Akdeniz’in iki ucunda iki yarış sürüyor. Amerika Kupası’na finalist sağlayan Louis Vuitton Kupası’nı Emirates Team New Zealand kazandı.
Hürriyet Cap İstanbul’da ise Foça’ya ilk varan Kone Elevators oldu. Teknelerin, ekiplerin ve bütçelerin boyları farklı olsa da, denizle mücadelede en doğru kararları verip kazanma hırsı, 2 yarışı da, yelkenciler açısından çok önemli kılıyor.
Doğru; ölçekleri farklı... Her anlamda... Teknelerin boyları cüce ile dev kadar, takımların bütçeleri Türkiye ile Amerika kadar, ekiplerin büyüklükleri köy ile kent kadar farklı ama Louis Vuitton ve Amerika Kupaları ile Hürriyet Cap İstanbul, siyah ile beyaz gibi değil. Amerika Kupası tekneleri şamandıralar arasında, Hürriyet Cap Istanbul tekneleri tarihi kentler arasında yarışıyor.
Amerika Kupası teknelerinde, her biri görevinde dünyanın en iyileri arasında yer alan ve aylarca antrenman yaparak bir takım haline gelen profesyoneller, Hürriyet Cap İstanbul’da birbirlerini tanıyan, tekneleri bilen, birlikte çalışan ama takım olamayacak hırslı 2 kişi ekibi oluşturuyor.
Yani 2 yarışta da çok sesli müzik çalınıyor. Birinde senfoni, öbüründe arada bir doğaçlamalara da gerek duyulan caz.
Bu durum, aynı gün aynı saatlerde, Valencia Limanı’nda ve Ege Denizi’nin güneyinde çok açıktı. Valencia Limanı’nda yarış büyük bir düzen içinde sürerken, Amerika Kupası teknelerinin denize çıkmasını önleyecek 45-50 knot havada Hürriyet Cap İstanbul tekneleri Akdeniz Güney Ege kucaklaşmasının hep yol açtığı fırtınada ilerlemeye çalışıyorlardı.
Açık deniz yarışlarında, bu tür havalar, bir yandan sağ kalma, bir yandan da yarışın ileri aşamaları için avantaj sağlama tehdidi ve fırsatı olarak görülür. Ancak 45 knot esen rüzgarın kaldırdığı dalgalar, Peloponez Yarımadası’nı dönen Hürriyet Cap İstanbul teknelerini bu kez çok hırpaladı.
Vedat Tezman Ergun Türker ikilisinin kullandığı Ergo - İsviçre teknesi fırtınanın yolaçtığı hasardan kaynaklanan sorunlar nedeniyle yarışı terk edip, Peloponez’in güneybatısındaki Piros limanına sığındı. Fırtına nedeniyle komite Kythira kıyısındaki zorunlu geçiş noktası olan kapıyı denizcilerin güvenliği amacıyla iptal etti ve filonun serbestçe Ege’ye açılmasına olanak tanıdı.
ÇOK RÜZGAR, YOK RÜZGAR
Vedat Tezman yarışı bırakmasına yol açan hava koşullarını anlatırken, "Pazartesi gecesi hava oldukça sert esti, tramolalarla Peloponez’in güneyine gitmeye uğraşıyorduk. Sabaha karşı hava durdu, arkasından şimdiye kadar görmediğim şiddette bir dolu ile birlikte, 50 knot rüzgar çıktı, yaklaşık 2 saat sürdü. Direk tepesindeki telsiz antenimiz büküldü, rüzgar ölçerimiz kırıldı. Tüm elektronikler ve en önemli seyir yardımcısı olan otopilot da bozuldu. Fırtına yelkenimiz parçalandı. Güvenli seyir imkanı kalmadığı için yarışı terk etmeye karar verdik" diyor.
Yelken yarışlarında "çok rüzgar" kadar "yok rüzgar" da sorun olur.
Hürriyet Cap İstanbul’da, İon Denizi’nde, havanın kalması nedeniyle tüm tekneler bir ara durdu. Yarışı birinci götüren Kone Elevators avantajını yitirmeye başladı.
Kone Elevators teknesinden Thierry Chabagny, "Etabın başından beri hava tahminleri tutmuyor. Gece geniş bir alanda rüzgarsızlık hakimdi, bütün filo bize yaklaşmaya başladı. İyi bir manevra ile son dakikada bu kapandan kaçabildik. Böyle anlarda şans faktörünün de mutlaka yanınızda olması gerekiyor. Yarış uzun, ama önde olmanın her zaman psikolojik artıları var" diyor.
Chabagny Foça’ya birinci girdikten sonra ise "Çok ama çok mutluyuz. İkili ekip olarak mükemmel çalıştık. Her zaman istediğimiz yerde pozisyon aldık, Akdeniz’deki 800 millik bir etabı birinci bitirmek çok büyük bir olay, çok mutluyuz. Daha önce Nicolas Berenger ile hiç beraber seyir yapmamıştık ama her şey olağanüstü iyi gitti" dedi.
Doğaçlama biraz da macera demektir; daha önce birlikte yarışmamış bu ikilinin kazandığı zafer, doğaçlamanın güzelliğine işaret değil mi?
KAPIŞMA HAZİRAN SONUNDA
Hürriyet Cap İstanbul, Foça-Bozcaada, Çanakkale-İstanbul etapları ardından sona erecek.
Amerika Kupası teknelerinde ise, en büyük tehlike hava koşullarından değil, diğer teknelerden ve yapılan manevra hatalarından gelebilir.
Dev teknelerin çok dar alanda sık manevra yapmaları, örneğin birbirlerine çok yakınken şamandıra etrafında dönmeleri çarpışma riskini artırıyor. Dümenciler deneyimli, ekipler işinin çok ehli de olsa, arada çarpışmalar oluyor.
İstatistikler ilginç. Louis Vuitton Kupası’nı kazanan Emirates Team New Zealand, yarı final yarışlarında ortalama 20 kez tramola, 7 kez kavança atmış.
Bu, tekne, rüzgara karşı gittiği için, şamandıraya ulaşmak ve dönmek için tam 27 kez yelkenlerinin yönünü rüzgara göre ayarlamışlar demek. Bunu, hız kaybetmeden, doğru zamanlama ve rakibi faul yapmadan zor durumda bırakarak gerçekleştirmek, Amerika Kupası yelkencilerini dünyanın en iyileri yapıyor.
Ama bir de, sert havada, kıç dalgası ile birlikte zamanlanamayan, doğru ama tehlikeli bir manevra, tekneyi kırabiliyor. Bu, 2003 yılında yaşandı.
Bu durumda da, hem tekne gidiyor, hem de kararı veren kişinin yani dümencinin kariyeri. Acaba benim İstanbul’da tanışıp konuşma fırsatı bulduğum Emirates Team New Zealand dümencilerinden Ed Baird’in, Louis Vuitton Kupası Final yarışmasında dümende olmamasının nedeni bu muydu?
Amerika Kupası’nın final yarışlarına katılacak tekneyi belirleyen Louis Vuitton Kupası’nı Emirates Team New Zealand’ın hafta içinde kazanması ile dünyanın bu en eski spor mücadelesinde, 2003 yılının galibi Alinghi’nin rakibi de belirlenmiş oldu. Şimdi kupa, İsviçre’de mi kalacak, yoksa Yeni Zelanda’ya mı gidecek, haziran sonunda göreceğiz.