Paylaş
Kalben; kalmak, gitmek, sevmek, sevilmek ve hem kalabalıklar içinde hem tek başımızayken yaşadığımız yalnızlık üzerine yapıyor şarkılarını. Kadın-erkek ilişkilerini, içsel özgürleşmeyi sorguluyor. Sizi siz olmaktan çıkararak sevmeye çalışan çoğunlukla mücadele ediyor. Evrenin esas kurtuluşunun insanın insanı anlaması ve hoşgörü göstermesi vesilesiyle gerçekleşeceğine inandığını anlatıyor.
Bağımsız müzisyenlerin ev ortamında söylediği şarkıları YouTube üzerinden dünyaya açan Sofar Sounds’un yıldızı olarak girdi hayatımıza. Yıldızı diyorum çünkü gördüğü ilgiyle global Sofar ağı içinde İstanbul’un yıldızını parlatan öncelikle oydu. Geniş kitlelere hızlıca ulaşmak için iyi bir şarkı, iyi bir yorum ve bir gitarın yeterli olduğunu gösterdi bize.
(5 üzerinden 4 yıldız)
Sound ve sözler olgunlaşmış
Kalben’i, sürekli aynı nakaratın tekerlemesini yapan, müzik bilgisi ve şarkıcılık yeteneğinden yoksun, buna rağmen milyonlarca kez dinlenen/izlenenlerle karıştırmayın. ‘Sadece’ ile gümbür gümbür gelen bir kadın kent ozanıyla karşı karşıya olduğumuzu göstermeyi başarmıştı daha ilk günlerinde. Biraz Nazan Öncel, Sezen Aksu ve Nil Karaibrahimgil, biraz Patti Smith ve PJ Harvey diyorduk o zaman ama şimdi sadece ‘Kalben’ diyoruz. Bize iyi şarkı ve yorumun, hikâye anlatıcılığının, samimiyetin, albüm bütünlüğünün ne olduğunu kendi üslubuyla anlatabildiği için...
Bugün “Şimdiye kadar iki albüm ve kimi tekliler yapmıştır ve şimdi üç yeni şarkı ve bir remix’ten oluşan tekli-EP arası yeni bir çalışma yayımlamıştır” deyip geçemeyiz. Çünkü ‘Aşk Çeşmesi’ni farklı bir yerde konumlamamıza neden olan birçok önemli nokta var.
En önemlisi belki; ‘Sadece’ adlı müthiş şarkısıyla Sofar İstanbul’da karşımıza çıkan gözlüklü, kazaklı, içe dönük; öte yandan şarkılarını söyledikçe heybetini artıran bu genç kadının şöhret ve o şöhretten nemalanmak maksatlı kendisine yanaşan kimi adamların, kadınların gerçek yüzleriyle verdiği mücadeleden galip ayrıldığını gösteriyor oluşu. Bunu her daim yarattığı hüzünlü ama umutlu duygusal atmosferin ötesinde, sound’un ve sözlerin belirgin biçimde ‘olgunlaşmış’ olmasından da anlıyoruz. Vokalin ve tavrın bariz şekilde özgürleşmesinden hissediyoruz. ‘Aşk Çeşmesi’, Kalben’in en ‘çıplak’ çalışması olmuş diyebiliriz rahatlıkla. Gerek özel hayatında gerek şöhret basamaklarını çıkarken üzerinde kurulan tüm baskılardan arınma eşiğine gelmiş, yeni bir ruhla, yeni bir yola çıkmış.
Dokuz yıl önce tanıştığı ancak o süre boyunca pek görüşmediği müzisyen arkadaşı Kutsal Kaan Bilgin’le yollarının yeniden kesişmesi ve birlikte yaptıkları düzenlemeler bana ‘Kalben sonunda kendi sound’unu buldu’ diye düşündürdü. Üç şarkılık teklinin vitrininde duran ve benim çok sevdiğim ‘alaturka Kalben’in izlerini taşıyan ‘Aşk Çeşmesi’ne Kaan Düzarat’ın yaptığı remiks ise kendisinin Kalben’i ve müziğini ne kadar iyi tanıdığını gösteriyor. Abartısız, net, tertemiz bir iş. Rock’n roll bir kadının remix’i de böyle olur. Tavsiyem; önce Aytekin Yalçın yönetmenliğinde çekilen ve art arda üç videodan oluşan ‘Kız Kulesi’nin Anahtarı’ adlı 12 dakikalık kısa filmi izleyin. Kalben’in üç yeni şarkısının ruhuna uygun bu masalsı bütünlüğü algıladıktan sonra ‘Aşk Çeşmesi’ni sevdiğiniz kadar kolayca seveceksiniz ‘Çek’ ve ‘Kalp Hanım’ı da. Şarkı geçişlerinde ara taksim tadındaki sayıklamalarını da gözden kaçırmayın. Enfes bir iş olmuş.
‘Aşk Çeşmesi’ bende yeni Kalben albümüyle ilgili büyük heyecan yarattı. Ve sevgili Kalp Hanımlar-Beyler; iyi olun, her şey yoluna giriyor. Kırılmak iyidir... Esnenmemesi gereken yere kadar esnememeyi öğretir insana...
Üslubuna cuk oturmuş şarkılar
(5 üzerinden 3 yıldız)
İrem Derici, çocukluğunu 1990’larda yaşamış ve o dönemde de müzikle yatıp kalkmış bir kadın. Diyor ki; “Her şeyin cılkının çıktığı, sosyal medyanın herkesi tımarhanelik ettiği bu dönemde; cep telefonsuz bir dönemden çıkar ilişkilerinin cirit attığı günümüze, geçmişin kırılgan aşklarıyla, saman alevi isyanlarıyla çıkageleyim dedim. Benim yüzüm güldü, ruhum doldu. Darısı dinleyen herkesin başına...”
Kolayca tahmin edebileceğiniz gibi iki şarkı hariç (Sezen Aksu’nun ‘Gidiyorum’u 80’lerin sonu, Nalan’ın ‘Acemi Balık’ı 2000’lerin başı) tamamı 1990’lara ait ve görünen o ki dinler ve söylerken İrem Derici’yi mest eden sekiz şarkılık bir cover albümle karşı karşıyayız. Neler neler var başka? Sibel Alaş’tan ‘Bende Hüküm Sür’, Sibel Tüzün’den ‘Kaçın Kurası’, Eda Berker’den ‘Beni Sana Hapsettin’, Kenan Doğulu’dan ‘Kurşun Adres Sormaz ki’, Mine Koşan’dan ‘Yok Dostum Zor Dostum’, Burhan Çaçan’dan ‘Aşkımız Olay Olacak’... Hepsi de halihazırda 1990’lar ruhu taşıyan ve o yıllardan beslenmiş İrem Derici vokal üslubuna cuk oturmuş şarkılar olduğundan sonuç yaz ayları açısından gayet başarılı olmuş. Yeri gelmişken vitrinde olmayan eser sahipleri Aşkın Tuna, Ayhan Çakar, Feyyaz Kuruş, Sadun Ersönmez ve Seda Akay’ı da selamlayalım. Düzenlemeleri ana akım güzergâhına çekerken şarkıların ait oldukları dönemin ruhunu ellerinden geldiğince koruyan aranjörler Alper Atakan ve Mustafa Ceceli’yi de tebrik edelim. İrem’in albümü ithaf ettiği Ajlan Büyükburç’u sevgiyle analım.
Kısa bir süre önce albümün adıyla ilgili bir polemik yaşadı Derici. Bilen bilir, ‘Mest Of’Gündoğarken’in 1998 tarihli ‘En İyiler’ çalışmasının adıdır. Yani ‘best of’ yerine ‘mest of’ demek bir Gündoğarken buluşudur. İlham için Gündoğarken’e teşekkür yollamayan Derici bu nedenle eleştirildi. Her ne kadar marka tescili söz konusu değilse de albüm adıyla ilgili bir telif hakkından söz edemiyor olsak da ustaya saygı esas olduğundan bu unutkanlığı İrem Derici’yi de üzdü. Ancak kısa süre sonra verdiği röportajlar ve sosyal medya üzerinden içtenlikli özürlerini bildirdi. Şeşenlere düşen, olgunlukla kabul etmekti; öyle de yaptılar.
Paylaş