Geçen hafta sizlere gene ‘‘Haberlerden n'aber?..’’ başlığıyla bir yazı yazmış, içinde olanı biteni yorumlamıştık...Bizim Medya'da bu haber yorumcularına, ‘‘Olmuş bitmiş olaylara maydanoz olan ve ahkam kesen’’ anlamında ‘‘anchor man’’ diyorlar...İşte hafta içinde okurlardan, ‘‘Geçen haftaki haber yorumların nefisti...’’, ‘‘Hayatta senin gibi 'anchor man' gördümse şerefsizim’’ şeklinde yüzlerce faks ve telefon aldım...Bunca beğeni ve ısrar nedeniyle haber yorumlarımıza bu hafta da devam edeceğiz...LOVE STORYGeçtiğimiz haftanın en önemli haberi geçen gün bizim Hürriyet'in manşetinde de yeraldığı gibi Başkan Clinton ile Monica Lewinsky arasındaki pehlivan güreşleriydi...Bu işin hafiften suyu çıktı ama, adam öyle güçlü ki iş tuttuğu zaman yalnız Monica'yı değil dünya borsalarını da duman ediyor, ortalık yangın yerine dönüyor...Monica bu davaya bakan özel savcı ve büyük jüriye bildiğiniz gibi belge olarak üzerinde Clinton'a ait sperm lekeleri olan mavi elbisesini ibraz etti...Başkan Clinton ise bu konuda yaptığı açıklamada, ‘‘Ne yediğini bilmiyorum ama Monica'nın elbisesindeki o lekeler herhalde yemek lekesidir...’’ dedi...Buna çok sinirlenen Monica Lewinsky ise Clinton'un bu sözlerine, ‘‘Başkan Clinton haltetmiş... Olayı saptırmasın, ben ne 'YEDİĞİMİ' gayet iyi biliyorum...’’ diye cevap verdi...İyi haber alan kaynaklardan edindiğimiz bilgiye göre şu an M. Ali Erbil de olaya müdahale etmiş durumda...Söylenene göre M. Ali, o reklamını yaptığı deterjan kutusuyla mavi elbisesindeki lekeleri temizlemek üzere Monica'nın kapısında nöbete duruyormuş...Ama bu konudaki asıl bomba, Monica'nın bu olayın anısı uğruna Lewinsky olan soyadını bundan böyle Clintonunsky olarak değiştireceğini açıklamış olması...SANA YAKIŞMADI ENGİNEmlakbank genel müdürüyken bankanın paralarını ona buna peşkeş çeken, aradan da trilyonlar götüren Engin Civan, bildiğimiz gibi önce hafif tertip dötünden kurşunlanmış, cezaevinde üçbeş gün dinlendikten sonra da Amerika'ya tüymüştü...Ve bizde hep beraber, ‘‘Lan herifteki uyanıklığa bak, pes valla...’’ deyip üçkağıtçılık adına herifi taktir etmiştik...Daha sonra engin görüşlü bu Engin Civan Amerika'da yakalandı...Bizim vicdan sahibi yetkililerimiz, ise ‘‘Buraya getirilmesine gerek yok, kendisine zahmet vermeyelim... Bize 56 milyar ödesin, keyfine baksın...’’ dediler.Ve Engin de geçen gün kalktı 56 milyarı ödedi... Ve de hayatının en büyük hıyarlığını yaptı...Oysa işi biraz daha oyalasa Bülent beyin affı sayesinde o 56 milyarı ödemekten de yırtacaktı...Yahu Engin biz de senin uyanıklığınla iftihar ediyorduk... Bizi sükutu hayale uğrattın...***NAOMİ'NİN GAZABIÜnlü top model Naomi Campbel'in Londra'ya giderken uçakta resmini çekmek isteyen bir yolcunun üstüne atlayıp yüzünü tırmalaması geçtiğimiz haftanın en önemli haberlerinden biriydi...Ve sonunda o Naomi tarafından tırmıklanan kişi çıka çıka bizim Reha Muhtar çıkmasın mı?..Bu haber dünyanın tüm ünlü gazetelerinde baş sayfalarında yer aldı...Olayın çıkma nedeni de şu...Naomi ile ilgili bir haber yapmayı uzun süreden beri kafaya koyan Reha, o ünlü ‘‘Sizin nerelerinizi ellediler?..’’ sorusunun İngilizcesini öğrenip hatuna, ‘‘What part of you did they finger?..’’ gibi bir laf etmiş... Naomi de bu laf üzerine Reha'ya tırmağı geçirmiş...***BASKETBOLFarkında mısınız bilmiyorum ama şu günlerin en önemli olaylarından biri de Yunanistan'da yapılan ‘‘Dünya Basketbol Şampiyonası’’ idi...Basketbol denince benim için akan sular durur.Zira basketbolun benim yaşamımda bayağı önemli yeri vardır...Ben basketbola Darüşşafaka Lisesi'nde başladım...O yıllar ufak tefek çelimsiz biri idim... Ama Allah'ı var basketbolu da iyi oynardım...Maçlara çıktığım zaman, hakemler bana hep, sanki çocuk kaybolmuş da sahaya girmiş muamelesi yaptılar... İş, ‘‘Üzerinde basketbol kıyafeti olan bir çocuk bulunmuştur’’ durumuna kadar geldi...Şimdi inanmayacaksınız ama ben gerçekten müthiş bir basketbolcuydum... Boyum icabı, rakiplerimin hep bacak aralarından geçiyordum... Bir ara benim bu durumum yüzünden Basket'te kısa boy mu, uzun boy mu daha avantaj tartışmaları bile başladı...***HİSAR KONSERLERİHisar Konserleri, Mustafa Oğuz'un çalışıp çabaladığı, anladığım kadarıyla da ‘‘Ne kaa konser, o kaa zarar’’ bir etkinlik...Ama bu para pulla ölçülemeyecek bir güzellik...Ben geçen gün Kayahan'ın konserine gittim...Kayahan, sazı, sözü, müziğiyle müthişti...