Paylaş
Tarih deyince, büyük hukukçularımızdan Cevdet Paşa’nın Sultan Aziz’e sunduğu “ıslahat” layihasından bir alıntı yapacağım. Mecelle yazarı Cevdet Paşa’nın satırları, yüz elli yıldır tam çözemediğimiz bir sorunu yansıtıyor: Yargının güvenilirliği!
Mecelle yazarı büyük Cevdet Paşa’nın çok uzun layihasındaki bir paragraf, bugünkü Türkçe ile şöyle:
“Asıl lazım olan, mahkemeler hakkında kamuoyunun güveni olup, bu da hâkimlerin kendi konumlarından emin olmalarına bağlıdır... Bütün muntazam devletlerde bu kaide benimsenip uygulandığı gibi Devlet-i Aliyye’de daha eski zamanlarda haklı haksız şunun bunun başı kesilirken dahi hâkimler bundan müstesna ve her türlü sıkıntıdan uzak ve saygın idiler.” (Tezakir-40, s.101)
KAMUOYUNUN GÜVENİ
Evet, Büyük Cevdet Paşa’nın yüz elli yıl önce yazdığı gibi, “Asıl lazım olan, mahkemeler hakkında kamuoyunun güvenidir”. Çağımızda AİHM de birçok kararında, “mahkemelerin bağımsız ve tarafsız olması yetmez, görünümleriyle de bu güveni vermeleri” diye vurgulamıştır. (Mesela Başvuru No. 47533/99)
Fakat Türkiye’de hem aşırı kutuplaşma yüzünden hem hafızalarda yargının vahim siyasi kararlarına dair pek çok örnek bulunduğu için, kritik davalarda bir mahkeme kararına ülkenin yarısı inanıyorsa, öbür yarısı tepki duyuyor.
Yargının kusurları, yargıdaki hukuk kavramının tabiatına aykırı odaklar; bunlar biliniyor. Fakat aynı zamanda iktidarın yargıyı denetim altına almaya çalıştığı da biliniyor: HSYK Kanunu’nda, Adli Kolluk Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikler, kadrosu değiştirilen HSYK’ya yaptırtılan atamalar, bu atamalara göre şekillenen yargı kararları...
‘PARALELİ TEMİZLEMEK’
Artık yargı hakkında “asıl lazım olan” kamuoyu güveni, çok taraflı olarak hasara uğradığı gibi, HSYK’ya kendi yönetmeliğini çiğnettirerek yaptırtılan atamalar yüzünden hâkim ve savcıların ”kendi konumlarından emin olmaları” da hayli zedelenmiştir.
İktidarın yasama ve yürütme gücüyle, “paraleli temizliyorum” diye yargı üzerine yaptığı operasyonlar, iktidarın kendisinde güven duygusu yaratsa bile, Türkiye’nin en az öbür yarısında yargının siyasallaştırıldığı şeklinde derin bir endişe yaratıyor.
Sayın Başbakan Davutoğlu, Prof. Kemal Gözler’i tanır mı bilmiyorum. Siyasete ve medyaya daima uzak durmuş, çok saygın bir anayasa profesörüdür. Prof. Gözler’in www.anayasa.gen.tr/tabii-hakim.htm adlı sitede yayınladığı akademik makaleyi Prof. Davutoğlu’nun dikkatine sunarım. Hukukun adeta son kertesi olan “tabii hâkim” ilkesinin bile nasıl ihlal edildiğini anlatıyor.
Bu böyle gitmez.
NE YAPMALI?
İktidar tek başına melekleri imrendirecek düzenlemeler yapsa bile Türkiye’nin yarısı alkışlamaya, öbür yarısı tepki göstermeye hazırdır! HSYK ile ilgili yeni bir düzenlemeyi, iktidar ve muhalefete mensup hukukçulardan oluşan akademik bir komisyon hazırlamalıdır. Politize olmamış ve göze girme peşinde koşmayan saygın hukukçulardan oluşan bir komisyon!
Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda, bir uzlaşma eğilimi ortaya çıkmıştı zaten: Hâkimler ve savcılar için iki ayrı üst kurul oluşacaktı. Hizipleşmeyi de siyasallaşmayı da önleyecek seçim usulleri müzakere edilmişti.
Hâkim ve savcıları hizipleştirip birbiriyle çarpıştıracak usullerden de, siyasallaşmayı körükleyecek usullerden de mutlaka sakınmak gerekir.
Yargıdaki vahim gidişin ancak uzlaşmayla ve iyi niyetle çözülebileceğini Prof. Davutoğlu’na da anlatmak mümkün olmayacaksa... “İşimiz kaldı heman merhamet-i Lemyezel’e!”
Paylaş