Örneğin, salgın öncesi evden çıkıp işimize gittiğimizde, dostlarımız yalnız kalmaya alışıklardı. Ancak şimdi neredeyse günün tamamını evde onlarla geçirdiğimiz günleri yaşıyoruz. Tabii ki bu durum onları çok memnun ediyor olsa da salgın bitip eski çalışma programlarımıza döndüğümüzde, köpeklerimiz anlayamadıkları bir şekilde tekrar yalnız kalmaya adapte olmakta güçlük çekebilirler. Bu durum onlarda yalnız kalma endişesini doğurabilir.
* * *
Bu sebeple eski bir yazımı tekrar kaleme alma ihtiyacı duyuyorum.
Köpek sahiplerinin, davranışçılara ve eğitmenlere sıklıkla danıştıkları davranış problemlerinin başında onları evde yalnız bıraktıklarında; aşırı havlama, ağlama, uluma, eşyaları kemirme ve kapı tırmalama gibi şikâyetlerden oluşan köpeğin yalnız kalmaya olan tahammülsüzlüğü gelmektedir.
Köpeklerin burunlarındaki kokuları analiz ederlerken kullandıkları alan, bizlerin koku alanlarının yaklaşık 40 katı büyüklüğündedir. Bu süper özellik, onların bizim asla ayırt edemeyeceğimiz kokuları rahatlıkla tespit etmelerini sağlar.
DÜNYADA YOĞUN ŞEKİLDE KULLANILIYOR
Halihazırda ülkemizde emniyet teşkilatı başta olmak üzere, askeri birliklerde mayın arama, bomba arama, kadavra, narkotik madde tespiti, sahte para, kaçak sigara gibi olgularda dedektör köpeklerden yoğun şekilde faydalanılmaktadır. Bu köpeklerin başarıları ve ülkeye kazandırdıkları tartışma götürmezdir. Ayrıca Türkiye’de projelendirilmiş olmasa da dünyada yoğun bir şekilde medikal dedektör köpekler kullanılmaktadır. Bu köpekler bazı kanser türlerinin tespitinden sıtma hastalığı taşıyıcılarının belirlenmesine kadar birçok medikal tespiti en az hızlı kitler kadar başarıyla yapabilmektedir.
Ancak bu kararı almak planlı ve bilinçli olmayı gerektirir. Köpek sahibi olmak tıpkı çocuk sahibi olmak gibi, ciddi sorumlulukları beraberinde getirir. Sadece köpek edinmek ve onu doyurmak yeterli değildir. Bir köpek sahibinin sorumluluklarını genel anlamda şu şekilde sıralayabiliriz:
ŞARTLAR KONTROL EDİLMELİ
* En başta, bir köpek sahiplenmeyi düşünen kişinin ona bakabilecek ortamı, beslenme ve veteriner masraflarını karşılayabilecek maddi gücü sağlaması ve ona ayırabilecek olan vaktinin olup olmadığını kontrol etmesi gerekir.
Onlar için de birçok sağlık probleminin kökeninde beslenme bozuklukları yatabilir. Yetersiz ve kalitesiz beslenme yada fazla beslenme tıpkı bizlerde olduğu gibi köpeklerde de yaşam kalitesini düşürür. Köpeklerimizi iyi ve sağlıklı besleyebilmek için ilk etapta onların sindirim sistemleri ve beslenme alışkanlıkları konusunda bilgi sahibi olmamız gerekir. Çok eski dönemlerde, yani köpeklerin avcılık alışkanlıklarının devam ettiği süreçte, köpeklerin sindirim sistemi etçil (carnivor) olmaya yönelikti. Günümüzde evcilleşme süreciyle ve insanla bir arada yaşamaya bağlı olarak köpekler insanların da yemeklerine ortak olmaya başladılar. Bunun sonucunda beslenme alışkanlıkları değişti ve artık onları yarı-etçil (semi-carnivor) olarak kabul ediyor ve rasyonlarını buna göre oluşturuyoruz.
ARTIKLARLA BESLEMEK DOĞRU DEĞİL
Tıpkı bizlerde de olduğu gibi beslemekle doyurmak birbirinden farklı kavramlardır. Köpekleri insan artıklarıyla beslemek çok doğru bir fikir değildir. Genel anlamda insan olarak bizim doğru ve yeterli beslenemediğimizi düşünürsek bizim artıklarımızla bir köpeğin doğru beslenmesi pek de mümkün olmayacaktır. Ayrıca insan sindirim sistemiyle köpeklerin sindirim sisteminin farklılığı insan için çok sağlıklı ve besleyici olan bazı besin maddelerinin köpek sindirim sistemi için sakıncalı olmasına neden olabilir.
* En başta koronavirüsün kedi ve köpek gibi evcil hayvanlardan bizlere bulaşmadığı, insan hareketleri ile insandan insana bulaştığını duyuralım.
* Virüsün yeni yapılan çalışmalarda, köpeklere bulaşmadığı ve insanlardaki gibi hastalık oluşturmadığını da bilelim.
* Evde kal çağrısına uyduğumuz şu günlerde onları günde 2-3 kez gezintiye çıkaralım.
* Gezintileri insanlardan uzak ve kalabalık içermeyen bölgelerde yapmaya özen gösterelim.
Koronavirüs, Çin’de başlayıp insan hareketleri vasıtasıyla insandan insana bulaşma yoluyla tüm dünyada salgın hale geldi. Bu yayılımda evcil hayvanların rolünün olduğu yönünde hiçbir bilimsel kanıt ve bulgu bildirilmedi. Hastalığın tüm dünyayı tehtit eder şekilde salgına dönüşmesi, özellikle Avrupa kökenli ülkelerce, geç alınan önlemler ve kontrolsüz enfekte insan hareketleri sonuçludur.
***
Geçtiğimiz hafta Bilkent’te kimliği belirsiz kişiler tarafından sokak hayvanlarına karşı yapılan haince bir zehirleme eylemi gerçekleştirildi ve bu insanlık dışı hareketin sonucunda onlarca köpek, kedi, tilki ve kuşlar acı çekerek cen verdi. Ayrıca Ankara’nın ve Türkiye’nin bazı bölgelerinde aşılı kısırlaştırılmış ve küpelenmiş köpeklerin toplanıp barınaklara götürüldükleri haberleri gündeme geldi. Tüm bu bilinçsiz, kontrolsüz ve yasadışı eylemlerin engellenmesi ve insanların kafalarındaki soru işaretlerinin aydınlanması hedefli olarak, kendimi geçtiğimiz haftalarda kaleme aldığım yazımı tekrarlamak mecburiyetinde hissediyorum.
***
Koronavirüsün köpeklerden de insana bulaşabileceği söylentileri birçok kişiyi endişelendirdi. Bu tür söylentilere kulak asmadan önce insanlarda ölüme yol açan koronavirüsün ne olduğunu anlamak gerekir. Koronavirüs, tüm memeli hayvanlarda hastalıklara sebep olabilen birçok formda görülebilen virüs topluluğunun ortak ismidir. İnsanlarda hastalığa sebep olan türü, solunum yolları hedefli olup köpeklerde görülen türü ise sindirim sistemi hedeflidir. Yani bu virüsün insanda görülen türü, akut solunum yolu hastalıklarına yol açıp son derece bulaşıcı olabilirken, köpeklede de akut ve şiddetli barsak problemlerine yol açmaktadır.
1) Köpekler nasıl terler?
Köpekler biz insanlar gibi terleyemezler. Köpeklerde terleme nefes alıp verirken ağız yoluyla (ventilasyon) şekillenir. Ayrıca çok az miktarda pati aralarındaki ter bezleri vasıtasıyla da terleme şekillenir. Sıcak günlerde köpeği serin ve gölgede tutmak ve suyunu sürekli tazelemek önemlidir.
2) Köpekler neden ot yer?
Köpeklerimizin bu dönemi rahatlar ve sorunsuz atlatması için dikkat etmemiz gerekenleri şu şekilde sıralamak mümkündür.
* MAKİNA TIRAŞI HATASI: Özellikle bahar geçişlerinde yapılan makina tıraşları köpeğimizin alt tüy yapısını bozacak ve onu değişen hava koşullarına karşı savunmasız hale getirecektir. Özellikle bu dönem içerisinde köpeklerinizi asla makina ile tıraş ettirmeyin. Eğer bu hata yapıldıysa gezintileri esnasında destek kıyafetler giydirerek üşümemesi için yardımcı olun.
* DIŞ PARAZİTLERLE MÜCADELE: Hava sıcaklıklarının 10 derecenin üzerine çıkmasıyla birlikte özellikle keneler uyanmaya başlarlar. Dostlarımızı gezdirdiğimiz yeşil alanlar sıcakla birlikte aç sekilde uyanmış keneleri barındırmaktadır. Birçok kan paraziti ve hatta ölümcül derecede tehlikeli hastalıkların taşıyıcı ve ara konakcısı kenelerden köpeklerimizi korumalıyız. Bunun için kullanılan ve aylık uygulamaları olan sıvı solüsyonlar, doğal kaynaklı likitler ya da pire-kene tasmalarını bir an evvel yenilemeliyiz, köpek sahipleri veteriner hekimlerine başvurarak bu çeşitli uygulamalardan en uygun olanı seçmelidir. Eğer köpeğiniz bir kene tarafından ısırılmış ve kene kan emme pozisyonundaysa kendiniz müdahale etmeden önce veteriner hekiminize danışınız. Bazen keneyi bulunduğu yerden çekip çıkartmaya çalışırken deriye gömülü kalan kafa kısmı ilerleyen dönemlerde sıkıntılı apselere dönüşebilmektedir.
* SOĞUK ALGINLIĞI VE SOLUNUM YOLU HASTALIKLARI: Gece ve gündüz ısı farkının yüksek olduğu bahar aylarında insan popülasyonunda nasıl bulaşıcı solunum yolu hastalıkları yayılıyorsa, köpeklerde de bu dönem, bu tip hastalıklar görülebilmektedir. Özellikle bahçede yaşayan köpeklerde yağmur ve rüzgardan korumak amacıyla kulübeler sağlamlaştırmalı ve ıslanan köpekler aralıklı olarak kurulanmalıdır. Bu dönem içerisinde likit yada tablet vitaminleri kullanarak dostlarımızın bahar geçişindeki dirençleri kuvvetlendirilebilir. Özellikle öksürük ve burun akıntısıyla karakterize bir hastalık hali tespit edilirse hemen veteriner hekime başvurulmalıdır.