DENİZLİ kenti, dünya tarihinin en değerli kültür, sanat ve spor tesislerinin merkezinde ışıl ışıl parıldamaktadır.
Pamukkale Üniversitesi’nin girişimleri ile Jeolog Dr. Celal Şimşek’in valiliğinin ve Denizli eşrafının katkıları ile yaptığı kazı sonucunda ortaya çıkardığı Laodikeia Kenti ve Stadyumu ile büyük bir iş başardı. Şimdi Hierapolis (Pamukkale), Laodikeia (Honar) ve Aphrodisias ile Anadolu’nun en değerli tarihi eserleri bir üçgen içinde Denizli’de buluştu. Artık Denizli sadece tekstil sanayi ile değil, bu paha biçilemez sanat, spor ve kültür abideleri ile de Anadolu’nun en değerli turizm merkezlerinden biri oldu.
Antik Olimpiyat Oyunları’nı unutmayalım. Sadece tarihi kentlerin yapıları ile değil antik olimpik statları ile de çarpıcı bir gerçek ortaya döküldü.
Antik Olimpiyatların sadece Atina’da değil, Anadolu topraklarında da yapıldığı özellikle Laodikeia’nın ortaya çıkması ile ispatlandı. Yaklaşık 40 bin seyirci kapasiteli Laodikeia Artik Stadyumu’nun yanında bir de hamam var. Sporcular yarışmalardan sonra bu hamamda yıkanıyorlar.
Aphrodisias’da sporun önemli bir merkezi
Aphrodisias tarihi kenti içinde bulunan Antik Olimpik Stadyum’da sporun önemli bir merkezi halinde. Yaklaşık 30 bin seyirci kapasiteli stadyumda sadece antik olimpik değil, atlı araba yarışları da yapılmakta.
Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi ve Pamukkale Üniversitesi birlikte yaptıkları bir organizasyon ile dünyanın her tarafından spor, kültür ve tarihle ilgili gençleri Olimpiyat Komiteleri kanalıyla Denizli’ye davet etmekte, konaklama ve Türkiye içindeki tüm ulaşım iaşe ve ibade masraflarını karşılayarak bu muhteşem kültür,spor ve tarih hazinelerimizi dünyaya tanıtmaktadır.
Sadece bu değil
Gençler; kültür, tarih ve sporun yanı sıra ülkemizi; insanlarımızı ve o başka hiçbir ülkede olmayan konukseverliğimizi ve candan sevgimizi de tanıyorlar. Olimpiyat Komiteleri’nin yetkilileri arkadaşlarımı ve beni görünce ilk söyledikleri şey gönderdikleri temsilcilerin ne kadar mutlu olduğuydu. Öğrendiklerini ülkelerindeki gençlere anlatmakta ve tanımakta olduklarını öğrendik.Aralarında bir kaç defa gelenler var.
Tabii her zaman olduğu gibi Turizm Bakanlığımızın bu konuda fazla bir katkısı olmuyor. Oysa Bakanlık bu muhteşem kültür, sanat ve spor hazinelerinin çıkartılması ve dünyaya duyurulmasında başrolü oynamalı.
Ve yukarıdakilere de soruyoruz. "Neredesiniz?" Bu kazılara neden destek vermiyorsunuz? Neden bu müthiş üçgende bulunan kentlere ve Denizli’ye kollarınızı sıvayarak, heyecanla bu olguyu yaşayarak katkıda bulunmuyorsunuz?
Bunların yanıtını bu ülkenin bir vatandaşı olarak bekliyorum...
Bende sadece Turizm Bakanlığı değil hepimizin bu konuda duyarlı olması gerekir. Anadolu çeşitli zaman dilimlerinde yaşayan medeniyetlerin tarihi hazinelerine sahiptir. Bunları dünyaya duyurmak ve göstermek hepimizin görevidir.