Paylaş
Ekmek, evimize getirdiğimizde pişirmediğimiz ve yıkamadan yediğimiz hemen hemen tek şey... Ve de temel gıdamız...
Sağlık koşullarına en uygun biçimde üretilmesi ve de satılması gerekiyor...
Ama gelin görün ki, oldum olası bu memlekette en pis, en süfli koşullarda üretilen şey ekmektir... Arada bir adet yerini bulsun kabilinden belediye ekipleri üç beş fırını denetler... Fırıncıları sağlıksız koşullarda ürettikleri ekmekler nedeniyle onbeş dakika tek ayak üstünde cezaya koyar... Sonra da her şey eski hamam eski tas sürer gider...
Ama ekmek konusunda titizlenmeyen yalnızca fırıncılar değildir... Bu konuda cart curt ederiz ama, sağlıklı koşullarda temiz ekmek yemek aslında bizim de umurumuzda değildir...
Bakkaldan alacağımız tek ekmeği kavun karpuz seçer gibi elli ekmeği mıncıklamadan almayız... Hepimizin evine götürdüğü her ekmeğin üzerinde en az yirmi kişinin parmak izi vardır...
Şimdi yetkililerle fırıncılar arasında bir poşet savaşı başladı...
Devlet Bakanı Mustafa Taşar da görünene göre bu ekmeğin poşetle satılma işine baş koydu...
Ama daha ilk günden anlaşıldı ki, bu karar fırıncıların ipinde değildir ve de bu iş yürümeyecektir... Zaten altyapısı oluşturulmamış, hazırlığı yapılmamış bir işin de yürümesinin mümkünatı yoktur...
Televizyoncuların bu konudaki haberlerinde izliyorsunuz... Üstübaşı pislik içinde birtakım fırın işçileri gırgır geçerek sözümona fırınlarda ekmek poşetliyorlar...
Yahu sayın Bakan, o ekmekler üçotuz paraya çalıştırılan, iki ayda bir kere yıkanan o işçilerce, o mezbeleliklerde yapıldıkça, sen ekmeği poşetlesen ne olur, poşetlemesen ne olur?..
Ben senin yerinde olsam ekmekleri değil, o ekmeği yapan adamları poşetlerim...
Ayrıca bırak, ekmeklere de fazla dokunma. Ekmeklerden çıkan çorap, çivi, çengelli iğne vs. gibi şeylerin şu pahalılıkta vatandaşa bayağı desteği oluyor...
DOSTLAR HABERDE GÖRSÜN
Çakıcı olayında televizyonların elinde görüntü olarak tabii fazla malzeme yoktu...
Ama bu haberler ekrana getirilirken, olayların geçmişine ilişkin görüntülerle, yetkili ilgili kişilerle yapılmış söyleşiler, yorumlarla desteklenebilir, haber daha adam gibi işlenebilirdi...
Bunu bazı kanallar da elden geldiğince yaptılar zaten...
Ama sağolsunlar kanallarımız genelde işin öyle suyunu çıkardılar ki, ekran başında resmen adam çıldırttılar...
Örneğin spiker Çakıcı olayını anlatıyor, ekranda ise dönüp dolaşıp sürekli Paris'teki Charles de Gaulle Meydanı gösteriliyor...
Sanırsınız ki De Gaulle Çakıcı'nın suç ortağı... Çakıcı bu işleri De Gaulle ile birlikte yaptı...
Ya da olayın Çakıcı'nın yakalandığı Nice ile ilgili bölümü anlatılıyor, ekranda bir alay popo ve Nice sahillerinde güneşlenen bir sürü üstsüz hatun... O ara ekrana biri kafayı sokup ‘‘Maraba Talavole’’ dese haber tam olacak!..
İnsan ne desin, ne yazıp çizsin inanın şaşırıyor...
BU BALIK BAŞKA BALIK
Show'un geçtiğimiz cuma ana haber bülteninden bir haber:
Bayramoğlu'ndaki özel hayvanat bahçesinde iki buçuk metrelik bir akvaryum balığı, bulunduğu akvaryumdan başka bir akvaryuma nakledilecekmiş... Bunun için İsviçre'den tam 20 kişilik bir ekip getirilmiş...
Balığın akvaryumu ise (ki altı üstü büyükçe bir akvaryum, zaten balık da kırmızı biraz iri bir hayvan) bir daire fiyatına, tam 20 milyara mal olmuş...
Ve balığın günlük beslenme masrafı tam 500 milyon liraymış... (Balık her gün havyar yiyip şampanya içiyor... Geceleri de Pasha'ya falan gidiyor herhalde...)
Sevgili Reha bu nasıl balık Allah aşkına... Nisan balığı mı, yoksa MODYDICK mi?..
Paylaş