Paylaş
Şöyle diyor Cumhurbaşkanı:
“(Halk tarafından seçildiği için) Artık ülkede sembolik değil, fiili gücü olan bir cumhurbaşkanı var. Cumhurbaşkanı elbette Anayasa’da yetkileri çerçevesinde, ama doğrudan millete karşı sorumlu olarak görevini yürütmek durumundadır... Şimdi yapılması gereken, bu fiili durumun hukuki çerçevenin yeni bir anayasayla kesinleştirilmesidir.”
Evvela buradaki “fiili gücü olan cumhurbaşkanı” kavramı hukuken son derece sorunludur. Hukuk “fiili güç” kavramını kabul etmez. Halk tarafından seçilmek de cumhurbaşkanına “fiili güç” vermez.
SİYASİ GÜÇ VE YETKİ
Erdoğan acaba “siyasi güç” mü demek istedi? Evet, hukuk devletinde “siyasi güç” parlamentoda anayasayı ve kanunları değiştirebilir ama kimseye “fiili güç” kazandırmaz.
Cumhurbaşkanının yetkileri anayasa ve kanunlarda değişmemişse, halk tarafından seçildi diye “fiili güç” kullanamaz.
Avrupa’daki parlamenter demokrasilerden 7 ülkede cumhurbaşkanını halk seçiyor: Avusturya, Finlandiya, Litvanya, Polonya, Portekiz, Slovakya ve İzlanda.
Hepsinde cumhurbaşkanları semboliktir, iç politikanın dışında ve üstündedir.
Birçok hukukçu “seçim usulü” değişince hukuki “yetki”lerin değişmeyeceğini defalarca açıkladı.
Erdoğan bunu kabul etmedi, “fiili güç” anlayışını sürdürüyor.
Fakat o zaman da sistemin işleyişinde ciddi yetki çatışmaları, uyuşmazlıklar, gerilimler ortaya çıkıyor.
HÜKÜMETİN KONUMU?
Başbakan Davutoğlu muhalefetle ilişkileri normalleştirmeye çalışıyor, doğru da yapıyor.
Fakat hem CHP’de hem MHP’de hükümet kurumuna Cumhurbaşkanı’nın müdahalesi endişesi var.
Bunu defalarca söylediler.
Bugün Davutoğlu, Bahçeli ile görüşecek, koalisyon veya erken seçim için destek isteyecek...
Cumhurbaşkanı ise “fiili güç”ten, “fiili durum”dan, “sistemin fiilen değişmiş” olmasından bahsediyor.
Sözleriyle ve hareketleriyle “fiilen” başkanlık sistemine geçilmiş gibi davranıyor.
Ülkenin nereden yönetildiğini, zaten kendisi “devlet milletin sarayından yönetiliyor” diyerek ifade etmişti. (4 Aralık 2014)
Hükümet kurumunun yeri nedir bu tabloda?!
Şimdi kendinizi, koalisyon veya erken seçim görüşmelerinde Başbakan’ın veya bir muhalefet liderinin yerine koyun...
Ne hissedersiniz?
Bu hisle bir hükümet ülkeyi nasıl yönetir?
Nasıl güven verir?
Bu hisle partiler sorumluluk yüklenerek koalisyon kurabilirler mi?
Sistem düzenli işleyebilir mi?
SİSTEMİ İYİ İŞLETMEK
Bütün bunları “sistem”in ne kadar önemli olduğunu ve kültürüyle, teamülleriyle birlikte düzgün işleyebileceğini göstermek için yazıyorum.
Başkanlık sisteminin başarılı olduğu tek ülke ABD’dir, çünkü liberal bir kültür üzerine kurulmuş, teamülleri asırlar içinde kökleşmiştir.
“Zavallı Obama” Senato’ya hükmedemez.
Merkel de başkan olmayı hayalinden bile geçirmez. Niye?
Çünkü sistem kültürüyle, kurumlarıyla, teamülleriyle oturmuştur.
Bu sayede düzgün işler.
Bizde parlamenter sistem oturmuştur.
Sorunlarımız çatışmacı kültürden ve parlamenter sistemi rasyonelleştirmekte eksiklerimizden çıkmaktadır.
İhtiyacımız olan şey, uzlaşma kültürünü geliştiren ve parlamenter kurumların işleyişini rasyonelleştiren davranışlardır.
Halbuki, ülkenin bugünkü çok ağır şartlarında bile, sistemin işleyişini kolaylaştırmak yerine, sistemi tartışma konusu yapmak ve işleyişini büsbütün zorlaştırmak neye yarıyor?
Belli değil mi?
Bir hükümet bile kuramıyoruz!
Paylaş