Ülkemizde sokak ve ev köpeklerinin popülasyonunun düzenlenmesinin en doğru ve tek yolu üremenin kontrol altına alınmasıdır. Her geçen gün kontrolsüz çiftleşmeler sonucunda sürülere yeni bireyler katılmakta ayrıca merdiven altı üreticilerin tetiklemeleriyle sayı çığ gibi artmaktadır. Eğer popülasyon artışı kendi doğal akışına bırakılırsa üremeye bağlı olarak sayı gittikçe artacak ve kontrolsüz bir şekilde kümelenecektir. Dişi köpekler senede iki kez üreme ve erkeği kabul dönemine girerler. Erkek köpekler ise seksüel gelişimlerini tamamlandıktan sonra üremeye her zaman hazır olurlar.
Kısırlaştırma popülasyon sayısını kontrol altına aldığı gibi sevgili dostlarımızın daha uzun ve sağlıklı yaşamalarını da sağlamaktadır. Bu müdahale genellikle dişi köpekler için uygulanmalıdır kanısı yanlıştır. Dişi köpekler kadar erkek köpeklerin de kısırlaştırılması gerekmektedir. Birçok veteriner hekim tarafından kolaylıkla yapılabilen bu operasyonun dişi ve erkek köpeklerdeki yararlarını şöyle sıralayabiliriz:
TÜMÖR RİSKİNİ ORTADAN KALDIRIR
Genellikle gece saatlerinde uygulanması tercih edilen, rengârenk olan ve çıkarttıkları yüksek sesle çoğunlukla bizleri bile tedirgin edebilen bu görsel şölen hiçbir şeyden haberleri olmayan, bu durumu anlamlandırabilmeleri mümkün olmayan hayvanlar için daima korku ve tehlikenin işaretidir.
PANİK VE KORKU YAŞIYORLAR
Havai fişek gösterileri esnasında evlerinde korku nöbetleri geçiren köpek ve kedilerin, endişeden nereye sığınacağını bilemeyen sokak hayvanlarının, gece dolayısıyla dinlenmeye çekilmişken panikleyen kuşların yaşadıkları zor anları düşünmeyiz bile bu görsel şöleni izlerken.
Bizler kadar kuvvetli bireysel psikolojileri olmasa da yüksek seviye sürü algıları vardır. Sürü içerisindeki hiyerarşik kavramlar ve statü olguları kuvvetli dinamik temellere dayalıdır. En sade anlamıyla alışkanlıkları ve yaşam modelleri insanınkinden başkadır.
Bizlerin evcil köpek ile yaşadığı tür dışı ilişki köpek açısından yeterince zorlayıcı ve güç adaptasyon gerektiren temellere dayalıdır. İnsan köpek ile olan yaşantısında köpeği kendi yaşam modeline entegre etmeye meyillidir. Kayış-tasma alışkanlıkları, tür dışı ilişkiyi anlama zorlukları, doğasının dışındaki yeni beslenme alışkanlıkları, trafik, doğal olmayan sesler ile mücadele, insanın sosyal yaşantısına adapte olma zorunluluğu ve bunun gibi sayısız köpek türüne özgü olmayan alışkanlıkları edinmek zaten köpekler için kolay olmayan olgulardır.
Bazı köpekler bu adaptasyon problemlerine bağlı olarak bir takım hafif seyirli hastalıklara yakalanabilmektedir. Bu dönemde köpeklerimizin sağlığı açısından dikkat edilmesi gerekenleri ve karşılaşabileceğimiz sorunları şu şekilde sıralayabiliriz:
FAZLA OT YEMELERİ
Yağışlı günlerin arkasından, beslenen taze ve yeşil otlar dostlarımızın dürtüsel olarak bu lezzetli otları yemesini tetikleyebilmektedir. Çoğunlukla az miktarda tükettiklerinde herhangi bir problemle karşılaşılmadığı gibi özellikle ıslak otların çok miktarda tüketilmesi mide-bağırsak problemlerine sebep oluyor. Genellikle ishal ve kusmayla karakterize olan problem bazen de mide ve barsak geçişlerinde yenilen yoğun ota bağlı tıkanmalara sebebiyet verebilir ki, en tehlikelisi de budur. Otlarla birlikte alınması muhtemel tek hücreli bağırsak parazitleri köpeğimizde şiddetli ishallere neden olabilir.
Bu dönemde gezintiler esnasında dostumuzun yoğun ot tüketimine engel olmak olası bir barsak problemine karşı da prebiyotik besinlerle sistemine destek olmak doğru bir yaklaşım olacaktır.
Sosyal aktiviteleri neredeyse bitti. Bu alışık olunmayan yaşantı modeli birçok bireyin yalnızlaşması ve canının sıkılmasına neden oldu. Tüm bu sebepler insanların yalnızlıklarını paylaşmak ve can sıkıntılarını gidermek hedefli olarak evlerine bir köpek arkadaş alma isteklerini tetikledi. İnsandan insana bulaşma tehlikesinin yüksek olduğu koronavirüs hastalığının köpeklerden insanlara bulaşmadığı ispatları da bu isteği arttırdı.
***
Hazırlıksız ve bu sürecin bir süre sonra sona ereceği ve normalleşmenin şekilleneceği düşünülmeden edinilen bu hayvancıklar ilerleyen dönemlerde ne olacak? Bu aşırı köpek satışlarının tetiklediği merdiven altı üretimleri kim denetleyecek? Bir heves edinilen köpeklerin ileride terkedilme durumlarına karşı barınaklar ve yerel yönetimler nasıl bir tedbir alacak? Bugün evlerinde yeni edindikleri köpek yavrusuyla vakit geçirip eğlenen insanlar, yarın eski düzenlerindeki işlerine okullarına döndüklerinde bu canlara bakmaları mümkün olacak mı?
***
Tüm bu soruların cevaplarının köpekler açısından hüsran ve ve suistimalle sonuçlanmaması adına köpek sahiplenmeden önce aşağıda belirteceklerime dikkat edelim:
SÜRÜNÜN TEK BİR LİDERİ VARDIR
Kurt sürüleri içerisinde rütbeler ve bu rütbelerin gerektirdiği hiyerarşik konumlandırmalar mevcuttur. Sürü dinamiği içerisindeki sosyal statüler oldukça net ve keskindir. Sürünün tek bir lideri vardır. Lider, güçlü bir kondüsyona ve sağlam bir sinir sistemine sahiptir. Daima sürüyü/sürünün yerleşkesini koruma ve kollama sorumluluğunun baş kahramanıdır.
ARALARINDA MÜCADELE EDERLER
Sürü içerisindeki hiyerarşide yakın rütbelerdeki bireyler konumlarını korumak ya da yükseltmek hedefli olarak zaman zaman kendi aralarında mücadele ederler. Bu mücadeleler bazen ciddi ve yaralayıcı olsa da sürünün genel ritmi ve sürü bileşenlerinin hareket sınırları asla keskinliğini yitirmez.
Ortalama ömürleri 10-15 yıl olan köpek dostlarımızın da yaşlılık süreçleri 7-8 yaşından sonra başlar. Uzun seneler boyunca aralıksız çalışmış olan organizma, bazı organ yorgunlukları ve sistem aksaklıklarına gebe pozisyondadır. Tüm bu yaşlanma sürecinde genetik sebepler, beslenme ve çevresel faktörlere bağlı olarak birtakım hastalıklarla karşılaşmak olasılık dahilindedir.
* * *
Köpeklerde yaşlılık döneminde görülen bazı hastalıkları şöyle sıralamak mümkündür:
*Köpek ve kedinin doğuştan gelen düşmanlığa bağlı aynı evde beslenemeyeceği söylemi yanlıştır. Doğru tanıştırmalar ve kurgularla köpek ve kedi dostça, aynı ortamı huzur içinde paylaşabilirler.
*Dobermann ırkı köpeklerin belli bir yaşa geldikten sonra beyinlerinin büyüdüğü ve kafatasına baskı yaparak köpeğin buna bağlı olarak duyduğu acıdan dolayı saldırganlaştığı, sahibine ve çevreye karşı tehlike oluşturabileceği maalesef ülkemiz de dâhil olmak üzere birçok ülkede kabul gören bir yanılgıdır. Dobermannlar da tıpkı diğer köpekler gibi sağlıklı bir hayat sürerler. Bu tip sağlık problemleri yoktur.
*Kırma (melez) köpeklerin yani sokaktaki dostlarımızın, doğal seyyahlar olduğu, dik başlı ve saldırgan olduklarından dolayı aile hayatına adapte olamayacakları ve eğitilemeyecekleri kanısı son derece yanlıştır. Ülkemiz de dahil olmak üzere birçok ülkede barınaklardan edinilmiş melez köpeklerle son derece uyumlu şekilde yaşayan insanlar olduğu gibi bu köpekler arasından arama kurtarma gibi zorlu eğitim süreçlerini ve yeteneği gerektiren birçok görev alanında çalışan melez köpekler mevcuttur. Ayrıca melez köpekler safkan köpeklere nazaran daha sağlıklı ve uzun bir ömre sahip olurlar.