ULUSLARARASI Atletizm Federasyonu’nun Genel Sekreteri Istvan Gyulai’nin geçen pazar günkü ölümü hepimiz için bir şok oldu.
Istvan, uzun yıllar IAAF’ın Genel Sekreterliğini başarılı bir şekilde yürüttü. IAAF’ın perde arkasındaki en güçlü adamıydı. IAAF’dan önce Dünya Spor Yazarları Birliği (AIPS)’in Genel Sekreteri idi. Ben de o tarihte Yönetim Kurulu Üyeliği ve Asbaşkanlık yaptım. Çok iyi dosttuk. Dostluğumuz bugüne kadar sıcak ilişkiler ile sürdü. Atlet olarak Macaristan bayrağı altında yarıştı ve sonra Macar Devlet Televizyonu’nun spor bölümü müdürlüğünü yaptı. Oğlunu da bir atlet olarak yetiştirdi.
Türkiye’nin büyük dostuydu
Istvan, Türkiye’yi çok seven ve sık sık ziyaret eden bir dosttu. Süreyya Ayhan’ın aldığı son cezada benim telefonum üzerine cezanın başlangıç tarihini geriye çekerek atletimiz için bu sezon yarışma fırsatı sağladı. Ceza süresinin de kısıtlanması için ricalarımızı kırmadı ve bu konuda çalışacağına söz verdi. Ancak kansere yenildi. Son olarak kasım ayı sonunda Gürcistan’da Tiflis’te birlikte olduk.
Evet, Dünya ve Türkiye büyük bir spor adamını kaybetti. Toprağı bol olsun.
Halil Akkaş 1500 metrede yarışmalı
Moskova’da Dünya Salon Atletizm Şampiyonası’nda izlediğimiz tek Türk atletinin 1500 metredeki başarısı hepimiz için iyi bir örnek oldu. Akkaş, 1500 metre finalinde öylesine yarıştı ve 4. oldu.
Oysa 3000 metre finalinde 8:10.37’lik derece ile 12. sırada yer aldı. 3000 metrede dünyanın en güçlü atletleri var. Bekele Kardeşler, Saif Saaced Shaeen ve Elind Kipchange’yi geçmesi bir hayli güç. Dereceleri ortada. Ne kadar yorgun olduğunu söylesek de dereceler ve sonuçları dikkate almamız gerekiyor. Ben atletizm uzmanı değilim. Ancak atletizmi bilenlerin bu konuyu ele almaları gerektiğine inanıyorum.
Küfür cezayla önlenir
Stadlarımızdaki çirkin tezahürat ve küfür ancak kulüplere verilecek ceza ile önlenebilir. Toplu şekilde yapıldığı için kimi çekip ceza verebileceksiniz. Öyleyse bu olayda hem kulüp ve hem de taraftar ceza alacak. Yani kurunun altındaki yaş olan kulüp de zarar görecek.
Ve de tıpkı FIFA’nın yaptığı gibi küfür eden taraftarın kulübü bundan sonraki içerdeki maçını tam 400 km dışarıda oynayacak ve taraftarları stada alınmayacaktır.
O zaman kulüp kadar taraftar da cezalandırılmış olur. Hem de iki taraflı. Bir yandan kulübü deplasmanda oynayarak avantajını kaybedecek, diğer yandan taraftar bu duruma üzülürken maça da giremeyecek.
Bu işin başka çözüm yolu yok. Küfürün ve şiddetin kökünü kazımamız gerekli. İnsanca çağdaşlığa uyamıyorsak, bunun ceza ile yapılması gerekir.