Paylaş
Savaş Ay, yeni yayın dönemiyle birlikte Atv'deki programına başladı... Hayırlı ve de uğurlu olsun...
Savaş'ın yeni dönemindeki bu ilk programının tanıtımlarında, İskoçya gezisinde giydiği o ünlü İskoç eteğiyle görüntüleri dahil, birçok çeşitli konudan sözediliyordu...
Ama neylersin ki programın neredeyse tamamı, Yasemin Yalçın, kocası İlyas bey ve Yasemin'in mayolu resimlerini çekmek isteyen ve kendisine pek de ‘‘Yasemince (!)’’ davranılmayan magazin muhabiri arkadaşa, yani artık kabak tadı veren o malum konuya ayrılmıştı...
Savaş'ın başkonuğu, ikidebir ‘‘İterim sizi Allama lan!’’ diye celallenen İtilmiş İlyas bey ve özel yaşamlarımızdan sorumlu arkadaşlar magazin gazetecileriydi...
Araya telefonlarla müdahil avukat olarak da bir alay kişi girdi...
Ve bu ne olduğu, nereye vardığı anlaşılmayan tartışma, karşılıklı kullanılan sözler ve davranış biçimleri nedeniyle birara ‘‘Köprü altı cam, cam seni şaapsın amcam...’’, ‘‘Onu öyle demezler, peynir ekmek yemezler...’’ düzeyine kadar indi... Allah'tan Savaş itiş kakışın arasına girdi ve daha da çirkin manzaraları önledi...
Aslında bu olan biten insana çok komik geliyor...
Bu olaylar gerçek demokrasinin uygulandığı ülkelerde geçse, bu tartışmalar oralarda yapılsa, bizde olduğundan çok daha fazla gündemde kalır, belki çok daha da sözü edilir...
Ama politikacısından sermaye erbabına bir alay kişinin, başparmaklarını iki parmaklarının arasından çıkararak vatandaşın ‘‘nah sana’’ diye şrakk şrakk fotoğrafını (!) çektiği, yazar çizer takımının bırakın makinesini, hapislere atılarak yaşamının elinden alındığı bir ülkede; biz mayolu resmi, fotoğraf makinesi filmini tartışsak ne olur tartışmasak ne olur! Boşverin bu kayıkçı kavgasını...
Size yazının başında söylemiştim... Savaş bu ilk programında, yaptığı İskoçya gezisini de anlatacak, eteklik giydiği görüntüleri de getirecekti ekrana...
Ama deminden beri sözünü ettiğimiz, o önemli memleket meselesi nedeniyle vakit yetmedi, sözünü tutamadı...
Biraz da işi gırgıra vurup havayı yumuşatmak amacıyla, Savaş'ın İskoçya'daki o halini biz getiriyoruz ekranlara... (Bak yandaki karikatür...)
Üstad tekeli
Pazar günleri bilumum televizyonlarımız sabahlara dek futbol... Biz futbolseverler olarak bundan şikayetçi değiliz evelallah, ama işin bir de başka boyutu var ki, artık bezdirmeye başladı. Bütün kanallarda, bu memlekette sanki bu işe başka aklı eren yokmuşcasına hep aynı kişiler, futbol üzerine ahkam kesen beş-altı aynı futbol üstadı...
Televizyonların spor programlarını düzenleyen arkadaşlar, insafa gelin ekranlara arada bir üç-beş de yeni kişiyi konuk edin... Örneğin, bu programlarda seyirci adına, taraftar adına niye tek allahın kulu da konuşturulmaz ki?
TEKSOY SAHNE ALDI
Ve yeni yayın döneminin başlamasıyla, uzun süredir ayrı kaldığımız, hasretini çektiğimiz Sadettin Teksoy'a da kavuştuk şükür...
Bildiğiniz gibi sevgili Sadettin yalnızca ekranların değil, bizim bu köşenin de en renkli en aranan kişisidir...
Bir gün Afrika'da bir başka gün Kutuplar'da dolanıp durmasına alıştığımız Teksoy, bu ilk programında Harran Ovası'ndaydı...
Ve bizlere, Harran'da çıkan ve herbir hastalığa, melanete ilaç olan bir suyu tanıttı...
Şimdi bu su işi, sizleri, ‘‘Sadettin Teksoy yoksa böyle sudan programlar mı yapacak?..’’ endişesine düşürmesin...
Sizlere garanti ediyorum, en çok keyif alacağımız, kendimizi şöyle koltuğumuza bırakarak yorulmadan izleyeceğimiz programlar gene Sadettin'in programları olacak...
OPERASYON
Geçen gece Star’da ilginç bir haber vardı...
Ankara polisi, Ankara’daki genelevlerde yaptığı bir operasyonda tam 178 suçlu ve şüpheli kişiyi yakalamış...
Demek bu Clinton olayı bize de ışık tuttu... Artık suçluları biz de pipilerinin izini sürüp öyle yakalıyoruz...
Paylaş