Murat Boz "Aşkı Bulamam Ben"le ilk çıkışını yaptığında hemen dikkatimi çekti.
Sadece benim değil elbet; şarkının iddialı sözleriyle, Süleyman Yüksel’in çektiği iddialı klibiyle, yakışıklılığı, boyu posu, danslarıyla gazeteler ile kadın dergilerinin de hemen dikkatini çekti. Çıkış şarkısını yazan Nil Karaibrahimgil, aranjörü de Ozan Çolakoğlu gibi usta bir isim olunca gerisi çorap söküğü gibi geldi.
Neresinden bakarsanız bakın, Murat Boz iyi bir projedir. Ancak bundan beş on sene önce başlamış olsaydı bu starlık yolculuğuna, kuşkusuz işi çok daha kolay olurdu. Denklem tersiymiş gibi gözükse de ilk bakışta; bugün hedef kitlesi daha kent kökenli, daha yüksek sosyoekonomik statüde olan sanatçıların, internetin olumsuz etkilerini daha çok yaşadıkları ortada. Bilgisayar ve mp3 çalar sahipliğini bu anlamda bir belirleyici olarak görmek mümkün olabilir belki.
Bu noktadan hareketle Murat Boz’un işi de epey zor. Öte yandan bu aşamada asıl meselesinin tutunmak ve piyasada kalıcı yer etmek olduğunu düşünecek olursak bolca konser yapması, mümkün mertebe Türkiye’nin dört bir köşesini dolaşması ve düzenli organizasyonlar yapan büyük sponsorların dikkatini çekmesi Boz için şimdilik yeterli olacaktır diye düşünüyorum.
Proje olarak Hepsi grubunun bu anlamdaki başarısına dikkatinizi çekmek isterim. İkinci albüm itibariyle hem Pepsi’nin hem de Turkcell’in dikkatini çekmeyi başardılar. Sponsor desteğini arkalarına alarak Türkiye’nin birçok yerinde ücretsiz konserlerle yeni kitlelere tanıttılar kendilerini. Mor ve Ötesi’nin kariyerini etkileyen önemli olaylardan birinin de patlama yaptıkları "Dünya Yalan Söylüyor" albümünden önce çıktıkları Fanta Turnesi olduğunu hatırlatmak isterim.
ESKİ EFENDİLİĞİ KALMADI
Yapımcılarının Murat Boz için de benzer hedefler belirlediğine, Hepsi örneğinde olduğu üzere bir strateji üzerinden gittiklerine eminim. Öte yandan gündeme geldiği günden beri efendiliği, nezaketi ve alçakgönüllülüğüyle puan toplayan Murat Boz’un son dönemde magazin programlarında alışılmadık demeçler verdiğine tanık oluyorum. Uzunca bir süredir saygıda kusur etmediği Tarkan’la, Kenan Doğulu’yla ilgili laflar söylüyor örneğin. Malumunuz, Murat Boz uzun süre Tarkan’ın vokalistliğini yaptı. Her fırsatta Tarkan’a duyduğu sevgi ve saygıyı dillendiren Boz, şimdilerde Tarkan olayını kapatmaktan söz ediyor; üstü kapalı da olsa Tarkan’ın verdiği sözleri tutmadığını ima ediyor. Hadi bunları anladık ama en son, bir programda "Türkiye aradığı starı buldu, büyük starlar 10 senede bir gelir; Tarkan’dan sonra ben geldim, ben, ben, ben." dedikten sonra kendi boyunun uzunluğundan dem vurup akabinde Serdar Ortaç; Kenan Doğulu, Yalın vs gibi isimlerden "pigmeler’ tabirini kullanarak söz etmesi, af buyurun resmen koltuktan düşmeme neden oldu.
Hayır, ne oluyor da bu insanlar birden böyle bir formata dönüşüyor, onu anlamakta güçlük çekiyorum. Gündem yaratmak için bu tip polemikler yaratmanın zaruriyetine mi inanıyorsunuz, dolduruşa mı geliyorsunuz, ağzınıza mikrofon tutulunca dayanamıyor musunuz, böyle bir zafiyetiniz mi var?
Yaklaşık 15 yıldır sadece işlerini yapan ve başarılı olan Tarkan, Kenan Doğulu gibi isimleri kaç kez polemik malzemesi olurken gördünüz? Evet, varlık sebebi sadece bu tür polemikler olan bir dolu gereksiz insan işgal ediyor magazin programlarını ama Murat Boz gibi bir adam neden sadece yaptığı işi iyi yapıp susmayı denemez ki?
Geçtiğimiz hafta bir dumura da Hande Yener vesilesiyle uğradım, yeri gelmişken söyleyeyim. Takip edenler bilir, Hande Yener’in müzikal gelişimi ile ilgili en destekleyici yazıları yazan, her platformda bu desteğimi yineleyen biriyim. Ama Hande, bir türlü bu tür polemiklerin parçası olmaktan vazgeçemiyor. Deyim yerindeyse susmayı beceremiyor.
Serdar Ortaç bir programı sırasında sahnede kendisini "Türkiye’nin en kaliteli çakma Madonna’sı" olarak andıktan sonra bir de "Romeo" söylüyor. "Sabaha kadar tırmalar beni." Ve Hande Yener kendisine uzatılan mikrofona yine dayanamayarak şöyle bir yanıt veriyor: "Tavsiyem, o da kendisine bir Romeo bulsun." Şimdi siz bu muhabbetleri izlemekten zevk alıyor musunuz, elinizi vicdanınıza koyun da söyleyin.