Paylaş
Kaldırmak yetmez, yeni Meclis, OHAL kararnameleriyle değiştirilmiş kanunları düzeltmelidir.
Önce kısaca OHAL sürecine bakalım.
40-45 GÜN DENİLMİŞTİ
15 Temmuz hain darbe girişimi üzerine hükumet de haklı olarak OHAL ilan etti; Avrupa Konseyi’ne de “İnsan Hakları Sözleşmesi’ni askıya aldığını” bildirdi.
Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, şu açıklamayı yaptı:
“OHAL’i 40-45 gün içinde kaldırmayı planlıyoruz, kesinlikle sokağa çıkma yasağı öngörmüyoruz” (21 Temmuz 2016)
Hadi diyelim altı ayda darbe örgütü etkisiz hale getirilebilirdi.
Terör mü? Hükümet 2015’te aylarca sokağa çıkma yasağı uygulayarak belirli ilçelerde hendek ve barikatları sökmüş, OHAL’e ihtiyaç duymamıştı. Olağan hukuku düzeni terörle mücadele için devlete gerekli yetkileri veriyor zaten.
Terörle mücadelenin OHAL yetkileri gerektirmediğini Başbakan Erdoğan da Haziran 2010’da Meclis’te ayrıntılı olarak anlatmıştı.
TÜRKİYE’NİN İMAJINI BOZDU
Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve şimdi Kandil harekâtları için de normal hukuki yetkiler yeterlidir.
Fakat OHAL iki yıl uzatıldı ve dün Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, NTV’de Türkiye’ye “fon akışı ve doğrudan yatırımlar anlamında Türkiye algısını en çok bozan hususun olağanüstü hal (OHAL) uygulaması olduğunu” belirtti.
Doğru çünkü OHAL fazla uzatıldığı gibi darbe ve terörle ilgisiz geniş alanlarda da uygulandı.
Bunun ekonomiyi olumsuz etkilediğini bir buçuk yıl önce Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci 26 Kasım 2016’da, TÜSİAD Başkanı Başaran Symes 1 Aralık 2016’da söylediler, TÜSİAD bunu sürekli tekrarladı.
KALDIRMAK YETMEZ
Başbakan Binali Yıldırım da “OHAL altında referandum yaptılar dedirtmeyiz, referandumdan önce OHAL’i kaldırırız” demişti. (28 Kasım 2016)
Bütün güvenlik bilgilerine sahip Başbakan daha bir buçuk yıl önce OHAL’i kaldırılabilir görüyordu.
Ama kaldırılmadı. Referandum da, şimdi seçimler de OHAL dönemindedir. Bunu sakıncasız görenler olabilir ama bu uygulamaların Şimşek’in vurguladığı “imaj” sorununu nasıl büyüttüğünü görmek için AGİT’in 29 Mayıs 2017 günlü raporuna bakabilirsiniz; yatırım sermayesi böyle raporlara bakıyor.
Geç de olsa OHAL’in kaldırılacağı müjdesini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vermesi elbette iyi haber.
Ama kaldırmak yetmez demiştim...
HÜR VE ADİL SEÇİMLER
Temel bir kanun olan Seçim Kanunu’nun 149/A maddesi, seçim dönemlerinde TV’lerin adil ve dengeli yayın yapmasını düzenliyor, aşırı yayınlara yaptırım öngörüyordu.
Zira demokrasinin temellerinden biri seçimlerin “hür ve adil” olmasıdır; sadece hür olması yetmez.
Fakat 9 Şubat 2017 günlü ve 687 Sayılı OHAL Kararnamesiyle bu madde yürürlükten kaldırıldı!
Terörle ne ilgisi var?!
Bugün YSK sadece partilerin verdiği paralı reklamların adalet ölçülerinde yayınlanmasını denetleyebilir, yayınların adil olup olmasına bakamaz; seçim yayınları gözler önünde.
Başka kanunlarda kararnamelerle değişiklikler yapıldı; OHAL olduğu için yargı denetimi de yok.
Yeni Meclis’in ilk işlerinden biri KHK ile yapılmış kanun değişikliklerini düzeltmek olmalıdır.
Şu parti, bu parti... Hayır, Cevdet Paşa’nın deyişiyle “devlet-i muntazama”, bugünkü deyişle “hukuk devleti” ilkesiyle bakmalıyız bu konulara.
Bütün okurlarımın, bütün Müslümanların Ramazan Bayramı’nı kutluyor, hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Paylaş