İkisi bir arada, yok önce yerel sonra genel falan derken, ufaktan seçim rüzgarları üfürmeye başladı...Tabii bu arada bilumum araştırma kuruluşları da kolları sıvadılar... ‘‘Seçimde kim ne alır?..’’ anketlerine başladılar...Seçimde kimin ne alacağı tabii kesin belli değil ama, neyi ne kadar ‘‘alacağı’’ gene daha şimdiden belli olan biri var... O da vatandaş takımı...İşte seçimlerle ilgili bir anket de ben yapayım dedim... Fakat Hürriyet Pazar'ın yazıişleri müdürü sevgili Cafer yazıyı erken vermem için canavar gibi tepemde olduğundan, kimseyle konuşmaya vaktim olmadı... Anketi kendi kendimle yaptım... Yani bir ‘‘one man anket’’ oldu...Şimdi gelelim partilerin ve de ülkeyi batırma, pardon yönetmeye talip arkadaşların son durumlarına...ANAP CEPHESİHerkes Mesut Yılmaz'ın bu ülkede seçim kazanmadan üç kez başbakanlık yapmasını eleştiriyor... Ağzına bunu dolamış, konuşup duruyor...Oysa Mesut Yılmaz bu ülkenin tek şansıydı bunun kimse farkında değil...Çünkü bu gariban milletin başına bugüne kadar ne geldiyse, hep seçilmiş başbakanlardan geldi...Şimdi kalkıp, ‘‘Vaay sen demokrasi düşmanı mısın?.. Seçime karşı mısın yoksa?..’’ falan demeyin...Gittiğin manavın tablasındaki beş domatesin hepsi çürük olsa seçsen ne olur, seçmesen ne olur?.. Neyse...Şu anda ANAP'ın seçim stratejisini tam bilmiyorum ama, bir ‘‘piarcı’’ olarak bana sorarlarsa şu an ANAP'ta halka en sempatik gelen isim Mesut Bey'in oğlu Hasan...Hasan bence babasından çok daha aktif ve dinamik... Dış ilişkiler konusunda bile, örneğin Almanya'ya posta koyan babasından daha becerikli...Daha geçen gün Bodrum'daki evlerinde Uzakdoğulu iki arkadaşını ağırladı...ANAP önümüzdeki seçimde bence Hasan'la çok aşama kaydeder...Şimdi Hasan'la ilgili ‘‘yaş sorunu’’ var diyeceksiniz... Yahu, mafya babasının kırmızı pasaport aldığı bir ülkede, Hasan'ın yaşını büyütmek iş mi?..Ayrıca Hasan Amerika'daki lisan okulundan yeni döndü... Ayrıca Türkçe'yi de seri bir biçimde konuşuyor...YENİ SANDIKİyi haber alan kaynaklardan edindiğim bilgiye göre Tansu Çiller'in önümüzdeki seçimle ilgili sürpriz hazırlıkları var...Çiller Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne Seçim Yasası ile ilgili bir değişiklik önerisinde bulunacak... Bundan böyle seçimlerde oyların sandıklara değil, ‘‘çıkınlara’’ atılmasını önerecek...‘‘Çıkın’’ın kendisine uğur getirdiğine inanan Çiller'in seçim sloganı da şöyle...‘‘Haydi Türkiyem ÇIKIN başına... İleriii!..’’Ve çıkın sayesinde iktidara geleceğine inanan Çiller'i de daha sonra kimse tutamayacak...‘‘Biiz çıkından kıçtık, pardon, çıktıık...’’HOCA'NIN CEPHESİBildiğiniz gibi Necmettin Hoca partisi kapatıldıktan sonra yerine vekil tayin eyleyip, yeni partisinin başına Recai Kutan'ı getirdi...Seçim lafları ortalıkta dolanmaya başlayınca denen o ki; hoca Ajda'nın estetikçisine ameliyat olup Recai Kutan çehresine girecek. ‘‘Ben Recai'yim’’ numaralarında politikadaki yerini alacak...Bildiğiniz gibi bu arada Hoca'nın iktidar konusunda bir de ‘‘Kanlı mı olacak, kansız mı olacak?..’’ mesajı var...Valla, kanlısını bütün mahalle sünnetçileri yapıyor, kansız istiyorsan da ünlü Kemal Özkan'a başvuracaksın...KORSİKALI KARDEŞLEREcevit seçim hazırlıklarına ‘‘Genel Af’’ kampanyasıyla girdi...Bunu duyan bazı CHP'liler de Ecevit'in affından yararlanmak için onu bunu bıçaklayıp, muhtelif suçlar işleyerek kendilerini cezaevlerine attırmaya başladılar...Ecevit iktidara aday... Ama onu en çok düşündüren şey, ünlü Korsikalı Kardeşler benzeri yapışık kardeşi, benim de sevgili dostum Devlet Bakanımız Hüsamettin Özkan...Herhalde bilirsiniz... O ünlü filmde ‘‘Korsikalı Kardeşler’’ yapışık doğarlar... Ve sonraki yıllar birinin karnı ağrırsa, diğerinin de karnı ağrır. Biri acı çekse, diğeri de acı çeker... Ve yaşamları böyle sürer...İşte Sayın Ecevit bunu düşünüyor ve iktidar konusunda bu yüzden tereddütleri var...‘‘İktidar acılarla doludur... Aynı acıları Hüsamettin'in de çekmesini istemiyorum’’ diyor...Öğrendiğime göre bu ‘‘Korsikalı Kardeşler’’ durumunun protokollerde de bazı ufak sorunlar yaratabileceği konuşuluyor...Örneğin Ecevit başbakan olmuş, gitmiş Amerika'ya... Beyaz Saray'ın bahçesinde Amerikan başkanlarının konuklarıyla yanyana yer aldıkları bir kürsü vardır...Şimdi düşünün o kürsüde sayın Ecevit ve Hüsamettin Bey duruyor, Clinton kenarda kalmış görüntüde yok...Tabii bu töreni televizyonlarda izleyen dünya halkı da ‘‘Yahu Clinton da amma değişmişha... Bir de üstelik bıyık bırakmış’’ diye düşünüyorlar. Olacak şey mi?..VE DİĞER KIYMETLERİMİZBilim adamı siyasi liderimiz Deniz Baykal Hoca ise, daha şimdiden seçimden çok çalışmalarını seçim sonrası için yoğunlaştırmış durumda...Dünya siyesat tarihinin en çok ve en güzel konuşan başka da hiçbirşey yapmayan nadir liderlerinden olan Deniz Hoca şu an gece gündüz, siyasal yaşamımız adına yeni huzursuzluklar ve açmazlar bulup, icadetmek üzere çalışmalar yapıyor...Tabi bu arada uzatmalı politikacımız Hüsamettin beyi de unutmamak gerek...O da kıyısından bucağından politikasını yapıp rahatlıyor, Süleyman abisi gibi kilometre dolduruyor...***Ve son olarak... Çiller, Recai Kutan bey, Hasan Celal Güzel vs. bazı arkadaşların Demokrasiyi ve memleketi kurtarma adına Otağtepe'de bir villada toplanıp yedikleri nane pardon, ittifak yemeğinin yankıları hala sürüyor...Bildiğiniz gibi o gece ünlü yemeğin bir ünlüsü de masadaki ‘‘Ali Nazik’’ kebabı idi...Bu konuda tabi bir alay espri yapıldı ama, bu söyleyeceğim şey de gerçek... Masadaki kendini fasulye gibi nimetten sanan birtakım politikacıyı görünce, o gece Ali Nazik de politikaya girmeye karar vermiş...Ali Nazik'in, yıllardır milleti iteleyen, kakalayan, horlayan bu politikacı takımı arasındaki en büyük kozu ise ‘‘nezaketi’’ olacak... Ona güveniyor...İşte size en hakiki politik gerçeklerden bir demet...