EVİNDEKİ sezonun son maçında da F.Bahçe seyircisi çile çekmeye devam etti.
F.Bahçe karşısında hırslı, adam adama markaj yapan ve sert oynayan bir Diyarbakır buldu. Böyle bir rakibi yenebilmek için her hattıyla ahenkli, tempolu ve formda futbolculardan kurulu, adeta demir gibi bir takım gerekirdi. Sarı lacivertliler, hiçbir zaman bu kıvamda değildiler.
Santrforu olmayan bir takım düşünebilir misiniz? Ne Tuncay, ne de Rebrov bu değil. Orta sahada bir beyin yok. Savunması ise savruk ve formsuz. Fatih de, her zaman olduğu gibi takımını hatalı şekilde yalnız bırakınca, F.Bahçe'nin gol atması, sadece şansa veya rakibin kritik hata yapmasına kaldı. Fatih'i hakem Kuddusi Müftüoğlu'nun kırmızı kartla oyun dışına atması, doğru bir karardı. Ama aynı kartı Celalettin'e de göstermeliydi.
Açık penaltıydı
Seyirciyi ise anlamak mümkün değil. Akıllarıyla değil, hisleriyle hareket ediyorlar. İlk yarı kördöğüşünün içinde geçti. İkinci yarı başladığında F.Bahçe'nin daha akıllı, ayağa paslarla rakibin üstüne gittiğini gördük. Demek ki, soyunma odasında Tamer Güney onları sakinleştirmişti. Teknik yönetim 2. yarıda nihayet bir santrfor gerektiğini anladı ve Erhan'ı çıkartıp, Semih'i oyuna aldılar.Kamil de 2. sarı karttan atılınca, F.Bahçe rahatladı. İleri çıkıp, gol aramaya başladı ve Semih'e yapılan açık bir penaltıyı Müftüoğlu görmeyerek yine oyunun sonucunu etkileyen hakem görünümüne girdi.
Bu takım ve bu futbolcuların gelecek sezonda da şampiyonluğa oynayan bir F.Bahçe'yi temsil etmesi mümkün değil. Bizden söylemesi...