Tahmin ettiğiniz üzere bir kısaltma; açılımı Türkiye Eğlence Sektörü Derneği. Yeni kurulan dernek, eğlence sektöründe faal olan gerçek ya da tüzel kişilerin meslek eğitimlerinden tutun da, kişisel ya da kurumsal gelişimlerini, sosyal güvence konularını ele almayı; kısacası sektörün gelişmesi ve sürekliliğinin sağlanmasını hedefliyor. TESDER; menajerlik, konser organizasyonu, etkinlik yönetimi, mekanlar ve ses/ışık gibi teknik disiplinleri bünyesinde toplamak amacıyla yola çıktı. İKSV, BKM, Pozitif, GNL, Bluechip, Biletix, Boogie, Partners gibi sektörün önde gelen firmaları, derneği şimdiden destekliyor. Sayılarının hızla artacağını umuyorum. Müzik işinin, artık dijital gelirlerle birlikte konser gelirleri üzerinden yürüdüğü göz önüne alınacak olursa; eğlence sektörünün bir meslek örgütü sahibi olmasının önemi çok büyük. Önüne gelenin, ticari itibar ya da ilke gözetmeksizin bu işi yapıyor olmasının hem sektörün gelişimi hem de yurtdışında teklif götürülen firmaların gözünde Türkiye’nin algısı gibi önemli noktalarda verdiği zarar büyük. TESDER’in tüm bu olumsuzlukların önüne geçmesini içtenlikle diliyorum.
DİSKOMATİK KATİBİM
Yıllardan 1978. O yıl Türkiye müzik listelerine bir plak, bomba gibi düşüyor. Adı Diskomatik Katibim. Şimdilerde size tuhaf gelen bu isim, aslında o dönem için müthiş yenilikçi bir tavrı simgeliyor. Albüm, çıktığı yıl dönemin efsane müzik dergisi Hey’den Müzik Oscar’ı kazanıyor. Eleştirmenler şaşkınlıklarını gizleyemiyor ve tam not veriyorlar. Diskomatik Katibim’in içeriğinde; Üsküdar’a Giderken, Nihavend Longa, Konyalı, Ceddin Deden, Kasap Havası vs gibi Türk fasıl standartları olmasına karşın; farklılığı düzenlemelerinde. Albümü, orkestrasıyla birlikte icra eden ve bizatihi düzenlemeleri kotaran Osman İşmen enstrümanların kullanılışı ve yarattığı kompozisyon itibariyle o dönem için şaşırtıcı ve bir o kadar da Batılı bir sound yakalıyor. Bu da dillere pelesenk olmuş bu şarkıların yurtdışı başarısı kazanacağına dair duyulan umutları perçinliyor o yıllarda. Şarkıları bugün otuzlu ve kırklı yaşlarını sürenler, TRT’nin ara müzikleri olarak o yıllardan kolayca hatırlayacaktır. Osman İşmen’in müzisyenliği ve prodüktör Yeşil Giresunlu’nun inancıyla hayata geçip sound devrimi yapan bu plak geçtiğimiz günlerde dijital ortama aktarıldı ve piyasaya çıktı. Keyif alacaksınız.
ATİYE’NİN STAR MAYASI
Atiye’nin son albümü birkaç ay önce piyasaya çıktığında, itiraf etmeliyim ki ilgimi çekmesine karşın bir süre suskun kalmayı tercih ettim. O arada albümü dinledim, sindirdim. İlk klip şarkısı “Muamma”, kulağı hemen yakalayan düzenlemesi ve çok beğendiğim klibiyle kafamda iyice yer etmişti ki arkasından ikinci klip “Salla” geldi. “Salla” da tıpkı “Muamma” gibi hem güçlü bir şarkıydı hem de klipten yana ilgi çekiciydi. Atiye çok genç ve alımlı bir kadın. Dans kökenli olduğu belli. Çok iyi bir vokal değil belki ama geliştirmeye müsait cilveli bir sesi var. Şarkı yazabiliyor, bu noktada da kendini geliştirmeye açık. Tüm bu unsurlar bir araya gelince de, biz buna star mayası diyoruz işte. Hele bir de kendini İskender Paydaş gibi bir ustanın eline teslim etmişse; ileride şımarıp havalara girmezse yolunun açık olacağına inanıyorum Atiye’nin. Teoman’ın eşlik ettiği “Kal”, “Deli Ya”, “Dondurma” gibi ilgi çekecek başka şarkılar da var albümde. Kendi yazdığı iki İngilizce şarkı, melodik yapıları her ne kadar farklı düşse de ilgimi çekti. Nazan Öncel’in verdiği “Aşkına da Sana da”yı ise albümün bütünlüğü içinde biraz ayrıksı buldum. Atiye’nin; kararlı adımlarla yürür, ne yaptığını bilirse kısa sürede yükseleceğini düşünüyorum.