Paylaş
Bu eleştiriyi yapan kim?
Bu eleştiriyi yapan Prof. Kemal Gürüz’dür. Dün telefonla anlattı, benim de dikkatimi çekti.
Kemal Gürüz’le benim siyasi görüşlerimiz farklıdır. Hatta YÖK Başkanı olduğu sırada yazdığım eleştirilerden dolayı beni mahkemeye vermişti. Fakat bu ayrı mesele... Dünyada üniversitelerin, akademilerin, araştırma enstitülerinin nasıl yapılandırıldığı, nasıl çalıştığı ve piyasa ile ilişkilerin nasıl kurulduğu konularını çok iyi bilir; kitapları vardır.
Gürüz, TÜBA’nın mevcut yapısını da savunmuyor: “TÜBA’yı eleştiriyorsunuz, siz on eleştirirseniz ben yüz eleştiririm” dedi telefonda.
Bilim yeterli olmadı!
Sovyetler Birliği’nde bilimsel eleman ve araştırma göstergeleri Batı’dan yüksekti! 10.000 çalışana düşen araştırmacı sayısı Sovyetler’de 85 iken Amerika’da 65, Almanya’da 53’tü! Fazla rakama boğmak istemiyorum, hemen bütün bilimsel ve teknik verilerde Sovyetler hayli başarılıydı. Ama bu, sistemi iflastan kurtaramadı.
Niye mi? Bilim ve Yanılgı adlı kitabımda bunun sebebinin “Sovyetlerde bilimsel araştırmaların enstitülerin içinde kalması, ekonomik ve sosyal hayata intikal etmemesi” olduğunu yazmıştım. Sovyetler’de bilimsel araştırmacıların yüzde 98’i enstitülerde çalışıyor, buluşları orada kalıyordu, enstitüler “Sovyet Akademileri”ne bağlıydı! Batı’da ise araştırmacıların yüzde 60’ı piyasa ile ilişkili çalışıyordu. (s. 278-279)
Bunu bildiğimden Sayın Gürüz’ün uyarısını fevkalade ciddiye aldım.
Elbette TÜBA bünyesinde kurulacak enstitülerin de Sovyet akademilerindeki enstitüler gibi sonuçlanması zorunlu değildir.
Fakat bu tecrübeyi bir uyarı olarak dikkate almak lazımdır.
Bilim-piyasa ilişkisi
TÜBA hakkında yeni düzenleme getiren KHK’da , “temel bilimler alanında enstitüler kurulması” düzenlenmiş, bu konuda yetki Akademi Konseyi’ne verilmiştir, fakat enstitülerin ne yapacağı, en azından hedefi belirtilmemiştir.
Ayrıca buna gerek var mı?
TÜBİTAK bünyesinde ve üniversitelerimizde çok sayıda araştırma enstitüleri vardır. Bunlar çoğunlukla “projeler” üzerinde çalışıyorlar. Böylece hem kaynak üretiyorlar hem “kurum içindeki bilgi” ekonomik hayata, piyasaya intikal ediyor, teknoloji kullanımını yaygınlaştırıyor.
Peki TÜBA’da kurulacak araştırma enstitüleri ne yapacak? Aynı şeyi yapacaksa kaynak ve beyin israfı olmaz mı? Karışıklık olmaz mı? Nihat Ergün bu konuda değişik uzman görüşlerini alarak yeniden değerlendirme yapmalıdır.
Boratav’ın açıklaması
Sayın Korkut Boratav gönderdiği açıklamada, TÜBA’da verdiği konferansın tarihinin 27 Şubat 2002 olduğunu belirterek şunları yazıyor:
“Konuşma metni bant çözümünden kitaplaştırıldı ve Eylül 2002’de TÜBA tarafından ‘Türk Ekonomisinin Son Durumu’ başlığı altında ve Akademi Forumu 10 dizisi içinde yayımlandı. Ulaşıp kontrol ederseniz göreceksiniz ki, yazınızda bana atfen ve tırnak içinde yer alan ifadeler konuşmamda yoktur.
Bu vesileyle değineyim; 1997’de bana TÜBA Hizmet Ödülü verildi. Sonraki yıllarda iki kez benim TÜBA’ya üyeliğimin önerildiğini ve reddedildiğini de dolaylı olarak öğrenmiştim.”
Paylaş