesleniyor: "Götür, başkası götürmeden; sömür, başkası sömürmeden..."

EĞLENCELİ VE TUTARLI

Şimdi tutup da bunlar nasıl sözler, ayıp değil mi, diyecek değilim. Kendi içinde tutarlı ve müzikal değeri olduğu sürece, sözler her şeyden bahsedebilir. Kaldı ki daha önce de belirttiğim üzere Mert bu şarkı sözü işini çok iyi beceriyor. Bunu dünyada iyi yapan bir Snopp Dogg vardır. Snopp’un sözleri daha fazla küfür içerir, ancak öte yandan Mert’in sözlerinde olduğu kadar da direkt söylemez söyleyeceğini.

Açıkçası Mert şarkılarında kendi yaşam tarzını, maçoluğunu, parasını, pulunu, serseriliğini mi övüyor yoksa kendinin de geçtiği bu yollarda takılmaya devam eden insanları mı yeriyor bilemiyorum. Bu çok da önemli değil aslında. Önemli olan, Mert’in son derece eğlenceli, kendi içinde tutarlı ve müzikal anlamda da kayda değer bir ürün çıkarmış olması ortaya. Sound olarak eğlenceli rap yapan Will Smith (bizden Erci E ve Ege Çubukçu) gibi adamlara yakın dururken, söz olarak daha "gangsta" ağzına yakın sözler içeriyor. "Yiyişmek, yollu, motor, mal" gibi sözcükler kullanarak hem irite ediyor hem de dikkat çekiyor.

Birçok kadını rahatsız eden sözlerine karşın bir sürü de kadın hayranı var. Etiler’de Bağdat Caddesi’nde Mert’in sözlerinde kendini bulan bir sürü "beemveli ve mersolu" genç, gümbürdete gümbürdete onun şarkılarını dinliyor. Ben de arabamda dinliyorum Mert’i. Çünkü beni hem sound olarak tatmin ediyor hem de çok eğlendiriyor.Tavsiye ederim.
Yazarın Tüm Yazıları