Yılbaşı gecesinde eğlenmeyi hedeflerken, dostumuzun alışkanlıkları ve ihtiyaçlarını unutmamalı, onların da bu geceyi stressiz ve konforlu geçirmelerini sağlamalıyız.
* Belli bir rutininiz varsa ve köpeğiniz buna alışıksa yeni yıl kutlamaları için parti planınızı dostunuzla paylaştığınız yerin dışında bir yerde yapmalısınız. Büyük grup insanlar ve fazla gürültü, köpeğinizi strese sokacaktır. Köpeğe alışık olmayan insanların yanlış yaklaşımları sonucu en zararsız köpekler bile beklenmedik hareketler sergileyebilirler.
* Eğer kutlamayı evinizde yapmaktan başka bir alternatifiniz yoksa, köpeğiniz için güvenli ve sakin bir alan oluşturduğunuzdan emin olun. Kullanılmayan bir odaya sevdiği oyuncakları, kemirebileceği kemikleri ve sürekli üstüne yattığı bir yatağı koyarak onu rahat hissettirebilirsiniz.
* Yılbaşı günü kutlama hazırlıklarına kendinizi kaptırıp köpeğinizin egzersiz ve gezinti programını ihmal etmemelisiniz. Geç saate kadar kutlamalar sebepli uyanık kalacağınız için dostunuzla sabah rutininiz aksayabilir. Bu sebeple yılbaşı günü köpeğinize herzamankinden daha uzun ve daha interaktif bir gezinti planı çizmelisiniz.
* Köpekler yapıları gereği fırsatçı ve toplayıcı canlılardır. Yılbaşı yemeği için hazırladığınız ikramları iyi muhafaza etmelisiniz. Nefis etler ve tatlılar köpeğinizi baştan çıkarabilir ve ihmalle oluşabilecek hırsızlıklar, ciddi sindirim rahatsızlıkları ve hatta zehirlenmeyle sonuçlanabilir.
* Alkol tüketimi olacaksa, köpeğinizin ulaşamayacağı yerlerde olduklarından emin olun. Köpeklerin büyük bir çoğunluğu keskin alkol kokusundan hoşlanmasa bile, bazı alkollü içeceklerin, özelliklede kokteyl ve mayalı karışımların kokuları köpeğiniz için çekici olabilir. Dostunuzun alkollü içecek tüketmesi yeni yılı veteriner hastanelerin acillerinde karşılamanızla sonuçlanabilir.
Günlük aktivitelerde, takip etmede, çevreyle iletişimde, besin kaynaklarını bulma ve tanımlamada... Daha birçok yaşamsal faaliyetlerde köpekler de bizler gibi gözlerine ihtiyaç duyarlar. Görsel algıları ve renk tanımlamaları bizlerden farklı da olsa, onlar için de büyük öneme sahip olan gözler, zaman zaman rahatsızlanabilir, takip ve bakıma ihtiyaç duyabilir.
* * *
İnsan için de karşılaşılabilen göz hastalıklarının birçoğunu köpeklerde de görmek olasıdır. Ayrıca köpeklerin türe özgü göz hastalıkları da bulunmaktadır.
Köpeklerimizde rastlayabileceğimiz göz problemlerini şöyle sıralayabiliriz:
* Konjuctivit: Bu hastalık bakteriyel, viral ya da alerjik kökenli olabilmektedir. Hastalığın belirtileri, köpeğin gözlerini patileriyle ya da yere sürterek kaşımaya çalışması, akıntı, çapaklanma, kızarıklık, sık göz kırpma, huzursuzluk ve bazen de gözlerde şişmeyle karakterizedir. Hangi kökene bağlı oluştuğuna göre tedavi edilmesi gerekir. Tedavide düzenli aralıklarla göz damlaları merhemler ya da sistemik ilaçlar kullanılır. Bu hastalığın diğer bir şekli de köpeklerde bulunan üçüncü göz kapağının içerisinde bulunan lenf bezlerinin büyümesiyle karakterize olan foliküler konjuktivittir. Bu hastalıkta eliminasyon genellikle basit cerrahi müdahale ile sağlanır.
Köpeklerde bulaşıcı hastalıklar ülkelere ve coğrafyalara göre değişebilmektedir. Türkiye de maalesef, birçok bulaşıcı hastalığın yaygın görüldüğü ülkelerden biridir. Özellikle aşılanmamış sokak hayvanlarının varlığı bu hastalıkların önüne geçilmesine engel olmaktadır.
* * *
Köpekler bazı bulaşıcı ve ölümcül hastalıklara karşı aşılanması ve bağışıklık sistemi kuvvetlendirilmesi gereken canlılardır. Türkiye’de ve dünyada yaygın olarak görülen bazı hastalıklara karşı yavru ve yetişkin köpeklerin düzenli olarak aşılanarak korunması gerekmektedir. Bu hastalıkların bazıları köpekler arasında bulaşıcı ve hatta öldürücü karakterde, bazılarıysa insan sağlığını da tehdit edebilecek niteliktedir.
* * *
Köpeklerimizle beraber yaşadığımız göz önünde bulundurulduğunda bu hastalıklar ile mücadele ve korunma kaçınılmaz olmaktadır. Aşılama ile korunma ve bağışıklık sağlama öncesinde köpeklerin barsak ve dış parazitlerden arınmış olması önceliklidir. Ayrıca aşı uygulamalarından önce köpeğin vücudunun başka bir hastalık ya da enfeksiyonla mücadele ediyor olmaması gerekir. Aksi taktirde yapılan aşılar yeterli bağışıklığı oluşturamayacaktır.
Kış mevsiminde havanın soğumasıyla birlikte bizler dahil tüm canlıların metabolizmaları soğukla mücadele için farklı bir işleyiş içerisine girer. Organizmanın soğukla mücadele edebilmesi için daha iyi beslenmeye, yağlanmaya, koruyucu kıyafetlere ve ısınmaya ihtiyacı vardır. Köpekler de kış aylarında metabolizmalarını farklılaştırarak soğukla mücadeleye adapte olmaya çalışırlar. İster evde yaşasın ister bahçede soğuk havaların başlamasıyla köpeklerimiz için yapılması gereken birçok şey vardır. Köpeklerde kışın yapılması gerekenleri şu şekilde sıralamak mümkündür:
KALORİSİ YÜKSEK MAMALAR
- Soğuktan korunmak köpeklerde de beslenmeyle direkt bağlantılıdır. Kış aylarında köpeğimizin besin çeşitlerini ve miktarlarını farklılaştırmak en önemli adımlardan biridir. Bu dönemde onları kalorisi ve yağı yüksek olan mamalarla beslemek, bu besinleri mümkünse ılık olarak vermek özellikle bahçede yaşayan köpekler için onların soğuğa olan dirençlerini arttırdığı gibi bağışık sistemlerini de kuvvetlendirir.
Zira fizyolojik olarak vücudu terk edecek olan idrar ve dışkının eğitilmesi, takdir edersiniz ki mümkün olmayacaktır. Olguya geniş açıdan bakıp genel bir tanımlama yapmak gerekirse, köpekte tuvalet alışkanlığını oluşturmak, köpeği ancak doğru zamanda doğru yere yönlendirmekle mümkündür.
* * *
Yavru köpek sahiplenmiş olan birçok ailenin köpeklerini erken dönemde terk etmelerinin en büyük sebebi genellikle yavruda tuvalet alışkanlığının oluşturamamasıdır. Aslında biraz dikkat ve zamanlama ile üstesinden kolaylıkla gelinebilecek olan tuvalet alışkanlığı, yavru köpeğin eve gelişiyle birlikte hemen başlanması gereken bir terbiye şeklidir.
Yavru köpeğin tuvalet alışkanlığını doğru oluşturabilmek, hayvan sahibinin mama saatlerini düzenlemesi, yavrunun ev içerisinde yaşadığı alanın belli ölçülerde sınırlandırılması ve doğru zamanlarda tuvaletini yapması istenen alana yönlendirilmesiyle kolayca şekillendirilebilir.
* * *
Köpekler sürü hayvanlarıdır. Topluluk halinde yaşarlar ve sürü içersindeki dinamikler onlar için oldukça önemlidir. Ast-üst ilişkileri yani statü onların kimlik tanımlaması açısından olmazsa olmazdır. Sürü içerisinde bireylerin hareket ve davranışları bu dengeler üzerinde şekillenir. Bireysel psikolojisi ön planda olan biz insanların köpekleri anlayabilmesi ve yaklaşıp ilişki kurabilmesi ancak sürü kavramı ve sürü içersindeki bireylerin kendi aralarındaki iletişimi algılayabilmesiyle mümkündür.;
* * *
İletişim kurmak istediğimiz köpek ister sahipli bir köpek olsun, isterse bir sokak köpeği... Yaklaşımda okumamız gereken vücut dilleri ve bizim sergilememiz gereken hareketlerde şunlara özellikle dikkat ermeliyiz:
* Tanımadığımız bir köpeğe yaklaşırken önden ve düz bir şekilde -özellikle gözlerine dik dik bakarak- iletişime geçmeyi denememeliyiz. Zira köpekler önden gelen hareketleri ve gözlerine direkt yöneltilen dik bakışları tehdit olarak algılarlar. Kendi içlerindeki sürü hareketlerinde de bu tip davranışlar mücadele ve gözdağı vermek anlamına gelebilmektedir. Köpeğe yandan yaklaşmak ve gözlerinin içine bakmadan iletişimi denemek onların daha rahat olmasını ve daha az endişelenmesini sağlayacaktır.
* Köpekler karşıdan ve üzerlerine çökülerek kafalarının üzerine elle müdahale edilerek sevilmekten hoşlanmazlar. Tanımadığı bir kişi tarafından yapılan bu tip hareketler baskılanma duygusunu tetikler ve bundan hiç hoşlanmazlar. Buna tepki göstermeyen köpekler, katlanma davranışı sonucu kabullenirler. Her köpek bu tip baskılı selamlamaya katlanmak istemeyebilir. Bir köpekle tanışırken yan olarak yaklaşmak önce sizi koklamasına müsaade etmek, sizi analiz etmelerindeki ilk adımı rahatça gerçekleştirmerini sağlar.
Evlerimizi paylaştığımız bu tür dışı dostlarımızın bizlerden çok farklı alışkanlıkları vardır. Bu iki farklı türün birlikte yaşaması bazı kuralları koymayı ve her iki tarafın da huzuru açısından ortak noktayı oluşturmayı gerektirir. İnsan olarak bizler, hayatımıza ve evlerimize dahil ettiğimiz köpek dostlarımızın yaşantı sorumluluğunu almakla yükümlüyüzdür. Bu sorumluluk dahilinde ev arkadaşımız için dikkat etmemiz gereken unsurları şöyle sıralayabiliriz:
* Dostumuzun, kendimizin ve çevrenin sağlığı için onların rutin aşılarını, parazit kontrol ve ilaçlamalarını, veteriner kliniği ziyaretlerini ihmal etmemeliyiz. Unutmayalım ki köpeklerden insanlara geçebilen hastalıklar (zoonoz) vardır ve önlem alınmadığı takdirde bu harika ev arkadaşlığı tehlikeli olabilecek hastalıklarla bozulabilir.
* Köpekler; meraklı, fırsatçı ve toplayıcı canlılardır. Doğada hayatta kalmalarının en önemli sebepleri bunlardır. Onlar için tehlikeli olabilecek yiyecekleri, yutabilecekleri ve kemirebilecekleri objeleri ortada bulundurmamalıyız. Özellikle onlar için zehirleyici olabilecek ev bitkileri, açıkta bırakılan elektrik kabloları, ağzı açık çöp kutuları istenmeyen sonuçlar doğurabilir.
* Onlar sosyal canlılardır gezmeye ve egzersize ihtiyaç duyarlar. Bu ihtiyaçları karşılanmadığı takdirde ev içerisinde uyumsuz davranışlar geliştirebilirler ki bu da, her iki tarafın huzurunu kaçırabilir. Dostunuzla gün içerisinde en az 2-3 kez gezinti yapmalı ve birlikte egzersiz yapmayı ihmal etmemelisiniz.
* Evde birlikte yaşadığınız köpeğinize belli başlı ev kurallarını öğretmelisiniz. En başta tuvalet alışkanlığını kazandırmalı ve onu dışarıya tuvaletini yapmaya yönlendirmelisiniz. Ev içerisinde oluşturulacak tuvalet alışkanlıkları hem sağlık açısından olumsuz olacak, hem de sizi dostunuzu dışarıda gezdirmek konusunda tembelleştirecektir.
* Dostunuzla yataklarınızı ayırmalısınız. Aynı odayı paylaşsanız bile yatağınızı paylaşmak onların kafalarında statü algılarının karışmasına ve istenmeyen olayların şekillenmesine sebep olabilir.
* Köpeğinizi kendi masanızdan ve kendi yiyeceklerinizle beslememelisiniz. Zira bizlerden farklı sindirim sistemine sahip olan dostlarımızın bazı sindirim kanalı rahatsızlıklarına ve hatta obeziteye yakalanması an meselesi olacaktır. Ayrıca bu alışkanlığı edindirdiğiniz dostunuz siz yemek yerken sürekli beklenti içesinde olacak ve bu sizi bir süre sonra rahatsız edecektir.
Bir dost edinmede dişi ya da erkek tercihi önemli gibi görünmese de köpeklerde cinsiyet farklılığının bazı davranış ve uyum değişikliklerini de beraberinde getirdiği bir gerçektir. Buna bağlı olarak herhangi bir ırka ait olsun ya da olmasın yavru ya da yetişkin olarak edinilen köpeğin cinsiyet seçimi önemlidir.
***
Cinsiyet konusunda bir seçim yapabilmek için dişi veya erkek köpeklerin anatomik, fizyolojik ve davranışsal ve alışkanlık farklılıklarını iyi algılamak gerekir. Dişi köpekler yaşamları süresince rahim iltihabı (piyometra), meme tümörleri, yumurtalık kistleri ve tümörleri gibi hastalıklara yakalanabilirken, erkek köpeklerde de testis tümörleri ve prostat problemleri ile karşılaşılabilmektedir. Her iki cinsiyet için de erken dönem kısırlaştırma bu ciddi sağlık problemlerini engellemede önemli bir adımdır.
SEÇİM, ŞARTLARA GÖRE YAPILMALI
- Dişi köpekler aynı ırk içerisinde erkek köpeklere nazaran daha ufak yapılı ve daha narindirler. Erkek köpekler ise, daha iri kemikli, kaslı yapıda ve daha cüsseli olurlar. Köpeğin besleneceği ortamın şartları açısından büyüklük bir kıstas olacaksa, seçim buna göre yapılmalıdır.