Paylaş
Fakat anayasa değişikliğine bağlı olduğu için gerçekleşmemişti.
Resmen açıklanmadı ama bugün de HSYK için RTÜK modelinin düşünüldüğü söyleniyor.
Bu yönde bir anayasa değişikliğini muhalefetin kabul edeceğini hiç sanmıyorum...
Bir ümidim daha var: Konu kendisine hukukçular tarafından akademik düzeyde anlatıldığında Başbakan Prof. Ahmet Davutoğlu’nun da bunu kabul etmeyeceğini düşünüyorum.
Niye mi? Sadece akademik vasfından dolayı değil, beni umutlandıran bir gelişme oldu...
BAŞBAKAN’IN TAVRI
AKP’nin seçim bildirisinde ve Davutoğlu’nun 64. hükümet programında şöyle bir ibare yer alıyordu:
“Yargı üst yönetimi ile temyiz mahkemelerinin oluşumunda TBMM’nin rolünü güçlendireceğiz...”
Bunu eleştirmiştim. “Yargı üst yönetimi”nin belirli kurallara uymak kaydıyla tartışılabileceğini, fakat Yargıtay ve Danıştay gibi “temyiz mahkemelerine” siyasi bir organ olan Meclis’in yani partilerin üye seçmesinin asla düşünülemeyeceğini yazmıştım. (3 Aralık)
Başbakan Davutoğlu’nun geçen cuma günü okuduğu “Eylem Planı”na baktım, bu cümleden “temyiz mahkemeleri” çıkarılmış. Şöyle:
“HSYK’yı yeniden yapılandıralım. Yargı üst yönetiminin oluşumunda TBMM’nin gücünü yükseltelim.”
Evet, Yargıtay ve Danıştay’a Meclis’teki partilerin üye seçmesinin nasıl bir facia olacağı fark edilmiş olmalı ki, bundan vazgeçilmiş.
İktidarda RTÜK modeli için ısrar edenler olabilir fakat Başbakan’ın ortaya koyduğu bu rasyonel ve iyi niyetli davranışı takdir etmek ve desteklemek gerekir.
ANAYASA VE HSYK
Kanayan bir yara olan HSYK meselenin anayasayla ilgili yönü vardır, yasayla ilgili yönü vardır.
HSYK’nın yapısı ve üyelerini kimlerin seçeceği konusu anayasayla ilgilidir.
Yeni anayasa düşünülürken HSYK için RTÜK (partilere kontenjan) modeli asla söz konusu olmamalıdır.
HSYK farklı bir üst kuruldur, “mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı” ilkelerine göre çalışmak zorundadır. (Anayasa mad. 159)
Meclis birkaç üye seçecekse, Venedik Komisyonu İlkeleri’nde belirtildiği gibi, “HSYK’nın ağırlıklı çoğunluğu yargı içinden” gelen üyeler olmadır. Meclis de mutlaka “nitelikli çoğunluk”la seçim yapmalıdır. HSYK’ya seçilmenin yolu partilerin gözüne girmek değil, aksine eşit mesafede bulunmak, yani siyasi tarafsızlık olmalıdır.
HSYK VE YARGI
Anayasa değişikliği olmadan, kanunla düzeltilebilecek sorunlar da vardır.
Hatta bu hemen yapılmalıdır: Yargı içinde yargı mensupları tarafından HSYK’ya üye seçerken “liste” usulüne son verilmeli, “bir adaya bir oy” usulü getirilmelidir.
Böylece cemaatin, derneğin veya iktidar partisi hesabına Adalet Bakanlığı’nın listesi önlenir, oylar dağılır ve sonuçta “çoğulcu” dolayısıyla “bağımsız ve tarafsız” bir HSYK ortaya çıkar.
Zaten ilk metinde böyleydi, maalesef 2010 yılında Anayasa Mahkemesi iptal etti, liste usulü geçerli oldu!
Fakat 2014 yılında Anayasa Mahkemesi “bir adaya bir oy” ilkesine kapıyı açtığı halde, iktidar partisi yine 2014 yılında “liste usulü”nü yasalaştırdı! Bu sayede Adalet Bakanlığı HSYK seçimlerine müdahale etti, kendi listesini kazandırdı!
Bugün HSYK’da “Adalet Bakanlığı’nın listesi” hâkimdir!
Adalet Bakanlığı, Yargıtay ve Danıştay seçimlerine bile karışmaktadır!
Ülkede yargıya güven mi kaldı?!
Sayın Başbakan; uyandırdığınız ümidin devamını diliyorum. AB’nin “Venedik Kriterleri”ne uygun bir HSYK’mız olsun, ne dersiniz?!
Bakın, Fransa halkın seçtiği cumhurbaşkanını bile 2008’de HSYK’dan çıkardı.
Paylaş