Hürriyet Gazetesi, Türkiye’de çocukların ve gençlerin denize, yelkene ilgisini artırmak için 200 bin çocuk kitabı dağıtıyor.
Sevilen ’Küçük Ayşegül’ serisinin iki kitabı, Yelkenli Kullanıyor ve Denizde, çocukları denize ve yelkene çağırıyor. Dağıtım yöntemi ile ilgili önerilerinizi bekliyoruz.
Yelkene 20’li yaşlarda başlamamın tek nedeni, çocukken adam gibi yelken eğitimi verecek bir yer olmaması değildi kuşkusuz. Ailemin yelkeni bilmemesi, sevmemesi ve o yüzden de önemsememesi önemli bir gerekçeydi. Ne de olsa ailelerimiz, o yıllarda, çocukları ille de bir yere yönlendirme arayışları içinde değildi. O yüzden futbolu sokaklarda, beton okul bahçelerinde oynardık. Dizlerimiz kanadığında evlerde olay olmazdı, doktorlara filan gidilmezdi.
Lisanslı bir yüzücü olmamın bir nedeni deniz kenarında sayılacak Bahariye ve Şifa’da oturmak ise diğeri de, anne ve babamın deniz çocukları olmasıydı. Fenerbahçe Burnu’nda, bir zamanlar Piramit Alışveriş Merkezi’nin bulunduğu noktadaki plajda yüzme öğrendim ben; bileklerine kadar gelen sığ suda mayomsu bir donla debelenen 2 yaşındaki bir çocuk.
Aile denizle ilgiliydi derken... Babam gençken Çırağan Sarayı’nın oradan denize atlar, Beşiktaş’a kadar yüzer gelirmiş örneğin. Dayım, Pavli Adası’nın pavuryalarını, ya da Kadıköy mendireğindeki midyeleri anlata anlata bitiremezdi. Sanırım o kumsalda arkadaşları ile sac üzerinde pişirdikleri pavurya ve midyeler, onun sonradan sıkı bir rakıcı olmasının nedenlerinden biriydi. Pavuryalı Pavli Adası bugün yanılmıyorsam, kumcuların iskelesi oldu. Metruk Çırağan’ın kayalıklarında ise bugün pahalı davetler veriliyor.
*
İstanbul’un denizden uzaklaşarak büyümesi ve büyürken Marmara Denizi’ni ve Haliç’i kirletmesi şehri denizden koparttı. İstanbul’da yaşayıp da hálá deniz görmemiş olan hemşehriler var. Bir yanda da sürekli denize ulaşma çabası içindeki eski ya da yeni İstanbullular. Yani, denizle şehir arasındaki yaşam kordonu yeniden oluşuyor şu sıralarda. Aslında tüm Türkiye’de deniz keşfediliyor, keyfediliyor.
Tekne satışlarının, yelken kurslarının hızlı artışı, marinalarda tekne bağlama kuyrukları, birbiri ardına yayımlanan deniz ile ilgili kitaplar, yayımlanan ve tutan denizcilik ve tekne dergileri, yeni keşfimiz denizin bize armağanları.
Bu sayfa ve Orsa yazıları denizin Türkiye tarafından keşfedilmesinin bir sonucu tabii ki. Ama bir yandan da denize ve özellikle yelkene ilginin artmasında da etkili. 2005 yılı Mayıs ayından beri zorunlu haller dışında düzenli olarak yayımlanan bu sayfadaki yazılarda, bazen yelkenin sportif heyecanı, bazen bir yaşam tarzı olarak yelken, ama hep deniz vardı.
Zor olacağını sanmıştım; her hafta deniz ve yelken ile ilgili bir konu bulmakta zorlanacağımı düşünmüştüm. İtiraf ediyorum: Zorlandım ama sandığım kadar değil.
*
Denizi, çocukları korkutan, içinden öcülerin çıkıp onları kaçıracağı, boğulacakları bir su yığını olmaktan çıkartmanın yolu, denizi anlatmak ve sevdirmek tabii ki. Her yaz çocuklar için açılan ancak olanaksızlıklar yüzünden yeterli verimi sağlayamayan yelken kursları artan talebi karşılayamıyor. Malzeme eksikliği çeken yelken kulüpleri, bazen, çocuklara yelken eğitimi vermek yerine, hoş vakit geçirmelerini sağlayan kulüplere dönüşüyor. Bu işler birdenbire olmuyor; düzeliyor, düzelecek.
Hürriyet Gazetesi, Türkiye’de denizle ve yelkenle ilgilenenlere destek amacıyla deniz ve yelken konusunda 200 bin çocuk kitabı dağıtmaya karar verdi.
’Küçük Ayşegül’ serisinden ’Küçük Ayşegül Denizde’ ve ’Küçük Ayşegül Yelkenli Kullanıyor’ kitapları, çocukların denize ilk adımı atmalarını sağlayacak. Bu kitapları okuyan çocuklar tabii ki, yelken yapmayı öğrenmeyecekler ama deniz ve yelkenle ilgili bir merak böceği kafalarına girecek.
Dağıtım yöntemini henüz belirlemedik; ancak bunun ilgilenen kulüpler, Denizciler Sivil Toplum İnisiyatifi ve Türkiye Yelken Federasyonu üzerinden yapılması mümkün.
Bu arada, bu fikri veren dostum Erol Kepenek’e teşekkürler...
Temel yelkenli bilgileri
Ayşegül Yelkenli Kullanıyor, dili, teknik tutarlılığı ve resimleri ile çocuklar için yelkene giriş kitabı olarak nitelenebilir. Basit bir dille yazılan kitaptan birkaç alıntı:
Rüzgardan ve yelkenden yararlanmak o kadar da basit değildir. Yelkenli kullanmayı, bisiklet gibi bir günde öğrenemezsiniz.
Gökyüzü, deniz, tekneler kaprisli arkadaşlardır. Hava bozarsa çıkabilecek sürprizlere karşı hazırlıklı olmalı! Tedbirli olun.
Optimist yalnızca bir yelkeni ve dümeni olan tek kişilik yelkenli. Yelken seyrini öğrenmek için uygundur.
Baş bodoslamanın altında sular fokurduyordu. Rüzgar yelkenleri şiririyor, halatlar ıslık çalıyordu. Nereden isterse oradan, ne zaman isterse o zaman esiyordu rüzgar. Denizciler yelkenleri idare etmeye çalışıyorlardı. Ama bu büyük beceri istiyordu.