Otomobil sevdamız yeni ama çok güçlü bir yıldırım aşkı.
Yalnızca, şehir içi ulaşımın büyük dert olduğu İstanbul gibi bir metropolde değil, küçücük şehirlerde ve kasabalarda bile otomobilin önde gelen statü göstergesi olması sizleri rahatsız ediyor belli ki. O yüzden de sık sık, "sınırlı bütçeyi otomobile mi ayırsam, yoksa beni denizlere ulaştıracak bir tekneye mi para bayılsam" diye soranlar oluyor.
Bu haklı bir soru çünkü imkánlar Türkiye’de gerçekten mahdut. Denizciliğin geliştiği ülkelerdeki orta direğin gücünden çok uzak olan bizim orta direğin otomobil ve tekne arasındaki uzlaşmaz derin çelişkiyi hakkıyla çözebilmeyi düşünmesi için Türkiye’de kişi başı milli gelirin en az 10-12 bin dolar seviyesine ulaşması gerekiyor. Yani bekle 2010’u, 2012’yi; ki o da olmaz...
Amatör denizciliğin, yüzyıllar boyu denizle ilişkide gelişmiş ülkelerde çok güçlü olmasının temelinde alım gücü yatıyor. Denizi bilen ve seven insanlar küçücük teknelerini aileleri ile dünyayı gezdirecek yelkenlilere dönüştürmeyi, ülkelerinde artan toplumsal refaha borçlu. Beneteau, Bavaria, Hunter gibi tekne üreticilerinin büyük bir hızla gelişmesinin son 30 yılın olayı olması bunun bir işareti.
*
Bu özel hizmeti, Türkiye’nin o günlere ulaşmasını beklemeden, "Şu ölümlü dünyada denizin asudeliğine kendimi bırakmak istiyorum" deyip de tekneye kaynak ayıramayanlar için sağlıyorum. Birkaç haftadır, denizseverlerin yelkenli teknelerine kavuşması için getirdiğim bu öneri ve önermelerin, "Ya ben ya tekne", "Ya otomobil ya tekne" ya da "Ya ev ya tekne" diyenlerin direnişini kırma çabalarınıza katkıdan başka amacı yok. Yani niyet iyi...
1 Yelkenli tekne, dünyanın en çevreci ulaşım aracı. Kağnı dahil tüm tekerlekli araçlar, atmosferi ısıtan karbondioksit gazı üretir. Kağnıda öküz, otomobilde dört zamanlı motor bu gazın kaynağı.
2Yelkenli tekne, dünyanın kilometre başına (deniz mili başına da denebilir) en ucuz maliyetle yolcu taşıyan aracı: 0 YTL. Gerçi biraz yavaş ama sıfır maliyetle o hız o kadar da kötü bir performans değil.
3Yelkenli tekne, zaman ve hız kavramını yeniden tanımlamayı dayattığı için felsefi olarak terbiye edici bir araç. İnsan yelkenli bir tekneye bindiğinde genellikle farkına varmadan ayarlanıp dönüşür ve anında yeni bir zaman dilimine geçer: Yelkenli tekne zaman diliminde, yelkenli tekne zaman ayarı geçerli.
4Yelkenli tekne, içinde sürekli yaşanacak birkaç ulaşım aracından biri. Bir yelkenli tekneyi 20. yüzyılın tüm teknolojik nimetlerinden yararlanarak bir ev haline dönüştürmek mümkün.
5Yelkenli teknenin çevreciliği, rüzgarla hareket etmekle sınırlı değil. Rüzgar, güneş ve teknenin su içindeki ileri hareketi, bir yelkenli teknenin tüm enerji gereksinimini karşılayabilir.
6Yelkenli tekne, küçük mekanda sınırlı kişisel eşya kullanımını zorunlu kıldığı için tüketim çılgınlığını engeller, işlevsel yaşam seçimlerini destekler.
7Yelkenli teknenin işletme maliyeti otomobilden ucuz. Benzin, sigorta, otopark, bakım ve amortisman üst üste eklendiğinde, bir orta sınıf otomobilin yıllık işletme maliyeti, 10-11 metrelik bir teknenin maliyetinden çok daha yüksek.
8Yelkenli tekne insanlarla ilişki kurmayı, otomobil bireyselleşmeyi cesaretlendirir. Atomize olan ilişkiler düzenini yelkenli tekne ile yeniden anlamlı bir bütün haline getirebilirsiniz. Marinalardaki küçük yelkenci cemaatleri buna güzel bir örnek.
9Yelkenli tekne, bir yandan da, isteyene, mutlak yalnızlığı sunar. Küçücük tekneleri ile okyanusları aşanlar, yalnızlıkları ile erişilmesi çok güç başarı öyküleri yazar.
10 Yelkenli tekne yüzer, otomobil batar. Küresel ısınma nedeniyle denizler yükseleceği için bir zamanlar otomobiliniz ile dolaştığınız vadileri yeni hallerinde, yani yeni Göcekler, yeni Gökovalar olarak gezmeniz ancak tekneniz varsa mümkün olacak!
*
Nasıl? Son darbe öldürücü oldu değil mi?
O yüzden şimdiden denizlere...
Tekne fuarları bir iken iki oldu
Bir türlü sona ermeyen hukuki anlaşmazlık, İstanbul’da biri biterken diğeri başlayan iki tekne fuarı açılmasına yol açtı. İki şirketin aynı anda ve aynı şehirde fuar düzenleme kararı alması, ürünlerini sergilemek isteyen şirketleri iki arada bir derede bıraktı.
Gelenekselleşen fuarların yerleri ve zamanları pek değişmez; değiştiğinde sorun olacağı için düzenleyen şirketler, katılımcı markaların da baskısı nedeniyle ince eleyip sık dokuyarak böylesi kökten kararlar alırlar. İstanbul’daki tekne fuarı da şehrin artık gelenekselleşmiş deniz etkinliklerinden biri. Ya da biriydi... Çünkü artık İstanbul’un iki tekne fuarı var.
Fuarlardan biri, CNR Fuarcılık tarafından düzenlenen Avrasya Boat Show ki, bilinmeyen bir nedenle adının yarısı Türkçe, kalanı İngilizce; diğeri ise NTSR Fuarcılık tarafından düzenlenen "sadece" Boat Show. İçerikleri ve isimleri aynı olan iki fuardan Avrasya Boat Show 9-18 Şubat arasında, Boat Show ise 17-25 Şubat’ta gerçekleşecek.
KARAR DEĞİŞİKLİĞİ MAHKEMELİK OLDU
İstanbul Fuar Merkezi’nin farklı yerlerinde düzenlenecek bu iki fuara her zaman olduğu gibi yelkenli ve motorlu yatlar, deniz araçları, deniz ve balıkçılık malzemeleri satan şirketler katılacak.
NTSR şirketi, CNR’de 13 kez düzenlediği fuar için bu yıl çok yüksek fiyat istendiği gerekçesiyle, fuarı İstanbul Fuar Merkezi’nin İstanbul Dünya Ticaret Merkezi tarafından işletilen salonlarında düzenleme kararı aldığında ortalık karışmıştı ve taraflar kendilerini mahkemede bulmuştu.
Fuara katılmak isteyen şirketler, organizatör şirketlerin birini ya da diğerini karşısına almadan iş yapmak için ince bir çizgide yürüyor. Denizseverler açısından ise iki fuarın varlığı iyiye işaret değil. Çünkü iki fuarda da görülmesi gereken tekne ve ürünler olacak ve iki fuara da gidilecek. Ama sonuçta, fuarların ikisi de zayıf kalacak.
Ticari rekabetin savaşsız çözülmesi, denizcilik sektörünün isteğiydi; olmadı. Sonucu hep birlikte göreceğiz.