Terörle mücadele

Haberin Devamı

ÇÖZÜM süreci Türkiye için denenmesi gereken bir alternatifti. Hükümetin uygulamadaki hatalarından yararlanan PKK, maalesef süreci sabote etti.
Görülüyor ki hükümet yüzyıldır çözülemeyen, otuz yıldır da silahla çözülemeyen sorunu siyasete, Meclis’e çekmek, böylece silahın yerini siyasetin almasını sağlamak gibi doğru bir amaçla yola çıktı.
Fakat PKK’nın, özellikle de KCK’nın totaliter mahiyetinin iyi bilinmesi, bu bilginin ışığında süreç boyunca PKK’nın hareketlerinin ve açıklamalarının dikkatle izlenmesi gerekirdi. Maalesef “Öcalan emir verir, olur” saflığıyla hareket edildi.
Şimdi olayların akışını, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları üzerinden takip edelim.

ERDOĞAN’IN SÖZLERİ

Haberin Devamı

Çözüm sürecinde, PKK’nın ancak yüzde 20 oranında sınır dışına çekildiğini belirten Başbakan Erdoğan, hükümetin tavrını şöyle açıklamıştı:
“Hazmedilmeyen bazı durumlara rağmen operasyon yapmıyoruz... Sekiz aydır bir sükûnet var. Hazmedilmeyen bazı olaylara katlanarak (yetkililer) operasyon yapmadılar.” (22 Ağustos 2013)
PKK ise bundan istifade ederek “silah stoklamaları” yaptı. İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleri:
“Çözüm süreci bunlar tarafından bir ihanetle değerlendirildi. Çözüm sürecini bunlar adeta Güneydoğu’da, kısmen Doğu’da kendileri için silah stoklama süreci olarak değerlendirdiler. Çok ciddi bir silah stoklaması yaptılar. Güvenlik güçlerimiz ‘Herhangi bir çatışmaya, şuna buna girmeyelim’ dediler. Ama sonra anladık ki, bu süreç içinde bunlar bunu yaptılar.” (7 Eylül 2015)


VALİLERE EMİR

Hükümet, çözüm sürecinde “PKK’nın kendisine çekidüzen vermesi” beklentisine kapılmış, valilere de bu yönde emir vermişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleri şöyle: “Çözüm süreci içerisinde valilerimiz kendilerine verdiğimiz talimatlar gereği ciddi manada bu terör örgütlerine karşı şu andaki operasyonlara girmiyorlardı. Belki kendilerine çekidüzen verirler, belki bu şekilde devam etmezler; ama maalesef kendilerine çekidüzen vermediler. Tam aksine bu süreç içerisinde ne yazık ki bir hazırlık safhasının içerisine girdiler” (17 Eylül 2015)
Cumhurbaşkanı iki gün önce 11. muhtarlar toplantısında ise şunları söyledi:
“Bu süreçte terör örgütünün kötü niyetlerini hayata geçirmek için istismar ettiğini gördük. Kamu görevlilerinin gelişmeleri eksik veya yanlış değerlendirmesinin, bu konuda zafiyete yol açtığı anlaşılıyor.” (29 Eylül 2015)
Cumhurbaşkanı, bu son konuşmasında devletin hareketsizliğini “kamu görevlilerine” bağlıyorsa da önceki beyanlarında da görüldüğü gibi Erdoğan hükümetinin politikası böyleydi. Hükümet emri olmadan “kamu görevlileri” böyle hareket edebilir miydi?

Haberin Devamı


NE YAPILABİLİRDİ?

Mart 2013’te Öcalan’ın bildirisiyle çözüm süreci başladığında, PKK askeri bakımdan hırpalanmıştı, bütün ülkede ve HDP tabanında “silah değil, siyaset” fikrine çok aktif destek vardı. Hükümet bu çok güçlü kamuoyunu “Silahlı unsurlar tamamen çekilmezse süreç yürümez!” diyerek PKK üzerinde ağır bir iç ve dış baskı kurabilirdi.
Böyle yapmadı, zamana yaydı, başkanlık sistemi gibi lüzumsuz bir tartışmayı da araya soktu, siyasi kutuplaşma da büsbütün arttı.
PKK ise “silah stokları” yaptı, terör kapasitesini artırdı, Rojava’ya hâkim oldu; bu güç duygusuyla süreci sabote etti, terörü başlattı. Siyasi alanda ise, hükümetin zamana yayılmış demokratikleşme adımları sıradanlaştı, etkili olmadı, aksine, HDP’nin oyları ikiye katlandı.
Ben PKK’ya karşı operasyonları destekliyorum. PKK silaha güvendiği müddetçe, teoride doğru olan “silah değil siyaset” formülü pratikte yürümüyor.
Sonunda gelinecek yer elbette “çözüm yeri Meclis” fikridir.

Yazarın Tüm Yazıları