Paylaş
Kanal D'deki ‘‘Sinyal’’ programı tekrar ekranlara geldi...
Yapımcılığını Ali Özgün'ün, sunuculuklarını Ahmet ve Canan Özgün'ün yaptıkları ‘‘Sinyal’’ işi kotaranların da soyadlarına uygun bir biçimde ‘‘özgün’’ bir program...
Müziği, söyleşileri, yurtdışı çekimleri vs. ile ‘‘Sinyal’’ çok dinamik ve çok rahat seyrediliyor...
Ayrıca ‘‘Tu kaka’’ demeden, ekrana kaza, ceset görüntüleri getirmeden ve de çaktırmadan bize trafik kurallarını da öğretiyor...
Programı sunan Ahmet ve Canan Özgün çok başarılı... Ahmet'in sunuş biçimi biraz Amerikan radyolarındaki o bir avaza bağıran spikerleri anımsatıyorsa da, bunun da pek bir zararı yok...
En azından programı sunarken ikisi de güleryüzlü... Yani gülüyorlar...
Zira biliyorsunuz, bizde sunuculuğun ana kuralı, önce ekrana haşin haşin bakıp, sonra bir kaşını havaya kaldırarak, ahkamını öyle kesmektir...
Tabii bu her sunucu için söylenemez ama genelde durumun vaziyeti de budur...
Sonuç olarak ‘‘Sinyal’’ televizyonculuk açısından iyi sinyaller veren bir program...
SİZİ GİDİ TELEVOLE'CİLER
Yeni sezonla birlikte özellikle büyük kulüplerimizde bir disiplin lafıdır gidiyor... Gidiyor da, bu arada futbolcuların bir bölümü de Televole'lerde fink atmayı sürdürüyorlar...
Futbolcunun belli sınırlar içinde özel yaşamı tabii olacak, gezecek tozacak da... Ve itirazı yoksa bunu da televizyon programcısı, magazincisi gelip çekecek de...
Ama bu televoleler’de öyle şeyler oluyor ki, ekran başındaki kulüp taraftarının öfkeden oturup televizyonu çıtır çıtır yiyesi geliyor...
Futbolcu arkadaş götürmüş yüzmilyarları, ama sözümona henüz forma girememiş, hala takımda yok... Ve bakıyorsun Televole'lerin en formda artisti o... Şaklabanlığın bini bir para...
Ya da hazret o hafta dökülmüş, takımı puan kaybetmiş... Adam Televole'lerde kahkahalar atıp poposunun üstünde ceviz kırıyor...
Ben yöneticilerin yerinde olsam, o haftaki maçta kötü oynayanın Televole'lere çıkmasını yasak ederim... Bakın hepsi sahada nasıl canavar kesiliyorlar o zaman!..
Cindy Sibel’i görünce sindi
Son günlerde televizyonlarımızda bir Cindy Crawford muhabbetidir gidiyor... Kendisine artık Türkiye’de rakip bulamayan Sibel dünya kapılarını zorlamaya başladı... Geçtiğimiz haftada İsviçre’de ilk olarak Cindy Crawford’a postasını koydu...
Sibel’i önce tanımayan dünyanın en ünlü top modeli Cindy önce bir havalara girdi, ne zaman ki karşısındakinin Sibel Can olduğunu öğrendi Sibel’in yanında adı gibi sindikçe sindi... Daha sonra iki dünya şöhreti birlikte golf oynadılar, bizim Sibel Cindy’ye bizim televolelerle Amerikan televoleleri arasındaki farkı sordu... Yalnız Cindy ingilizce Sibel de Türkçe konuştuğundan konuştukları konularda aralarında pek bir mutabakat hasıl olmadı...
Sibel’in dünyanın diğer ünlü güzelleriyle de kozunu paylaşmak için dış ülkelere seferlerini sürdüreceği bildiriliyor...
ÖDÜL
Cumhurbaşkanı Demirel'in yandaki fotoğrafını televizyon ekranlarında ve gazetelerde bolca görmüşsünüzdür...
Demirel'i Çankaya Köşkü'nde ziyaret eden Uluslararası Kazak Dil Vakfı, Sayın Cumhurbaşkanı'na dil konusunda Türk dünyasına yaptığı hizmetler nedeniyle, altın madalya vermiş...
Daha sonra da Sayın Demirel'e resimde gördüğünüz, Kazak Çapan'ı denen kıyafeti giydirmiş... Son derece de isabet etmiş...
Zira Sayın Demirel'in Türk dil dünyasına yaptığı hizmetler tartışılmaz.
Örneğin ‘‘Vaa mı bunun başka izah taazı?..’’ ‘‘Vidimse ben viidim...’’, ‘‘Benim göylüm, benim iççim’’ ve bunun gibi diğer bir alay sözcük ve deyim Demirel'in Türk diline kazandırdıkları incilerdir...
Bu arada resimde de görüldüğü gibi Cumhurbaşkanı'nın kıyafeti, biraz Amerika'yı keşfeden Kristof Colomb'un kıyafetini anımsatıyor ama pek bir şey fark etmez... Zira biliyorsunuz ülkemizde Amerika'yı ilk keşfedenlerden biri de Demirel'dir...
Ben bir de Sayın Demirel'in, her gittiği ülke ya da kendi ziyaretine gelen her ülkenin milli mahalli kıyafetlerini ille de giymesini anlamıyorum...
Ola ki bir gün Sayın Demirel Tahiti'ye gitti, ya da oradan bir grup Demirel'i ziyarete geldi... Yani o zaman manzara karikatürdeki gibi mi olacak?..
Paylaş