Ayıklama temizleme

HÜRRİYET, önceki hafta Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Hazreti Muhammed’e atfedilen tüm hadislerin ona ait olmadığı gerçeğinden hareketle, özellikle kadın karşıtı hadisleri gözden geçireceğine ilişkin bir dizi haber yayınlamıştı.

Kimi okurlar, bu haberin yazımındaki dili eleştirmiş, temizleme sözcüğünün uygun olmadığını, ayıklama sözcüğünün daha doğru olduğunu belirtmişlerdi. Bu eleştirileri geçen hafta değerlendirmiştik.

Bu eleştirilere katılmadığımı belirten yazıdan sonra Cevdet Çolakoğlu, bana şu mesajı gönderdi: "Okurlara verdiğiniz cevabı hayretle okudum. Siz temizlenmek ile ayıklanmak kelimelerini aynı görebiliyorsunuz. Böylesine sorumlu konumdaki bir kimsenin bundan emin olamayacak bir kültür düzeyinde olması gerçek büyük talihsizlik." Çolakoğlu, mesajının kalan bölümünde benimle ilgili ifadelerini hakaret diyebileceğim ölçüde ağırlaştırıyor; o bölümlerin yayınlanması mümkün değil.

Bu mesajı aldıktan sonra, Türk Dil Kurumu sözlüğünde "temizlemek" sözcüğüne bir kez daha baktım. Temizlemek karşılığı olarak 6 farklı tanım veriliyor; Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hadislerle ilgili çalışması arındırmak, sakıncalı, pürüzlü bir işi olumlu sonuçlandırmak ve bir yaranın, bir dokunun sağlam olmayan bölümlerini neşter veya bıçakla kesmek anlamlarını karşılıyor.

O nedenle okur Çolakoğlu’nun değerlendirmesi yanlış.

Özel uçakla davet ve PanAmSat

HÜRRİYET’in milyonlarca okuru öylesine bir yelpaze oluşturuyor ki, en küçük bir ayrıntı bile gözlerinden kaçmıyor. Kaan Güner’den gelen mesaj bunun bir örneği:

"22/06/2006 tarihli gazetenizin Kelebek ekinde ’Tanyeli Avustralya’nın en büyük kablolu TV kuruluşu TARBS tarafından özel uçakla götürüldü’ diye bir haber vardı. 15 yıl bu ülkede yaşamış ve iki ay önce Türkiye’ye dönmüş biri olarak şunu söyleyebilirim. Tarbs en büyük kablolu TV kuruluşu değildir. En büyükler Telstra ve Optus’tur."

Güner’
in gönderdiği bu kısa notun doğruluğunu araştırdım. Bilgi doğru ama önemli ölçüde eksik. Şöyle: Avustralya’da İngilizce dışındaki dillerde yayın yapmak için 1995 yılında kurulmuş olan bu kablolu televizyon kuruluşu, 2004 yılında borçları nedeniyle iflas edip batmış. Mallarına ve abonelere verdiği televizyon alıcılarına, borçlu olduğu PanAmSat tarafından mahkeme kararıyla el konmuş. Boulos kardeşler ise aynı iş hedefleriyle hareket eden yeni bir şirket kurmuşlar. Ve sonra da Tanyeli’yi davet etmişler.

Güner’e, Hürriyet’i daha dikkatli olmaya iten özenli mesajı nedeniyle teşekkürler.

Babamın hatırasına karşı görevim

Altemur Kılıç Gazetenizin 10 Haziran 2006 tarihli Cumartesi ekinde, Ayşe Arman’ın köşesinde ’Latife Hanım Sohbeti’ başlıklı ve okuyuculardan gelen mesajları içeren yazıda, Yılmaz Ş. adında soyadını gizleyen kişi, anlaşılan bilgisi olmadığı halde, babam Kılıç Ali’ye ağır kelimelerle dil uzatmış. Buna göre, Mustafa Kemal babamın arkadaşlığını, Latife Hanım ile aile hayatına tercih etmiş. Babamın, 1919’dan 1938’de Atatürk’ün ölümüne kadar, O’nun en güvenilir arkadaşı olduğu belge ve anılarla sabittir. Cevap vermeye tenezzül bile etmezdim ama ancak kayıtlara geçmesi için bunu belirtmek, onun hatırasına karşı görevimdir. Ölümünden önce, isim anam Latife Hanımefendi’yi Ayazpaşa’daki evinde ziyaret edip elini öptüm ve Latife Hanımefendi de, bana babama sevgilerini iletmemi söyledi.

Oradaydım... Türkkuşu pistine düştü

İbrahim Öcel 19 Haziran tarihinde internet sitenizde okuduğum, ’Genel Müdürün Kullandığı Uçak Düştü’ başlıklı haberde uçağın Esenboğa’ya düştüğünü yazmışsınız; oysa uçak Esenboğa’ya değil Türkkuşu’nun pistine düştü. Esenboğa’ya gitmek üzere havalanmıştı. Ben oradaydım. Düşen bir uçakta, mucize eseri 2 pilotun kurtulmasına ilişkin haberin gazetede ufacık yer alması çok üzücü.

Ulaşmak çok kolay

Ezel Nalbantoğlu "Ben gazetenizin internet sayfasında tüketici hakkı ile ilgili bir köşeye rastlayamadım. Açıkçası danışmak istediğim bir konu var ve bu sorunumu nasıl sizinle paylaşabilirim? Yardımcı olursanız çok sevinirim."

Hürriyet, Türkiye’de tüketici hakları konusunda en kapsamlı yayını yapan gazetelerin başında geliyor. Ve Tüketici’nin Erkan Abi’sine, yani yıllarını ekonomi muhabirliğine verdikten sonra, tüketici ekonomisi ve hakları üzerinde uzmanlaşan Erkan Çelebi’ye ulaşmak çok kolay: tüketici@hurriyet.com.tr.

Almanya’dan bir düzeltme

ÖNCEKİ hafta Hürriyet’te yayınlanan bir haberde, Almanya’da şirketi bulunan Abdullah Şahin adlı bir işadamının İzmir’de öldürüldüğü bildiriliyordu. Cinayet haberinin altındaki kutuda, öldürülen işadamının arkadaşı olduğu belirtilen Ayhan Yıldız’ın görüşleri de yer almıştı.

Yıldız, Abdullah Şahin ile ilişkisinin niteliği konusunda şu açıklamayı gönderdi:

"Gazetenizin 7 Haziran 2006 tarihli baskısının üçüncü sayfasında Gazi firmasının eski iş ortağı Abdullah Şahin’in öldürülmesi ile ilgili olarak ’Gurbetçi İşadamına Restoranda 4 Kurşun’ başlıklı haberinizde benimle ilgili verilen bilgilere açıklık getirmek istiyorum. Haberde ben, Abdullah Şahin’in eski iş arkadaşı olarak gösteriliyorum. Abdullah Şahin’i bazı vesilelerle iyi tanırım ama onunla hiçbir zaman bir iş ilişkim olmadı. Abdullah Şahin futbola áşık biriydi. Türkiye’den Almanya’ya kamp yapmak için gelen hemen hemen her takımın maçlarına gelirdi. Ben de o dönemde organizatörlük yaptığım için onu sadece oradan tanırım."

GS bayrağı ve cümleler

İsimsiz Bugün yani 23 Haziran günü Hürriyet Gazetesi’nde spor sayfasında bulunan bir haberin ilk cümlesi gözüme takıldı. Galatasaray bayrağının köprüden tekrar indirilmesiyle ilgili haberin ilk cümlesi, ’Birkaç kez indirilen ve birkaç kez indirilmeye çalışılan Boğaziçi Köprüsü’nde asılı Galatasaray Bayrağı...’ diye başlıyordu. Dilbilgisi açısından ben bu cümleden Boğaziçi Köprüsü’nün birkaç kez indirildiğini ve birkaç kez de indirilmeye çalışıldığını anlıyorum. Bu hata ve benzeri hatalar çok sık yapılıyor.
Yazarın Tüm Yazıları