Talimat; merkez bina (!) Görünüşte mesaj ‘spam’, ama gerçekte Riva merkezli, maalesef. Mesajda “Hakem topu eline alacak ve her iki takımın teknik direktörünün yanına gidecek” diyor ya... Takıldım oraya. Muhtemelen bu mesajın seminer vs. toplantı versiyonu; “Hekem ceketini ilikleyecek ve teknik direktörlere hoş geldin diyecek” şeklinde olurdu. Çünkü bakış, böyle maaselef.
ESKİ KÖYE YENİ BİR ADET DAHA
Yine eski köye yeni bir adet daha! Yapmayın Allah aşkına. Nereden çıktı şimdi, bu? Acaba hangi hakem arkadaş hangi teknik adamamızı incitti, kırdı, gücendirdi. Söyleyin, asalım hemen onun düdüğünü. Cüretkârlığa bak sen! Belli, bir şey olmuş ki, onlara “Her maç öncesi yedek kulübelerine gidin, teknik adamlarımızın elini sıkın ve onlara başarılar dileyin... Ve bu konuda da hassas ve dikkatli olun” talimatı gönderiyorsunuz. Belli ki bazı hakemlerimizin bazı teknik adamlara karşı davranışında saygısında bir kusuru olmuş.
EZDİRMEDİĞİNİZ BİR ONLAR KALMIŞTI
Şu işe bak!.. Maç boyu kenardan hakareti, tehdidi, küfürü yiyen onlar. Ama gel gör ki, TFF’ye göre bu ikili arasında (teknik direktör-hakem) maç öncesi morale, güvene, desteğe ihtiyacı olanlar teknik adamlarımız! Sonra da onlar “Değerli Hakemlerimiz” öyle mi? Seminerde, SMS mesajlarında “Değerli hakemlerimiz”, icraatta ise ‘değerli, kıymetli olan’ teknik adamlarımız, kıymetli başkanlarımız. Zaten başkanlara, yöneticilere ezdirdiğiniz kadar ezdirdiniz onları. Bir teknik adamlar kalmıştı, onlara da ezdirin bakalım. Soruyorum “Tetikçi hakem bunlar?” diyen başkana ne yaptınız, kol kola girmekten başka, sayın Mehmet Büyükekşi başkan.
FUTBOLUN ÜVEY EVLATLARI
Madem öyle, her maç öncesi teknik adamları gönderin onlara. Niye onlar teknik adamların ayaklarına gidiyor ki? Seremoni sonrası her iki teknik adam da bi zahmet bir kaç adım atıp gitsin hakemlerin yanlarına, başarılar dilesin, madem böyle bir görüntü isteniyor. Veya bu talimatı akıl edinenler; her maç sonrası teknik adamların da hakemlerin yanına giderek ellerini sıkmasını ve tebrik etmesini istese ya. Yapın talimata böyle bir ek. Oyuncusundan, kenar yönetimine, taraftarından protokolündekine, medyasına dek hiçbir zaman değer görmemiş ki ‘üstlerinden’ görsünler. Hakemin genel kurulda kaç oyu var? Hakemin tribünde kaç taraftarı var? Medyada kaç destekçisi var? Ki, birileri onların haklarını gözetsin. Onlar, futbolun üvey evlatları.
Galatasaraylı Abdülkerim Bardakcı’ya Beşiktaş derbisinde forma giydirten karar aynen şöyle: “... Abdülkerim Bardakcı’nın rakip takım futbolcusuna yönelik ciddi faulü nedeniyle Futbol Disiplin Talimatı’nın 43. maddesi uyarınca 2 resmi müsabakadan men cezasının; somut olayın özelliklerine göre takdiren indirilerek 1 resmi müsabakadan men cezası biçiminde düzeltilmek suretiyle kararın onanmasına...”
İmza; Tahkim Kurulu.
Peki soru şu: Tahkim Kurulu’nun burada indirime gitmesine gerekçe olan somut olaydaki o özellik veya özellikler neler? Hani, futbol kamuoyunun ‘göremediği’(!), ona 2 maç ceza veren Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’nun da (PFDK) ‘atladığı’ o olayın özellikleri.... ‘Tecrübe farkı’ bu olsa gerek! Bir başka deyişle; aynı kurulun, aynı sevk maddesinden son 8 gün içinde önüne gelen 3 dosyada, Abdülkerim Bardakcı’nın cezasının ‘inmesine’; 3 gün öncesinde Trabzonsporlu Yusuf Yazıcı’nın, sonrasında ise Karagümrüklü Adnan Uğur’un cezalarının ‘onanmasına’ sebep olan o ‘özellik farkı’ nedir? “Somut olayın özelliklerine göre...” Ne demek bu, söyler misiniz? Evet Türkiye’de bir ceza ilk defa inmiyor, ilk defa da kalkmıyor ama; o cümleniz bir ilk, bizler için sevgili Tahkim Kurulu. Şu ‘olayın özellikleri’ neymiş bir açıklayın da biz de, kamuoyu da öğrensin...
KARAR, AKILLARA ZARAR
Hele hele 3 gün öncesinde (28 Ekim) oyundan ihraç edilmesi sonrası 3 saniyede sahaya terk eden, ardından özür dilemedik kimse bırakmayarak örnek bir davranış sergileyen Yusuf Yazıcı için 2 maçlık men cezasını ‘yerinde’ bulup; 3 gün sonrası (1 Kasım) ihraç kararının ardından sahayı terk etmesi neredeyse 3 dakikayı bulan, bu süreç zarfında da, orta hakeme olsun, 4. hakeme karşı olsun, ekstra disiplin ihlalleri de gerçekleştiren o Abdülkerim Bardakcı için 2 maçlık cezayı ‘çok bularak’ 1 maça indirmek... Hele hele ‘somut olayın özelliklerine göre (!)’ 2 maçtan fazla alması gerekirken.
HUKUK SKANDALI
Bize göre tam bir hukuk garabetidir, skandaldır, en basit tabiriyle eyyamdır. Tıpkı PFDK’nın Konyaspor müsabakasında ihraç edilen Fenerbahçeli Valencia’nın ‘tartışılan kartını’ hakemin yerine geçerek masada düzeltmeye kalkışması gibi. Tıpkı aynı kurulun; kurallar yerine, kamuoyunun vicdanını dinleyerek Beşiktaşlı Souza için “ceza tayinine yer olmadığına” şeklindeki kararıyla PFDK tarihinde bir ilke imza atması gibi... Kısacası, kişiler de, kurullar da değişse sonuç değişmiyor. Şekil A da görüldüğü gibi! Yine eyyam, yine eyyam... Üzülüyorum şu kelimeyi yazarken... Bir taraftan siliyorum, bir taraftan emsal iki olayla ilgili çıkan zıt kararlara bakıyorum, tekrar yazıyorum. Kendimi alamıyorum, maalesef. Bir ofsayt çizgisini, verilen veya verilmeyen bir kartı, kafadan ele seken topun penaltı olup olmamasına günlerce haftalarca konuşuyoruz ama oynamaması gereken bir futbolcunun bir kurul tarafından ‘tuhaf bir kararla’ oynatılmasını es geçiyoruz. Futbol dünyası da bunlar gibi bi enteresan.
NE DEĞİŞTİ SAYIN BÜYÜKEKŞİ?
VAR sistemi hayatımıza bir girdi pir girdi... Gün geçmiyor ki VAR ile ilgili yeni bir tartışma, spekülasyon yaşanmasın...
Penaltı, gol, kırmızı kart ve yanlış kart gibi kritik pozisyonlardaki bariz hakem hatalarını düzeltmesi için getirilen VAR’ın ülkemizde pek sağlıklı işlemediği maalesef bir gerçek. Kulüpler Birliği Vakfı da uzun süredir VAR’da radikal değişiklikler yapılması için Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) kapısını aşındırıp duruyordu. Hatta “VAR’ı istemiyoruz” diyen kulüpler bile oldu.
Birçok kulüp başkanının ortak dileği yabancı hakem getirilmesiydi.
Kulüplerin talebini, mevcut VAR kadrosunun kısıtlı olmasını ve hakemlerin çoğunun VAR’a geçmek istememesini dikkate alan TFF yönetimi en sonunda kararını verdi:
VAR görevi için Avrupa’dan hakem desteği alınacak.
ÇÖZÜM iÇiN 2 FORMÜL
Peki bu nasıl olacak?.. TFF’nin önünde bu konuda 2 formül bulunuyor:
1- Avrupa ülkelerinden sadece VAR görevi yapmaları için 4-5 yabancı hakem getirilecek.
TFF Tahkim Kurulu kararları için kulüpler hiçbir yargı merciine başvuramıyordu. Bu konuda Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleri ve Anayasa Mahkemesi yolları kulüplere kapalıydı. Peki Fenerbahçe ne yaptı? 2020 yılında Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK) tarafından başkan Ali Koç ile eski yönetici Alper Pirşen’e verilen ve Tahkim Kurulu tarafından onanan cezalar için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6 ve 10. maddelerinin ihlal edilerek adil yargılanma ve ifade özgürlüğü haklarının ihlal edildiğini beyan etti.
KULÜPLERE AİHM YOLU AÇILDI
AİHM bunun üzerine Adalet Bakanlığı’na yazı gönderdi, Bakanlık da Fenerbahçe’yi haklı bularak uzlaşma talep etti.
Fenerbahçe Kulübü zaten bu davayı para kazanmaktan ziyade kulüpler açısından bir milat olması açısından açmıştı. Kulübün Türkiye Cumhuriyeti’nin prestijine uluslararası alanda zarar vermek gibi bir düşüncesi söz konusu bile olamazdı. Bu nedenle uzlaşma talebini kabul etttiler. İşin ilginç tarafı Fenerbahçe para cezalarını TFF’ye öderken, zararını ve yargılama masraflarını Adalet Bakanlığı’ndan, yani devletten alacak. Bu olay Türk futbolunda bir milat olacak. Artık kulüplere AİHM yolu açıldı. Tahkim Kurulu nihai karar mercii olmaktan çıktı.
1- ALi PALABIYIK’IN ATANMASI DOĞRU MUYDU?
Zorluk derecesi yüksek maç olduğundan 1. kategori bir hakem olan Ali Palabıyık’ın Galatasaray-Alanyaspor karşılaşmasına atanmasında algoritma açısından bir sıkıntı yok. Kaldı ki o Palabıyık bu sezon ligin 4. haftasındaki Trabzonspor-Galatasaray maçını da yönetmiş, hem gözlemcilerden hem de MHK’den yüksek not aldığı için bir sonraki hafta Fenerbahçe-Kayseri karşılaşmasında görevlendirilmişti. Bu arada Ali Palabıyık bu sezon ligde 5. maçına çıktı. Avrupa’da da eksiksiz gidiyor ve muhtemelen bu hafta UEFA’dan yeni bir maç görevi gelecek.
2- GÖZLEMCiLERiN VE MHK’NiN HAKEM HAKKINDAKi NOTLARI NE?
Şimdi en çok merak edilen soru şu: Ali Palabıyık, Galatasaray-Alanyaspor maçının gözlemcilerinden nasıl bir not alacak? Öncelikle belirtmeliyiz ki, yeni sistemde gözlemciler hakemlere not vermiyor. Görevleri ellerindeki mutad maç raporu dökümanında yer alan kutucukları işaretlemek. ‘Doğru’ veya ‘yanlış’ gibi. MHK bu işaretlemelere göre hakemin notunu çıkarıyor. Gözlemciler maçta ne notu verdiğini bile bilmiyor. Ama şunu söyleyeyim; Galatasaray-Alanyaspor maçının gözlemcileri İsmet Arzuman ile Kadir Tozlu’nun MHK’nin değerlendirmesi aynı: Ali Palabıyık formsuzdu. Aldığı kırık nottan dolayı Palabıyık’ın 2-3 hafta dinlendirilmesi bekleniyor.
3- SACHA BOEY’iN ATILDIĞI POZiSYONA ‘VAR’ MÜDAHALE ETMELi MiYDi?
Ali Palabıyık’ın gözlemci ve MHK’den kırık not aldığı en önemli iki pozisyon; Boey’e çıkan kırmızı kart ve Alanyaspor lehine (Yusuf Özdemir’e ceza sahasında Nelsson tarafından yapılan müdahale) verilmeyen penaltı.
Ancak Boey konusunda Galatasaray cephesinin “Neden VAR devreye girmedi?” serzenişi, VAR protokolüne göre de MHK’ye göre de yersiz. O pozisyonda VAR devreye girmez çünkü VAR hata konusunda ‘mutlak ve kesinlik’ arar. Burada VAR ile hakkında sorulması gereken soru ‘Karar doğru mu?’ değil, ‘Karar bariz şekilde yanlış mı?’ olmalı. Pozisyonla ilgili ortak nokta; “Sarı kart daha doğru olurdu” olduğundan pozisyon VAR’lık olmaktan çıkmış demektir.
Kısacası VAR’ın amacı tüm kararlarda yüzde 100 doğruluk elde etmek değildi. MHK’ye göre de “Doğrusu sarı olmalıydı. VAR’ın müdahale etmemesi doğru.” Alanyaspor lehine verilmeyen penaltıda ise VAR devreye girmeliydi.
Yok arkadaş yok bugünden tezi yok Mete Kalkavan’a o düdüğü astırılmalıdır. Üzerine giyindiği forma ile tarafını belli eden o Mete Kalkavan sadece Galatasaray maçlarına değil Galatasaray’ın rakiplerinin de maçlarına atanması artık sakıncalıdır.
Lütfen olaya dar değil geniş perspektifden bakın. Galatasaray’a bunu yapan ezeli rakiplerine yöneteceği maçlarda neler yapmaz! Lütfen o kuş beyninizle bunu da bir düşünün.
Vallahi pes billahi pes.
YA F.BAHÇE iLE ANADOLU EFES MAÇINA DA GiDERSE...
Peki o Mete Kalkavan yarın Fenerbahçe-Anadolu Efes basketbol müsabakasında da tribündeki yerini aldığında ne diyeceğiz? Keza Beşiktaş müsabakasında? Bugüne kadar aldı ve alacak da...
Duyduğum kadarıyla da 3-4 yıldır Anadolu Efes’ten kombinesi olan ve fırsat buldukça da ailesiyle Efes’in müsabakalarına giden biriymiş Mete hoca.
Düşünsenize siz bir futbol hakemisiniz ve oğlunuz Bahçeşehir Koleji’nde okuyor veya onun basketbol takımında oynuyor...
OĞLUNA TRiBÜNDE DESTEK OLAMAYACAK Mi?
1- Evet, belki C Ligi’nden B Ligi’ne çıktık ama maalesef mutlu değiliz. Sevinemiyoruz. Sebebi de Lüksemburg ve Faroe Adaları karşısında ortaya koyduğumuz futbol ve aldığımız sonuçlar. Kimsenin gözü grupta oynadığımız maçlarda aldığımız 13 puanı ilk 4 maçta gol yemeden attığımız 14 golü görmüyor. Ülke futbolu yine moralsiz, yine keyifsiz, yine karamsar. Grupta oynadığımız 6 maçın ilk 4’ü süper ama son 2’si berbat. Her ne kadar bardağın dolu tarafı çok olsa da boş tarafı revaçta!
BU İŞ BÖYLE GİTMEZ
Şu son iki maçta oynanan rezil futbola bakanların ortak kararı şöyle: “Bu iş böyle gitmez, Kuntz’la olmaz.”
Abartmadan söylüyorum, futbolla ilgili insanların yüzde 80-90’ı böyle düşünüyor. Zaten oldu olası hiç sevemediler onu.
“Stefan Kuntz da kim arkadaş? Kariyeri, tecrübesi ne? Bugüne kadar üst düzeyde nerede görev yapmış? Milli takım teknik direktörlük koltuğu bu kadar basit bir yer mi? Bu gömlek ona üç beden büyük” dediler. Kısacası ülke pek yakıştıramamıştı Kuntz’u milli takımın başına. Peki Kuntz kararı nasıl verildi, neden tercih edildi, o dönem alternatifleri kimdi? Asıl sorulması sorgulanması gereken konu bu
2- GÜNEŞ SONRASI 2-3 KARŞI OYA RAĞMEN KARAR YABANCI OLDU
Bakın neye niyet neye kısmet... Bundan tam bir yıl öncesi, bugünler. Eylül ayı başı. Şenol Güneş’le yollar ayrılır. Ardından TFF’nin milli takımlardan sorumlu yönetim kurulu üyesi Selim Soydan da “Artık bu görevi daha yürütmek istemiyorum” diyerek kenara çekilir. Dönemin TFF Yönetim Kurulu, milli takım sorumluluğuna Hamit Altıntop’u getirerek teknik direktör konusunda ona tek yetki verir. Yönetimin kurulu 2-3 muhalif oya karşılık yeni teknik direktörün yabancı olması konusunda karar alır. O dönem adları yazılıp çizilen hiçbir yerli teknik adamın ismi masaya gelmez. Hami Altıntop çalışmalara başlar. Tek tek teknik adamlarla görüşerek raporunu dönemin TFF Başkanı Nihat Özdemir’e iletir.
Passolig’in sistemine giren taraftar, Yusuf Demir’in TC kimlik numarasını yazıp, başlıyor denemelere... Sırayla Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş’ı yazıyor, hiçbiri olmuyor. Ve sonra bingo; Trabzonspor’dan Passolig kartı olduğu ortaya çıkıyor. Hemen bordo mavililerin 1 Ekim’de deplasmanda oynayacağı Kayserispor maçına bilet gönderiyor.
Bizim Yusuf Demir meselesini uzatmak gibi bir derdimiz yok. Ama kulüp başkanından hocasına, yöneticisine, gazetecisine ve hatta taraftarına dek uzattıkça uzatıyorlar. Gün geçmiyor ki yeni bir gelişme yaşanmasın. Son olarak elime öyle bir belge geçti ki, akıl alır gibi değil. Birileri, Galatasaray’da forma giyen Avusturya Milli Takımı oyuncusu Yusuf Demir’e Trabzonspor maçından bilet almış. “Olur mu öyle şey?” demeyin, bal gibi olmuş işte...
SIRAYLA 3 BÜYÜKLERi DENEMiŞ
Bir şahıs, bir şekilde Yusuf Demir’in TC kimlik numarasını öğreniyor ve Passolig’in sistemine girip başlıyor denemelere... Amaç; Passolig kartı var mı yok mu, onu öğrenmek. Yusuf’un TC kimlik numarasını yazıp, sırayla Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray’dan Passolig’i var mı diye bakıyor. Üçü de olmuyor ve sonra bingo; Trabzonspor’dan Passolig kartı olduğu ortaya çıkıyor. Hemen Trabzonspor’un 1 Ekim’de deplasmanda oynayacağı Kayserispor maçına bilet devrediyor. İnanmayan varsa, elektronik biletin görüntüsü yan tarafta! Biz de bu vesileyle, sadece TC kimlik numarası ile Passolig’in sistemine rahatça girip çıkılabildiğini öğrenmiş olduk.
YABANCI OLSA NE OLUR!
Şimdi gelelim Yusuf Demir olayının diğer taraflarına... Tek dert, Yusuf Demir’i öyle edip böyle edip yerli statüsünde oynatabilmek. Yabancı statüsünde oynasın, ne olur? Batar mısınız? Kalitesi yabancı kontenjanı kullanmaya değmeyecek bir oyuncu mu ki? Eee o zaman? Hele hele Patrick Van Aanholt’la yabancı kontenjanının kullanıldığı bir yerde... Morutan’lar, Cicaldau’larla yabancı kontenjanlarının doldurulduğu bir kulüpte. Yusuf Demir için değer.
BU STATÜ 7 YILDIR VAR
Yabancı statüsü 7 yıldır var, 7 gün önce çıkmadı beyler! Kimler kimlerin kapısından eli boş döndü o statü yüzünden biliyor musunuz? Üç gün önce bir örnek verdik; bugün Avusturya Milli Takımı’nın formasını giyen hem Yusuf Demir hem Ercan Kara bugün Trabzonspor’da oynuyor olacaklardı ama statüye takıldılar diye. Sorun Ahmet Ağaoğlu’na anlatsın size, dayısı rahmetli Hüseyin Tütüncü’nün ne uğraşlar verdiğini.