Paylaş
Şemdinli’de 11 Mehmetçiği şehit eden PKK’lılar ise “çoban veya kaçakçı” sanılarak bir tedbir alınmamıştı! O zaman “teröristi nasıl çoban sanırsın” diye eleştirmiştik, şimdi sivil kaçakçıları nasıl terörist sanırsın diye eleştiriyoruz.
20 Haziran 2010 gecesi teröristler Şemdinli’nin Irak sınırına yakın Tanyolu mezrasındaki sınır bölüğüne üç koldan saldırmış, çatışma beş saat sürmüştü. Ertesi gün Başbakan Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ sınır bölgesine giderek brifing almışlardı...
Brifingde Taktik Tümen Kumandanı Tümg. Gürbüz Kaya’nın söylediği şudur:
“Saldırı gecesi ilk görüntü alınan bölgelere top atışı yapıldı. Karşılık gelmeyince çoban, köylü ya da kaçakçı sanıldı.” (Sabah, 21 Haziran)
Son kararı insan veriyor
Dahası var... Brifingi izleyen Enis Berberoğlu’nun verdiği ayrıntıya göre, askerler gece karanlığında “tepeden aşağı doğru inen” bir şeyleri Nikon dürbünü ile fark etmişler, termal kameraları oraya çevirmişler ama bunların “hayvan mı, insan mı olduğu” anlaşılamamıştı. (Hürriyet, 21 Haziran)
Böylece teröristler üç koldan iyice yaklaşarak saldırmaya başlamış, çatışmada 11 asker şehit düşmüş, 12 PKK’lı ölmüştü.
O olay üzerine askerler çok eleştirildi, niye teröristleri sivil zannettin diye... Uludere olayında kaçakçı konvoyunun terörist sanılmasında, askerlerin böyle bir stresle hareket etmiş olabileceğini akıldan çıkarmamak gerekir.
Şemdinli ve Uludere facialarından hareketle iki gerçeği vurgulamak isterim:
Predatör, Heron, Nikon dürbünü, termal kamera gibi teknik cihazlar ne kadar gelişmiş olursa olsun, nihai değerlendirmeyi yapan insandır. Hatadan tamamen kaçınmak mümkün olmuyor. Bu cihazların en gelişmişlerine sahip olan Amerika kaç defa yanlışlıkla sivilleri vurdu! Son büyük olay 24 Kasım 2011’de Taliban zannederek Pakistan askerlerini bombalamıştı!
İnsani hata her zaman muhtemel olduğundan, bunların basında ve politikada eleştirilmesi isabetlidir. Eleştiri daha dikkatli olmayı, yeni tedbirler düşünmeyi teşvik eder.
Genelkurmay brifing vermeli
Böyle durumlarda yapılması gereken, teknik ve idari soruşturmayı hızla tamamlayıp her şeyi olduğu gibi kamuoyuna anlatarak özür dilenmesiydi. Beş ay, vahim bir gecikmedir. Genelkurmay bütün basını çağırarak, canlı yayında uzman bir subay vasıtasıyla kamuoyuna Uludere faciası hakkında brifing düzenlemeli, bütün sorulara cevap vermeliydi. Gecikilmiş de olsa, Başbakan’a ve Genelkurmay Başkanı’na bunu öneriyorum.
Olay böyle aydınlatılmayıp meçhul noktalar muhayyilelere bırakıldığı zaman, komplo teorileri devreye giriyor, terörist propaganda bu olayı “Kürt katliamı” diye takdim ediyor!
Wall Street Journal’ın haberi, Obama’nın Türkiye’ye “silahlı predatör” vermesini engellemek gibi bir amaçla “sızdırılmış” olabilir. Kendilerine bakmadan, “Türkiye değerlendirme hatalarıyla sivilleri öldürüyor” imajı yaratmaya çalışan lobiler vardır herhalde.
Buna da en iyi cevap, Genelkurmay’ın Uludere olayını bütün teknik ve operasyonel yönleriyle bir brifingde topluma ve dünyaya anlatmasıdır. Tabii Amerikalıların “insani hataları”ndan da örnekler vererek.
Paylaş