Paylaş
Türkiye’nin en çok satan gençlik ve müzik dergisi olan, yöneticiliğini yaptığım Blue Jean’de, 2004’te önemli bir karar aldık. İlk albümü henüz yayımlanmamışken Ankaralı genç bir grup olan maNga’yı dergiye kapak yapacaktık. Çünkü maNga ve müziğine çok inanmıştık. maNga’nın ilk albümünü yayımladığı 14 Aralık 2004’ten 17 yıl sonra yine bir 14 Aralık’ta yeni albüm ‘Antroposen 001’i dinlerken aklımdan bunlar geçiyor. Dinleyince anlayacaksınız; üzerinde çok kafa yorulmuş bir albüm bu. Daha önemlisi, grubun en olgun çağında, kendini en özgür hissettiği yapıtı olduğu her halinden belli.
Grubun ‘Antroposen 001’in şarkılarıyla, sound ve konseptiyle mesaisi eskilere dayanıyor, bu nedenle albüm deyim yerindeyse kısık ateşte pişerek lezzetini ortaya çıkarmış. Bir süredir sosyal medyada ‘StudioN (maNga’nın 15 yıllık stüdyosu) Günlükleri’ başlığıyla tanıtım videoları yayımlayan ve takipçilerinde heyecan yaratan maNga’nın ‘Antroposen 001’i, Endüstri Devrimi sonrası doğa-insan ilişkisinin geldiği noktaya odaklanan konseptinin yanı sıra bütünlük, tavır ve şarkı çıtası olarak yenilenmiş bir maNga’yı hakkını vererek müjdeliyor. Kendi yapımcılığını üstlenen ‘bağımsız’ maNga’nın da ilk albümü.
Yeri gelmişken ‘bütünlük’ meselesini açmak isterim: maNga’nın kolaylıkla ayırt ettiğimiz grup sound’u bir yana; türkü formundan sert vokallere, hatta Cartel’in Erci E’siyle Ferman Akgül’ün birlikte yazdığı Almanca sözlere sahip bir şarkıya; Tarkan Gözübüyük ve Demir Demirkan’ın prodüktör olarak imza attığı parçalara; Yağmur Sarıgül’ün albüm konseptini belirginleştiren dokunuşlarına ve Jarrod Cagwin perküsyonlarına bakınca; çok istikametten gidip aynı hedefe ulaşmayı başarmış bir albüm bu.
Intro nitelikli ‘Holosen’in ardından Yunus Emre etkilenimli ama sert bir giriş olan ‘Habil ve Kabil’i takiben ‘Şimdi Göğe Dolduk’la yumuşayan albüm, benim için öne çıkan diğer üç parça; ‘Batan Dünyanın Malları’, ‘El Aman (Sözleri Ferman Akgül’ün büyük dedesi Aziz Üstün’e ait)’ ve ‘Alacaklı Topraklar’la parlıyor. ‘Einfach’ ise hikâyeyi ‘outro’ diyebileceğimiz ‘Mavi Nokta’ya farklı bir ‘tercüme’yle bağlıyor.
Albümün ilk konseri yarın akşam İstanbul Bostancı Gösteri Merkezi’nde. 20 yıllık yolculuklarında müzikal fikirleriyle birden fazla genç kuşak büyüten maNga, bugün de dijital algoritmanın en sevdiği gruplardan biri olarak hıncahınç dolu konserler veriyor. ‘Antroposen 001’ bence bu trendler üstü başarının haklı kutlaması.
UMUT DOLU BİR ADA
Daha önce Selda Bağcan gibi dünya çapında bir yorumcu ve Ferdi Özbeğen gibi özel bir ismin yorumladığı ‘O Günler’e yıllar sonra genç kadın bir müzisyenin vokaliyle kıymet katması hem zor hem de iddialı bir iş. Ada Sanlıman’ın İngilizce performanslarını sosyal medya üzerinden takip ediyordum. New York’un ünlü “Parson’s”ında ‘New School For Jazz and Contemporary Music’te eğitim alan Sanlıman geniş bir sound yelpazesinde varlık gösterdiğinden dikkat çekiciydi. Kendisi, fotoğraf sanatçısı Mehmet Turgut’la evlendikten sonra yeni bir sayfa daha açmaya karar vermiş olacak ki ilk teklisini yayımladı. Ülkü Aker sözleriyle Genco Arı’nın ustalıklı düzenlemesi ve prodüktörlüğündeki ‘O Günler’i dinleyin; Ada Sanlıman’ın güçlü ‘kontralto’ ses ufkunu hemen anlayacaksınız. Herhangi bir tür üzerinden anlatılmaya ihtiyacı olmayan çizgi dışı bir yorum. Devamı için sabırsızlanıyoruz.
DÜNYANIN SONU AŞKLA GELSİN
90’ların ikonik pop rock müzisyeni Bryan Adams’ın 2019’da yaptığı ‘Shine A Light’ albümünü beğenenlerdenim. 11 Mart 2022’de; bu albümün devamı nitelikli ‘So Happy It Hurts’ü yayımlamaya hazırlanan Adams, albümün öncüsü olarak ‘Kick A*s’ teklisini yolladı. Adams’ın teklisinin açılışında komedyen John Cleese’in bir konuşması da yer alıyor. Ardından Adams’ın fotoğrafçılığını konuşturduğu efsanevi Pirelli Takvimi’nin yayımlanmasıyla eşzamanlı olarak ikinci şarkı ‘On The Road’ ve yeni albüme isim veren şarkısı da yayımlanınca bir EP’ye kavuşmuş olduk. Bryan Adams yeni şarkıları ve sonrasını şu sözüyle özetliyor: “Dünyada yeterince rock’n roll olduğunu düşünmüyorum. Daha çok gitara, davula ve tabii birleşen ellere ihtiyaç var…”
Paylaş