Yargı kimden yana?!

YARGIDA devrim gibi köklü bazı değişiklikler yapan kanun çıktı fakat kamuoyunun fazla dikkatini çekmedi, tartışılmadı bile.

Haberin Devamı

Yargıyı yeniden yapılandırmak bakımından, bölge mahkemelerinin kurulması olumludur, fakat Yargıtay’da dairelerin yeniden düzenlemesini ve soruşturmaların yeni kurulacak ‘sulh hâkimliği’ sistemine bağlanmasını hayli sorunlu buluyorum.
Bugün soruşturmalar için kurulan sulh hâkimliğini ele alacağım.

SORUŞTURMALARDA YENİ DÜZEN

Yüz elli yıllık sulh mahkemeleri kapatılıyor! Üyeleri sıfırdan HSYK tarafından atanacak yeni “sulh hâkimliği” diye bir kurum oluşturuluyor. Soruşturmalarda gözaltı, arama, tutuklama, malvarlığına tedbir, yurtdışı yasağı, takipsizliğe itiraz gibi bütün adli işlemleri bu yeni atanacak hâkimler yapacak. (Madde 48)
Bu hâkimler herhangi bir soruşturmayı, mesela bir yolsuzluk soruşturmasını, yahut örgüt soruşturmasını ciddiyetle yürütebilecekleri gibi, kapanmasını da sağlayabileceklerdir.
Eskiden çeşitli hâkimlerin rol aldığı soruşturma işlemlerini şimdi tek “sulh hâkimi” yapacak.
O tek hâkim “bizden” olursa yaşadık, “sizden” olursa eyvah!

Haberin Devamı


MESELA BÖCEK SORUŞTURMASI


Eskiden bu işleri değişik nöbetçi hâkimler yapıyordu... Mesela Ankara’da Başbakanlığa konulan gizli dinleme cihazları hakkındaki “böcek soruşturması”.
Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi 5 polisi serbest bıraktı... Başbakan eleştirdi... İtiraz üzerine 10. Ağır Ceza hâkimi polisler hakkında yakalama kararı verdi... Polislerin avukatları itiraz etti, 11. Ağır Ceza Mahkemesi “suç delili yok” diye gerekçeli karar yazarak polisleri serbest bıraktı.
Bu hâkimlerin hangisi “bizden, sizden” bilmiyorum. Dosyayı da bilmiyorum. Bu farklı hâkimler elbette hukuki kanaatleriyle hareket etmiş de olabilirler. Fakat tutuklamayı kaldıran 11. Ağır Ceza’nın “delil yok” diyerek yazdığı gerekçesinin ayrıntılı olduğunu, delilleri irdelediğini, bu bakımdan önemli olduğunu belirtmeliyim.
Eski sistem böyle değişik hâkimlerin denetiminden geçtiği için iyiydi fakat “nöbetçi hâkim”lerin yeterli incelemeyi yapıp yapmadığı yolunda kaygılar vardı.
Yeni kanunda bu işlerin tamamını özel olarak atanacak sulh hâkimleri yapacak...
Bu hâkimleri kim, hangi ölçütlere göre atayacak, temel sorun budur?

Haberin Devamı

ATAMAYI KİM YAPACAK?

Kapatılan sulh mahkemesinin mevcut hâkimleri yeni “sulh hâkimliği” görevlerine belli bir ölçüte göre atanacak olsaydı bir şey demek mümkün olmazdı. Fakat soruşturmaları yönetecek olan bu yeni sulh hâkimlerini, sil baştan, HSYK’nın 1. Dairesi atayacak...
17 Aralık soruşturmasının hemen ardından HSYK’nın 7 üyeli 1. Dairesi’nde Adalet Bakanı’nın isteğiyle iki üye yer değiştirdi, ondan sonra 1. Daire kış ortasında kendi “Atama Prensipleri”ne aykırı atamalar yapıverdi.
Son olarak da Yaz Kararnamesi’nde iktidarın hoşlanmadığı hâkim ve savcılar, yine aynı Daire tarafından, yine kendi yönetmeliğindeki “bir yerde en az iki yıl görev” şartı çiğnenerek sağa sola atandılar, hem de dereceleri düşürülerek!
Soruşturmalarda en kritik kararları verecek olan “sulh hâkimleri” de böyle “3’e karşı 4” oy yapılanmasıyla atanırsa, yargı bağımsızlığı büyük bir darbe yemiş olacaktır! Özellikle belirli merkezlere “özel nitelikli” birkaç tane “sulh hâkimi” atamak bunun için yeterli olacaktır!
HSYK hem kendi itibarı için, hem adalete güvenin artık dayanılmaz noktalara kadar düşmemesi için, atamalarda politize olmamış, taraf haline gelmemiş, dürüst ve ‘çoğulcu’ hâkimler atamaya dikkat etmeli, kamuoyunu inandırmalıdır. Bu HSYK’daki üyelerin mesleki namus borcudur.
Yargıtay ayrı bir yazı konusu...

Yazarın Tüm Yazıları